33. Bölüm: Gecenin Beklenmedik Misafiri

215 15 2
                                    

Kar kaplamıştı her yeri, beyaz örtüye bürünmüştü koca köy, sessiz ve sükunetle sarmalanmıştı. Şubat ayının ilk haftasında başlayan yoğun kar yağışı bir haftadır sürüyorken yollar kapanmış ve böylece köyde hayat durmuştu. Kimse evlerinden çıkmıyordu, diz boyunu aşan kar çocukları da eve hapsetmişken artık otlatmaya çıkarılan koyun ve inek de kalmamıştı, başıboş gezen birkaç köpek dışında köyün içinde ne bir ses ne de varlık belirtisi yoktu. Derin bir iç çektim, pencerenin önüne düşen iki kar tanesiyle düşüncelere dalmışken boğazıma kadar keder ve kasvete batmıştım. Tuttuğum nefesi geri verirken üzerimdeki kasvetten silkinmek adına başımı pencereden çevirip tekli koltuğa oturdum, kasvet yine de peşimi bırakmadı. Yine düşünceler kafamda dönüyordu, hiçbir zaman kafamın içindeki sesleri susturamıyordum.

Günler durduraksız hızlıca akıyordu, ilk günler sessiz ve uzak geçirdiğimiz ayrılığın kolay yanıyken bir haftadır kar sebebiyle evden dışarıya çıkamıyor oluşumuz bu ayrılığı epey zorlamıştı. Aynı evin içinde yirmi dört saat birlikte yaşıyorken yirmi dört saati apayrı geçiriyor olmak çok zordu. Birbirimizin adımlarından kaçıyor, nefesinden köşe bucak sakınıyorduk, öyle ki sadece biz değil odalarımızın duvarları bile birbirine sırt çevirmişti. İyi miydi böyle bilmiyordum, ona bunu sormamıştım henüz, aslında sormaya dilim de varmıyordu. Böyle olmasını o istemişti, buna katlanabileceği konusunda oldukça iddaalıydı, ona şimdi ki düşüncesini sormak ve öğrenmek hem merakımı gıdıklıyor hem de omuzlarımı umarsızca silktiriyordu.

Korktuğum gibi de olmamıştı, tüm köy ayağa kalkar kazanları kaynatır diye düşünmüşken kimseden henüz çıt çıkmamıştı ya da bilemiyorum aniden gelen yoğun kar yağışı herkesi eve bağladığından ötürü çatlak sesler yalnızca dört duvarlar arasında beni ve Kenan'ı konuşuyor da olabilirdi, emin değildim.

Koca bir ağırlığın altından kalkarcasına kalktım koltuktan, bedenimi taşıyamayacak kadar bitkin ve durgundum. Yatağa geçip uzandım, saat henüz erkendi fakat günlerdir bu saatte uyumaya alıştırmıştım kendimi, yalnızlık ve sessizlik insanı boğarken uyumak en çözümlü kaçış yoluydu. Lakin uyuyamadım, kirpiklerim her ne kadar gözlerime ağır gelirse gelsin uyku yoktu gözümde, bu çok düşünmenin zararlarıydı. Öylesine sıkıntı doluydu ki içim, uyutmuyordu bile beni, yakamı salmıyordu.

Bir o tarafa bir bu tarafa dönerek uyku uyumadan saati geçirdiğimde hareketsiz kalmanın uykumu daha kolay getireceğine inanıp bu kez olduğum yere sabitlendim, yoktu işte, bir gram uyku yoktu. Nihai olarak pes edip yatağın içinde doğrulacağım sırada kapının önünden tıkırtılar yükseldi, pür dikkat kesilip kapıya odaklandığımda bu saatte neler olduğuna dair kuşkularım yükselişteyken kapının kolu yavaşca aşağı büküldü ve hafif bir gıcırtıyla açıldı.

İçeriye giren Kenan'dan başkası değildi. Gözlerim irice açıldı şaşkınlıkla, çıtım çıkmadı mütemadiyen, sessizce onun odanın içine süzülen bedenini izlerken ondan önce gelmekte olan kokusunu soludum. Tedirgindi adımları, tereddütlüydü esasında ve elleri terlercesine sürekli pantolonuna sürtmekteydi.  Kararsız kaldım bir an, gözlerimi kapatıp uyur taklidi yapmak istedim lakin neden bu odaya geldiğini merak eden yanım gözlerimi sonuna kadar açık tuttu. Durdu, yastığa gömülü başımın hizasında eğilen başıyla birlikte karanlığın içinde göz göze gelmiş olmamız onu dehşete düşürdü. Korkuyla bir adım geriye gidip ansızın elini başına koyduğunda şaşkın haline karşılık ne tepki vereceğimi hatta ne düşüneceğimi bilememiştim.

" Ben, " dedi anında bir şeyler söylemek ister gibi bir aceleyle fakat ağzının içinden gittikçe kısılan tınıda birkaç kelime gevelediğinde ne diyeceğini bilemediğini anlayabilmiştim. Başımı sakladığım yastıktan kaldırıp sırtımı yatak başlığına yasladığımda ondan pek bir farkım yoktu, tıpkı onun gibi gerginlikle terliyor ve ne diyeceğimi bilemeyen tavırla dudaklarımı aralayıp geri kapatıyordum.

Meyus ile BercesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin