Bölüm 39
(5 gün sonra...)
"sen desene ilk." dedi Çınar omzumu dürtükleyerek.
Kaşlarım çatılırken artık acıyan omzumla onun omzuna vurdum.
"sen desene ya Allah Allah!" dedim kendimi korumaya çalışarak."ya benim götüm yemez kızım böyle şeylere..." dedi kendini ifade ederek. "sen cesaretlisin. Yaparsın aslanım!"
Doğan'ın attığı bakışlarla dudaklarını birbirine bastırdı.
"ikiniz de söylemeyecekseniz gidip ben söylerim." dedi tehdit eder gibi. İkimizin de gözleri şaşkınlıkla açıldı."yok yok!" dedim ayağa kalkarken. "ben yaparım."
"emin misin?" diye sordu Doğan kaşlarını kaldırarak.
"tabi ki de eminim." dedim başımı dikleştirerek. Nereden geliyor bu özgüven patlaması acep?
"bak Gökhan bu konularda çok fazla hassas... Hemen konuya girme, yavaş ilerle." dedi Doğan. Başımı salladım.
Yavaş adımlarla birlikte dışarıda oturan ikiz oldukları gerçekten ortaya çıkan Hilal ve Gökhan'ın yanına gitmek için ilerledim.
Merdivenlerden hızla indim. Kalbim fazlasıyla hızlı atıyordu... Çok heyecanlıydım. Gökhan'ın doğum gününde kardeşi gibi gördüğü Hilal'in ikizi çıktığını nasıl karşılayacağını merak ediyordum.
Merdivenlerden indim ve bahçeye çıktım. Tüm duygularım birbirine karıştı Hilal ve Gökhan'ı gülerken gördüğümde. O an ben de gülümsedim.
Elimdeki DNA kağıdını daha fazla sıktım. Elim terlerken kağıdı arkama sakladım. Yüzüme vuran rüzgar bana daha fazla cesaret verdi ve artık kısa olan saçlarım uçuştu.
Artık kısaydı çünkü daha iki gün önce Fatih abi ömrün saçların kadar uzun olsun demişti...
Kahküllerimi düzeltirken diğerki terleyen elimi pantolonuma sildim ve ardından dolan gözlerimi sildim.
Hilal'in gözleri beni bulduğunda gelmem için eliyle işaret etmişti. Gözlerimin dolu olmasına ramen güldüm ve o fark etmeden hâlâ yaş akan gözümdeki damlayı sildim.
Koşarak oturdukları çimene geçtim. Gökhanla ikisinin ortasına geçmeyi başardım... Bunu son zamanlarda Sılayla Gökhan'a da çok yapıyordum. Çınar da bana inat Doğanla ikimizin arasına oturuyordu.
"siz neye gülüyorsunuz bakalım?" diye sordum merakla.
Hilal tekrar gülmeye başladığında Gökhan sırıtıyordu.
"hiç..." dedi Gökhan.Kaşlarım çatılırken Hilal "aramızda." demişti.
"sağol ya... Arkadaşımı elimden aldın." dedim yapmacık sinir ve öfkeyle.
Gökhan sadece güldü. Derin bir nefes aldım ve konuya girme vaktimin geldiğini anladım.
"kardeş gibisiniz... İkiniz de kaybolmuş kardeşlerinizi tamamlamış gibisiniz." dedim.İyi başlangıç yaptığımı düşünüyordum...
Göz ucuyla Gökhan'a baktığımda ciddileştiğini fark ettim. Elimdeki kağıdı biraz daha sıktım. Sinirlenmiş miydi?
Doğan'ın yaptığı uyarı aklıma geldiğinde Yutkundum.
"Gökhan," dedim sakin ses tonumla. "kim dedi sana kardeşinin öldüğünü?"Gökhan ciddi halini bozmadı. Kaşları çatıldı biraz.
"teyzem." dedi. Aklıma Hilal'in anlattıkları geldi. Genellikle teyzesinin onu sevmediğini söylerdi. Gökhan'a yalan atanda kesinlikle o kadındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN (TAMAMLANDI)
Teen FictionNefretle yaklaştık, o birkaç adım daha attı, ben de attım. Yangına körükle gittik... Birkaç adım daha attı, kalbini bana verdi... Kalakaldım. Kalp; dört odalıdır, bu dört odayı da köpekler gibi aşık olduğu kadına açan Doğan Akgün ve mutlu sonları se...