Bölüm 16

299 25 9
                                    

Bölüm 17

"şey... Yurttan müdür çağırıyor."

Doğan kaşlarını mümkünmüş gibi biraz daha çattı.
"neden çağırıyorlarmış?"

"Sana ne lan sana ne!" dedim sinirle bağırarak. "ben daha babama hesap vermedim gelip sana mı vereceğim! Sen kimsin?"

"sen hiç hayatında babana hesap verdin mi? Senin baban var mıydı ki?" dedi birdenbire sinirle.

Duraksadım. Haklıydı. Ben hiç babama hesap vermemiştim. Verememiştim. Dolan gözlerimi kaçırdım.
"haklısın." diye mırıldandım kapıya dönerken.

"o anlamda demedim, biliyorsun." dedi arkamdan gelirken.

Arakama döndüm ve durması için elimi kaldırdım.
"gelme," dedim düz sesimle. "lütfen artık beni yalnız bırak."

Derin bir nefes aldı.
"Özür dilerim." dedi. Gözleri gözlerimi tarıyordu.

"özür falan dileme Doğan. Sadece yalnız bırak beni." dedim bunalmışlıkla.

Başını salladı.
"tamam." dedi.

Arkamı döndüm ve hızlı adımlarla okuldan çıktım. Bana hesap sormaya hakkı yoktu. Babam hakkında öyle konuşmaya da hakkı yoktu. Babamı görseydim belki diğerki kızlar gibi benim babam da bana hesap sorardı.

Sinirli adımlarla eve doğru ilerledim. Annem acil gelmem için mesaj atmıştı. Doğan istemeden söylemişti. Başka birisi deseydi kavga çıkarırdım.

Düşüncelerim zihnimi yorarken kapının önüne çoktan gelmiştim. Derin bir nefes alırken zile bastım. Asık suratıma gülümseme yerleştirdim. Sahte de olsa annem anlamazdı.

Kapı açıldı. Kaşlarım merakla havalanırken karşımda pislik Serkan'ı görmemle yüzümdeki gülümsemenin solması bir oldu.

Gözlerimi kaçırdım.
"annem çağırmıştı ondan geldim." diye mırıldandım.

Başını salladı.
"içeride bekliyor." dedi geçmem için yer verirken.

Ona temas etmeden kapıdan içeriye girdim. Arkamdan kapıyı kapatma sesi kulaklarıma dolarken oturma odasına girmiştim.
"anne b-" oturma odasında annemi görmediğimde kaşlarım çatıldı.

Arkama dönerken kapının kilitlenme sesini duydum. Şaşkınlıkla Serkan pisliğine bakakaldım. Gülmeye başladı.
"çok safsın," birkaç adım bana ilerlediğinde geriledim. "en çok da bu huyun hoşuma gidiyor."

***

Bacaklarıma sardığım kollarımı hissetmiyordum. Başımdan akan soğuk suyu da bir süre sonra hissetmemeye başladım. Hissetmesem bile hâlâ vücudum titriyordu.

Kolumdaki parmak izlerine bakarken hâlâ ıslak olan yanaklarım tazelemek ister gibi birkaç göz yaşımı daha karşıladı.

Boğazımdan kopan hıçkırık yumruğumu sıkmama sebep olurken sesimi duymamaları için elimle ağzımı sıkıca kapatmıştım.

Karşı gelememiştim yine şerefsize. Yine güçsüz düşmüştüm karşısında. Yine amacına ulaşmıştı. Başımı sinirle duvara sertçe vurdum. Acısını hissetmemem biraz daha vurma isteğimi arttırdı.

Alışmalıydım. Alışacaktım... Elbet bir gün sonu gelir diye düşünerek on üç senemi harcamıştım. Bir sonu gelmiyordu. Ben her geçen gün daha da güçsüzleşiyordum.

Çöktüğüm zeminden kalktım. Çoğu bölgenin kızarmış olduğu bölgeme havlu sardım. Acımıyordu artık ya da ben hissetmiyordum. Sahi ben hissizleşmiş miydim? Bunların hiçbiri değildi. Sadece alışıyordum.

DİLHUN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin