Ve ekledi cümlenin sonuna berceste;
" Yüreğim senin ellerinde olmasaydı, acı çekmek bu kadar güzel olur muydu, bilemiyorum? Cahilliğime ver lütfen, ilk defa birini böylesine seviyorum. "Yeryüzüne gökyüzünden damlalar bahşedildi, çise halinde yağmaya başladı. Gözlerimi kucaklayan gözlerinden bir an olsun ayrılamazken içimdeki sıcaklığın, yüzümdeki gülümsemenin hoş tadını çıkarıyordum. Duyduğum en güzel cümleydi onun sesinden dökülen o cümle ve şüphesiz duymak istediğim en güzel şarkıydı onun yüreğinin çarpıntısı!
" Ben eşin olmaktan da sana anlam katmaktan da vazgeçmiyorum Kenan! " dedim heyecanla, ağzım kulaklarımda şakıdım adeta! Ellerim masanın üzerinden onun eline uzandı, kanat çırpıyordum ona, ayaklarım yerden kesilmiş yeryüzüyle tüm bağlantım kopmuştu.
" Yağmur atıyor! " dedi bambaşka bir konuya değinerek, avuç içini gözüne bastırıp kaşırken esniyordu. Yağmurun çiselediğinin hiç farkında değilmişim gibi onun söylemiyle bir kez daha gökyüzüne çevirdim başımı, çardağın aralıklı yerlerinden tek tük içeriye giren damlalardan biri yüzüme düştü o an, bir gözyaşı gibi yüzümde yol çizdi.
" Esasında sana sormak istediğim bir yabancı sarhoş vardı, ama soramayacak kadar dalgınım! " Eli kadehe uzanıp içinde kalanı bir yudumda içtiğinde kederli bir tonda söylenmişti, kaşları çatılmış ve dudakları büzülmüştü, şişeden bir kadeh daha doldurduğunda yeniden içmeye başlamış olmasını anlamayarak izliyordum.
" Kim olduğunu söylemeyecek misin? " diye sordu unutmayarak, ısrarla onun hakkında konuşuyor olması dudak içimi ısırtmıştı. Ellerimi birbirine bağlayıp gerginlikle ona bakmaktan kaçındığımda Serkan'ı biliyor olmasından endişe duydum, o günden sonra köye bir daha gelmemiş olsada bir kere gelmiş olması köyün diline yeterince düşmesine neden olmuştu, bu yüzden Kenan'ın duymamış olması mantıken imkansızdı.
" Neden bahsediyorsun? " Kem küm ettim, onu aptal yerine koyar gibi anlamamışlığa vurdum sözlerimi, konuyu dağıtmak onun unutmasını sağlamak ne kadar karlı bir işti bilemiyordum.
" Seni unutamadığını tüm köye ilan eden adamı soruyorum!? " Kadehi masaya vurdu sertçe, gürültüyle takırdayan bardağın içinden alkol etrafa sıçradığında irkilmiş ve yerimde hareketlenmiştim. Elim damağıma gitti, korkumu geçirmek için ne kadar damağımı çeksem azdı.
" Tanımıyorum! " dedim bir kez daha, yalanlar üzerine yalan söylüyordum, onu tanıdığımı itiraf etmek zorluyordu, istesemde söyleyemiyordum.
Güldü, baygın bakışları aşağıdan yukarıya çıkarak yüzümde gezindiğinde ısırdığım dudaklarımda takılı kaldı bir süre, kaşları havalanırken onaylamazca cıkcıkladı. " Yalan söylediğin için dudaklarını cezalandırmamalısın Sahra! " Sesi kaymış, başının altına yasladığı eli düşmüş ve başını sertçe masaya vurmuştu. Oturduğum yerden endişeyle kalkıp yanına gittiğimde aldığı darbe umrunda değilmiş gibi onun başının altına koyduğum ellerimi çekip tuttu, bir çocuk gibi sardı avuç içlerine, sıcak elleri soğuk ellerime bağlandı.
" Üşümüşsün! " dedi ısıtmak ister gibi parmaklarıyla ovuştururken, sallanan bedenini geriye yasladığında yüzünü bana doğru kaldırdı. " Üşürsen hasta olursun! "
" Aldırma! " dedim omuzlarımı silkerken, onun yanında üşüdüğümün bilincinde bile değilken bunu dert etmemeliydi. Başını salladı ağır ağır, gözleri tamamiyle kapanmıştı, uyumak üzereydi. " Odana çıkmalısın, " dedim farklı odalara çekileceğimizin yangısı sesime yansırken, huysuzca kıpırdandı ve geriye düşen başını kaldırıp gözlerini araladı.
" Dans etmeyi sever misin? " diye sordu tamamiyle konudan uzak bir tavırda, neye uğradığımı şaşırmış halde öylece yüzüne bakakaldığımda aralanmış dudaklarıma bir yanıt beklercesine bakmaktaydı. Omuzlarımı silktim istemsizce, daha önce pek dans etmemiş biri olarak ne diyeceğimi bilmiyordum ama onunla dans edecek olmamın düşüncesi kulağa güzel geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus ile Berceste
Romance" Sen bercestesin, ben meyus; aşırı zıtlıklarımızın nihayetinde eş olmaya çalışan iki ayrı bedenden ibaretiz sadece, daha fazlası değil! " Sahra ile Kenan'ın zoraki, umutsuz, tutku dolu ve bir o kadar da naif evliliğinin hikayesi! Kapak tasarımı:...