Bölüm 22
Rüyamda gördüklerim çok korkunçtu. Ben çok korkmuştum. Ben babamın bana kızmasını asla istemezdim. Rüyamda bana kızmıştı.
Sıçrayarak uyandığım rüyanın etkisinden çıkamazken hızla yataktan kalktım. Anneme herşeyi anlatacaktım. Belki inanırdı, belki o pisliği hapishanaye atıp eskisi gibi olabilirdik. Olmalıydık.
"nereye?" Sıla'nın sesiyle durdum.
"lavaboya." dedim. Uyku sersemliğiyle tekrar yattığında saatin beş olduğunu gördüm. Umrumda değildi.
Üstümü bile değiştirmeden odadan çıktım, siyah pijamalarım vardı. Işıkların kapalı olmasına rağmen hızla yerini bildiğim merdivenlerden indim.
Kimse görmeden çıkmayı başardığımda rahat bir nefes almıştım. Fatih abinin uyuduğunu görünce fazlasıyla rahatlamıştım. Doğan'ın top patlasa uyanmaz sözü aklıma geldiğinde kendimce gülümsemiştim.
Duvardaki çıkıntıya bastım ve ayağımla destek alarak yükseldim. Elimden geldiğince sessiz davranıyordum. Elimle duvarın dış tarafını tuttum ve bir bacağımı dışarıya attım.
Diğerki elimle de duvarı tutarken içeride kalan bacağımı da tamamen çektikten sonra hiç düşünmeden atlamıştım.
İki ayağımın üstüme düşmemin verdiği gururla başımı dikleştirdim. Yurttan kaçmaya alışkın olduğum için hiç zorlanmıyordum.
Elimdeki tozları silkeledim. Daha etraf aydınlık bile değildi. Kimsecikler yoktu. Tek olmak hoşuma gidiyordu. Kendimi özgür hissediyordum.
Rahatlıkla koşmaya başladım. Kimse olmadığı için çarpmadan koşabiliyordum. İşime geliyordu.
Eve kadar koştum. Evin önüne geldiğimde nefes nefeseydim. Derin bir nefes aldım. Koşarken kafamda ne söyleyeceklerimi hazırlamıştım bile.
Kapıya tıklamak yerine zile bastım çünkü uyanlamarını istiyordum. Onları uyandırmaya çalışmak benim için zaman kaybı olabilirdi. Bir kere daha zile bastım.
Kapı hızla açıldı. Kıpıyı açanın annem olduğunu görünce rahatlamıştım.
"Menekşe saatin kaç olduğundan haberin var mı?!" şaşkınlıkla üstümdekilere baktı. "bu hal ne? Savaştan çıkmış gibisin." dedi sinirle.İçeriye girdiğimde kapıyı örtmüştü.
"sana çok önemli birşey anlatmam lazım." dedim kolundan tutup içeriye sürüklerken."bu saatte mi?" diye sormuştu.
"evet. Uzun zamandır saklıyordum ama daha fazla dayanamıyorum." dedim koltuğa otururken.
Yanıma oturduğunda ellerini tutmuştum. Bana inanmasını çok istiyordum. Derin bir nefes aldı.
"anlat." dedi gözlerime merakla bakarken.Yutkundum.
"sakin olacağına söz ver." dedim.Kaşlarını çattı.
"Menekşe saçm-""söz ver." dedim düz sesimle sözünü keserken.
"peki... Söz veriyorum." dedi.
"sen ve Serkan abi evleneli on üç sene oldu... Ben sadece beş seneyi sizinle geçirdim ve inan bana bu beş sene senin düşündüğün gibi geçmedi, en çok ölmek için yalvardığım senelerdi." dedim içimdekilerin yarısını dışıma aktararak.
Kaşlarını çatarken elimi sıkan elleri gevşedi. Korkuyla ellerini sıktım. Elimi bırakmasını istemiyordum.
" o ne demek?" diye sordu kısık sesiyle."anne ben daha beş yaşındaydım..." dedim. Lanet sesim titrerken gözlerim dolmuştu. Annem hayretle gözlerime bakakaldı. " evlendiğinizin ikinci günü sen uyuya kaldığında benim odama gelmişti," derin bir nefes aldım. Ellerini ellerimden çekmişti. Başımı ellerim arasına aldım." anne ben o gün çok utanmıştım. Ben çok bağırdım... Sen beni neden duymadın?" sesim gittikçe kısılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN (TAMAMLANDI)
Подростковая литератураNefretle yaklaştık, o birkaç adım daha attı, ben de attım. Yangına körükle gittik... Birkaç adım daha attı, kalbini bana verdi... Kalakaldım. Kalp; dört odalıdır, bu dört odayı da köpekler gibi aşık olduğu kadına açan Doğan Akgün ve mutlu sonları se...