Bölüm 24

261 28 6
                                    

Bölüm 24

"sadece biraz eğlenmek maksatlı... Bu bence hepimizin hakkı." dedi Beyza Hanım.

Kaşlarımı kaldırdım.
"eğlence ve bar. .. Emin misiniz?" dedi Hilal hafif şaşkınlıkla.

"reşitsiniz kızlar!" dedi Beyza Hanım. "hem yanınızda ben de olacağım... Sizinle vakit geçirmek istiyorum." hiç gitmek istemiyordum.

Üşenmek... Ben daha lavaboya gitmeye üşeniyordum.

Hilal'in azıcık da olsa gülümseyen yüzü soldu, gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"ya bizim giyecek elbisemiz yok! Pantolonla mı gideceğiz?"

Omuz silktim.
"benim için fark etmez." dedim. Ciddiydim. Beyza Hanım gözlerini devirdi.

"tabii böyle gidemezsiniz. İlk önce size güzel güzel kıyafetler alacağız." dedi.

"ben hiç uğraşamam." dedi Sıla. Katılıyordum.

Feride hanım çocuk gibi baktı bir anda. Gerçekten şaşıyordum.
"sadece bir kerecik eğlenecek, dertleşeceğiz kızlar... Mahvetmeyin. Kırmayın beni."

Hilal ellerini birbirine çarpıttı.
"e gidelim o zaman!"

"destur bir nefes al, " dedim. "ne zaman gideceksiniz?" diye sordum.

"şimdi ilk işiniz kendinize göre kıyafet almak olacak... Tabi ben de yanınızda olacağım, ayrıca sadece biz değil sen de geliyorsun." dedi azarlarcasına.

***

"ya sen benim herşeyime karışmak zorunda mısın?"

Gözleri kısılırken kıyafetlere baktı.
"siyah sana yakışıyır." dedi.

Sinirli bir soluk aldım.
"sana da siktir olup gitmek yakışıyor ama-"

Elime seçtiği siyah kıyafeti fırlattığında gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
"dene." dedi eliyle kabini işaret ederken.

"başka emriniz var mıdır Doğan Bey?" dedim sesimi yükselterek.

"aslında kabinde sana yardımcı olabilirim... Merak etme fazla bakmam." dedi ciddi şekilde.

Alayla güldüm.
"gerçekten inanılmazsın... Hayatta çekilmiyorsun." dedim kabine ilerlerken.

"biliyorum bebeğim bana hayransın." dedi arkamdan. O an arkama dönüp orta parmak çekmemek için kendimi zor tutum.

Derin bir nefes alırken kabine girdim. Omzumdaki fırlattığı siyah elbiseyi aldım. Uzunluğu dizlerime kadar geliyordu.

Üstümdeki beyaz elbiseyi çıkarttım. Siyah elbiseyi zorlanmadan, fermuarını açmadan üstümden geçirdim. Tam üstüme oturmuştu.

Vücut hatlarım fazlasıyla belirgin olmuştu. Salık saçlarımı arkama ittim. Çıkıp çıkmama arasında kalırken yeni fark ettiğim göğüs dekoltesine ağzım açık şekilde bakakaldım.

"yardıma geleyim mi yavrum?" sinirle gözlerimi devirdim.

"mümkünse uzak dur!" dedim sitemle.

"ciddiyim... Yardım edebilirim," duraksadı. "bakmadan." dedi hiç emin olmadığı ses tonuyla. Bakacağını adım gibi biliyordum, zaten yardıma ihtiyacım yoktu.

"çıkamam Doğan." dedim aynadaki yansımamdan gözlerimi kaçırdım.

"sebep?" dedi umursamaz ses tonuyla.

"çok açık seçmişsin, bir de benim seçtiklerimi beğenmiyorsun!"

Aniden kabinin perdesini açıp içeriye girdi. İçten yanağımı kemirirken elimle göğüs dekoltesini kapattım. Gözleri elbiseyi değil de daha çok vücudumu tarıyor gibiydi.
"kendimi göz tacizindeymiş gibi hissediyorum. Bakma." dedim sinirle.

Kaşları çatıldı.
"değiştir şu saçma elbiseyi." dedi.

Benim de kaşlarım çatıldı.
"senin seçtiğin elbise!" dedim hatırlatırcasına.

"tamam değiştir." dedi sakin tutmaya çalıştığı ses tonuyla.

"çık kabinden." dedim elimle çıkmasını işaret ederken.

"tamam sen soyun, ben bakmıyorum." dedi eliyle gözlerini kapatırken.

Kaşlarımı kaldırdım.
"dalga mı geçiyorsun?" dedim şaşkınlıkla.

Parmaklarının arasından yüzümü inceledi.
"soyunsana kızım." dedi sinirle.

"Doğan!" dedim bağırarak. "çık!"

Ellerini yüzünden indirdi.
"bari üstünü çıkarsaydın..." dişlerimi sıktım. "tamam, tamam hemen atarlanma." dedi ve kabinden çıktı.

"ört o perdeyi! Baktığını anlamayacak kadar aptal değilim." dedim.

Perdeyi tamamen örttüğünde üstümdeki elbiseyi çıkarttım ve hızla çıkarttığım beyaz elbiseyi giydim. Siyah elbiseyi düzelttim koluma asarken kabinden çıktım.

Duvara yaslanmış beni bekleyen Doğan'ı görmezden gelerek elimdeki elbiseyi aldığı rafa koydum.

Kırmızı, sade duran elbiseye takıldı gözlerim. Birkaç adım ilerleyerek elbisenin önünde durdum. Elbise uzundu, yırtmacı vardı. Hoşuma gitmişti. Ben kırmızıyı severdim.

"bunu mu beğendin?" diye sordu arkamdan.

Elbiseyi elime aldım.
"evet." dedim tekrar kabine ilerlerken.

"yardıma ihtiyacın olursa buradayım!" dedi arkamdan.

Arkama döndüm.
"kalsın." dedim yüzümü buruşturarak.

Kabine girdim. Pratik şekilde elbisemi çıkarttım ve kırmızı elbisenin fermuarını açarak giydim. Fermuarını zorlanmadan geri kapattım.

Yırtmacı uzun ince bacaklarımı ortaya seriyordu. Yakası ve şeklindeydi. Belinde kemer gibi şekiller vardı... Fazla hoştu bana göre. Asil gösteriyordu. Tam benlikti.

Turuncu saçlarıma en çok bu kırmızı renk elbise yakışmıştı. Mavi iri gözlerim vücudumu taradı. Uzun zaman sonra kendimi beğenmiştim.

Kendimden emin şekilde kabinden çıktım. Duvarda yaslanan Doğan'ın gözleri beni bulduğunda elindeki sigara yere düşmüştü. Kaşlarım çatıldı. Sigarayı umursamadan doğruldu ve tam karşıma geçti.

Çatık kaşlarıyla vücudumu taradı.
"olmamış." dedi yırtmacından belirgin olan bacaklarıma bakarken. "beğenmedim."

"senin beğenmemen umrumda değil Akgün." dedim saçlarımı arkama atarken.

Dilini dişlerinde gezdirdiğini alıyordum.
"göbeğini belli etmiş." dedi birden.

Sinirimi bozmaya çalışıyordu aklınca. Başımı eğip karıma baktım. Bende göbek diye birşey yoktu. Ben ideal kilomun altındaydım bir kere. Manken gibi durduğumun da farkındayım. Boş yapıyordu piç.

"benim göbeğim yok Doğan."

Kaşlarını kaldırırken başını olumsuzca sallamıştı.
"sana kırmızı yakışmıyor be Menekşem." dedi gözlerini kısarak.

"ben kendime yakıştırıyorum." dedim.

Derin bir nefes aldı.
"sen bilirsin ama kilolu göstermiş..."

Dişlerimi sıktım.
"ben kırk beş kiloyum!" dedim sinirle. Fazlasıyla zayıftım. Bunun farkındaydım zaten.

"siktir..." dedi şaşkınlıkla. "tek elimle kaldırırım lan ben seni."

Dediklerini onun bana yaptığı gibi duymazdan geldim. Kendisine elbise beğenen Beyza Hanımın yanına ilerledim. Beyza Hanım hafif şaşkınlıkla bana hayran gözlerle bakarken eliyle durmamı işaret etti.

"şuanda manken gibi duruyorsun! Podyum yürüyüşü yapabilir misin?" dedi kendisi bana göstermek için önüme geçerken. Elini beline yerleştirdi ve kıvırtarak yürümeye başladı. Evet... Sanırım bir manken olabilirdi ama onu almak diğerki mankenlere haksızlık olurdu. Yürümeyi unutacağım şekilde yürümüştü.

Beyza Hanım bana beklentiye bakarken Doğan dibimde bitmişti.
"bana böyle boktan birşey yapmayacağını söyle." dedi kulağıma doğru. Gözlerimi mağazadaki insanlarda gezdirdim.

"izle ve gör." dedim o an ona inat.

Elimi beyza hanımın yaptığı gibi belime yerleştirdim. Başımı dikleştirdim. Yavaş ve ağır adımlarla ilerlerken Doğan'ın sabır diler gibi verdiği nefes gülmeme sebep olmuştu.

Biraz daha ilerledikten sonra durdum ve arkama dönerek hafifçe eğildim. Kollarımı sallayarak yanına salına salına gittiğimde Beyza Hanım çocukmuşum gibi beni alkışlıyordu. Birşey dememiştim. Çünkü beni hayatım boyunca kimse alkışlamamıştı.

Yanına geldiğimde kendimden memnun şekilde konuştum.
"bu yürüyüş sana girsin Akgün," dedim. "hem de boydan."

Doğan göz ucuyla bana baktı.
"ben sana bir gireceğim," dedi başını sallayarak. "hem de önden... Merak etme benim alet senin boyundan büyük."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
"terbiyesiz." dedim yüzümü buruşturarak.

"sen başlattın." dedi.

Ona sinirle bakarken Beyza Hanım yanımızda bitmişti.
"bu elbiseyi beğendim sanırım." dedi bana.

Başımı salladım.
"bayağı güzel." dedim.

"seni elbiseyle görmek hoş." dedi göz kırparken. Doğan sinirle güldü. Bir yandan da koparmak ister gibi dudaklarını dişliyordu.

İlk önce tekrar kabine girdim ve elbiseyi çıkarttım. Tekrar kendi beyaz elbisemi giydim. Beyaz elbisem istediğim gibi sadeydi.

Kabinden çıktığımda Beyza Hanım koluma astığım elbiseyi elimden aldı ve kasaya ilerledi.

Ben de arkasından kasaya ilerlediğimde Doğan kolumdan tutup durdurdu.
"bana inat mı yapıyorsun?" dedi dişlerinin arasından.

"ne yapmışım?" dedim anlamsızca.

Omzumdaki saçlarımı yanıma doğru itti.
"fermuarın açık." dedi. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı

"kapat kapat!" dedim aceleyle. "unutmuşum."

Omzumda sıcak ve yumuşak bir baskı hissettiğimde irkildim. Parmaklarının bu kadar yumuşak olduğunu bilmiyordum.
"sen çok güzel kokuyorsun." dedi birden. Nefesini ensemde hissettim. Omzuma değen şeyin eli değil de dudakları olduğunu anlamam üç saniyemi almıştı.

Bölüm sonu. 🌺🖤

DİLHUN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin