15. Bölüm: Şehvet ve Katliam

1K 43 3
                                    

" Bu ne cesaret! " diye yükseldi Kenan, bedeni sesiyle birlikte aynı şiddetle savrulduğunda garsonun elinde tuttuğu şampanyayı hiddetle savurup atmış ve olduğu yere çakılmasına neden olmuştu. Gözlerim zeminde kırılıp saçılan cam parçaları ve akan sıvıda takılı kaldığında inanılmaz bir titreme, olacaklardan ve duyulacaklardan korkma seansına tabi tutulmuştum. Elim ayağım tutmaz olmuş, kanım çekilmişti. Emirhan'ın sırıtışı yüzünden silinmezken oturuşundaki gayriihtiyari üslupsuzluk ona karşı bakışlarımı seyirtiyordu.

" Bu şampanyayı sende patlamaz mıyım sandın?! " Büyük bir küfürle sözleri devam ettiğinde kulaklarım uğulduyordu, ne yapacağımı şaşırmış halde oturduğum yerde küt gibi kalmaktan vazgeçip ayaklandım. Yerdeki büyük cam parçasını eline alıp Emirhan'ın masasına doğru ilerlemeye başladığında henüz iki adım atmışken koşarak önüne geçtim, elim cam parçasını tuttuğu elini tutup ısrarla avuçları arasından cam parçasını çekip almaya uğraşırken, bedenimi önünden çekip yoluna devam etme çabalarına ısrarla karşı çıkıyor elimle göğsünden ittiriyordum.

" Yalvarırım! " diye çığırdım aşağıdan, bakması için çırpınırken ağlama raddesine gelen sesim tiz çıkmış ve esefle bana bakmasına neden olmuştu. " Onu umursama Kenan, zehrini bize salmasına izin verme!? "

" Önümden çekil Sahra! " Sakinleşmek adına gözlerini sıkıca kapattığında hırıltılı sesi öfkesinden ödün verdirmiyordu. " Hayır! " diye atıldım hızlıca, başımı iki yana sallarken gitmemesi için mümkün olduğunca sıkı tutuyor ve önünde direniyordum.

" Sınırını aştı, bu kez cezasını keseceğim Sahra! " Bir kez daha dişlerinin arasından tıslarcasına konuştuğunda gözlerindeki katliam ihtiyacını, nefesindeki kan şehvetini görmüş ve duyabilmiştim. Hezeyana sarıldım, sancılar içinde kaldı bedenim ve onun bir kez daha katil olmak için gözünü kararttığını görebilmiş olmak yeni bir yıkım kararı çıkarttı.

" Hayır! " diye direndim bir umutla, sesim artık kendinden emin olamayan bir sessizlikteyken gözlerimin çığlık çığlığa hatta avaz avaz ona yalvardığını hissedebiliyordum. " Bunu bize yapma Kenan! " Perişan, kabullenmiş ve bir o kadar da ardından ağıt eder gibiydim. Bedenim sükselendi, onu tutan kollarımda derman tükendiğinde yaprak gibi titreyen bedenim düşmek üzereyken kollarıyla sarılıp engel oldu.

" Karşıma çıkıyorsun, kendine zarar veriyorsun, yapma! " dedi hışırtılı sesiyle, bakışları ardımızdaki şahsiyetten çekilip tamamiyle bana döndüğünde sitem eder gibiydi. Bir telaşla sarıldım kollarına, bu düşüşümün bir çare olduğuna kanaat getirip daha fazla ağırlığımı üzerine verdim. Homurdandı, nefesi sert bir rüzgar gibiydi lakin kolları bedenimi değerli bir inciyi taşır gibi narince taşımış ve sandalyeye oturtmuştu.

" Sandalyeni yanıma çek ve yakınımda otur Kenan, benden başka bir şeyi düşünme? " Sesim kırık ve istediğini yaptırma hevesindeydi, nitekim işe yarayacak gibi görünüyordu. Başımıza toplanan garsonları geri gönderip sorun olmadığını beyan ettiğinde onlardan özür dilemeyi unutmamış ve insanlara saygıyla eğilip yaptığından ötürü af dilemişti.

" Beni kendine tutsak etmen gereken bir zamanda değiliz Sahra! " Söylendi, ses tonu hırçındı. Sandalyesini zeminde sürüyerek çekip yanımda konumlandırdığında artık tiki olduğunu farkettiğim burun çekme olayını yaptıktan sonra sabır dileyerek oturdu.

" Kararan gözümü bir de sen karartma olur mu? " diye sordu bacağı yakınlığımızdan ötürü bacağımla temas halindeyken, bahsettiği imadan utanırken aklını dağıtabilmiş olmak içime su serpmişti. " Ardımda boğazına çökeceğim adam dururken beni yanına oturtmanı hiç hoş karşılayamıyorum Sahra! "

Meyus ile BercesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin