Ben bu dünyayla başa çıkamıyordum. Ne yaptıysam ne ettiysem bir türlü olduramamıştım. Dünya büyüktü, ben ise küçüktüm. Üzerime yıkılan dünyanın ağırlığıyla ne nefes alabilirdim ne de ayağa kalkabilirdim artık, bir kere düşmüştüm ve bu düşmüşlüğüm beni bitirecekti. İçten içe yedim kendimi, kulaklarımda çınlayan çığlıklar sağır etti. Bu garip bir histi, vicdanımı sızlatan ve ona sarılmamı sağlayan adamın beni aldatırken vicdanının sızlamamış olması dünya halinin garipliğiydi.
Gururum darmaduman, yüreğim kırık dökük, ruhumdan eser kalmamış bir halde aynanın karşısında dikiliyordum. Saatler önce aldığım haberin ardından kendimi kilitlediğim odada ardımdaki yatakta onunla geçirdiğim gece, onunla birlikte uyuduğum geceler birer birer aynada yansırken akli dengemi kaybetmek üzereydim. Artık kime nasıl güveneceğime şaşırır hale gelmiştim, naif dediğim düşünceli dediğim adam bile beni aldatmışken bu aldanmışlığımla ne kadar daha güvenimi koruyabilirdim?
Bitmişti, bu evlilik hiç başlamamış olmasına rağmen burada bitmişti. Hiçbir zorunluluğum kalmamıştı artık, beni o itmişti; bu evliliği o çiğneyip katletmişti, her şeyi mahveden oydu ve son noktayı ben koyacaktım. Kimse karşımda duramazdı, ortada verilmiş söz kalmamıştı. Olmamıştı işte bizden, çalışanımızın da dediği gibi becerememiştik bu evlilik işini, olmazdan oldurulmaya lüzum yoktu.
Hiçbir şey almadım yanıma, üzerimde ne varsa o kaldı ondan geriye sadece, onları da gider gitmez yakıp yok edecektim. İndim birer birer merdivenleri, kararlı adımlarımı durdurmak isteyenlere izin vermeksizin geçip gittim. Ne kapının önündeki adamlar ne de peşimden yalvararak koşan kadın çalışanları duymamış ve görmemiştim. Beni durdurmaya kimsenin gücü yoktu, bu kez durmayacak ve gururumu yerlerden toplaya toplaya evime dönecektim.
Köy meydanını geçerken insanların pencerelerinden başlarını çıkarttığını görüyordum, kapılarının önünde oturan kadınlar bana bakarak konuşmaya başlıyor, genç kızlar kurdukları dedikodu masasında beni seyredalıyorlardı. Kötü haber ve okkalı dedikodular tez yayılırdı, bu dedikodu da tez zamanda yayılmıştı.
Tepede bir başına kalan evin kapısını çaldım ağır ağır, yorgunluktan kapının eşiğine çöktüğümde gücümden feragat ediyordum azar azar, histerik bir ağlama krizi kapıma dayanmıştı. Kapı açıldı, bedenim sükseye uğradığında yere kapaklanmaktan son anda kurtulmuştum. Annemin kollarında bedenim sarmalandığında bu anı bekliyormuş gibi boşaldı gözlerimden gözyaşlarım, içim dışına taşarcasına hıçkıra hıçkıra ağladım oracıkta...
" Yanıyorsun sen! " diye çığlık attı annem, eşiğe dayanmış bedenimi ayaklandırmak için çabalarken evham yapmasına gerek olmadığını söyleyemeyecek kadar yorgun ve bitkin hissediyordum. Bedenim sallandıkça başıma ağrılar saplanıyor gözlerimi kapatma ihtiyacıyla başa çıkamıyordum. Gelinliğimle zoraki çıktığım eve on günün ardından yeniden girmiştim işte, bu kez ne gelinlik vardı üzerimde ne de gelin namı vardı ismimin yanında... Sahra olarak dönüyordum, ne kadar ben kalabildiysem o kadarımla dönebilmiştim işte!
Soğuk duş etkisini göstermemişti, bedenim alev alev yanmaya devam ediyordu. Ne ara bu kadar düştüğümü fark edememişlikle birlikte yaz günü üşütmeyi becerebildiğim için ayrıca alkşlıyordum kendimi, bir bu eksikti! Üzülmekten yatağa düştüğümü düşüneceklerdi ve işin acı yanı neden yatağa düştüğümü düşünmüş kendi kendimi bile aksine inandıramamıştım.
" Zehra! " diye bağıran babamın sesi duyuldu önce, ardından adımları evin ortasında durdu. Öfkeli, hırslı ve evhamlıydı. Gözleri beni buldu, şimşek gibi çakıyordu gözlerimin üzerine değmekte olan gözleri, olduğum yerde küçüldü bedenim. " Sahra'nın burada ne işi var?! " diye hiddetle çıkıştığında başındaki şapkayı yere atmış anneme doğru dönmüştü. Annemin yerinde zıpladığını görmek, babamın karşısında suspus durduğuna şahit olmak canımı sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus ile Berceste
Romance" Sen bercestesin, ben meyus; aşırı zıtlıklarımızın nihayetinde eş olmaya çalışan iki ayrı bedenden ibaretiz sadece, daha fazlası değil! " Sahra ile Kenan'ın zoraki, umutsuz, tutku dolu ve bir o kadar da naif evliliğinin hikayesi! Kapak tasarımı:...