" Senin burada ne işin var?! " Birilerinden medet umarcasına etrafa göz attığımda ne çevredeki evlerin camında yada kapısında insan görebilmiştim ne de bu evin önünde beklemekle yükümlü adamlardan birini görebiliyordum. Hissettiğim korku had safhadaydı, yaşadığım heyecanla kalbim sıkışmış ve nefesim kesilmişti. Bu aşırıya kaçan çarpıklaşmış heyecan başımı döndürüyor ve gözlerimin önünü göremeyecek hale getiriyordu.
" Dedim ya yengeceğim, hasretinle yanan gönlüme su almaya geldim! " Ağzından salyalar aktı adeta, sesini boğuk ve kalın çıkartmak için yırtınmıştı.
" Git buradan! " diye karşı çıkıp yeniden kapıya tutunduğumda kollarımdaki güç onun gücünün yanında bir hiçti, yenilgiyle omuzlarım düştüğünde başımı dik dilimi sert tutmakta zorlanıyordum.
" Önce bir içeriye gireyim, gitmem konusunu sonra ayrıntılı konuşuruz? " Göz kırparak imayla güldüğünde kendinden emin olan tavrına bir anlam veremiyordum, ona yüz vermişliğim yokken nasıl bu kadar özgüvenli olabilirdi? Buraya gelirken ne düşünmüştü, bu nasıl bir cesaretti?!
" Kenan içeride, seni görmeden gitmen senin için daha hayırlı olur! " Beni kurtarabilecek bir yalana sarıldığımda sesimin titrememesine şükretmiştim. Başımı yalanıma inanması için evin penceresine çevirip kontrol eder gibi yaptığımda, o an sahiden de başımı çevirdiğim pencerenin ardından Kenan'ı görebilmeyi dilemiştim.
" Yalan söylemek o güzel dudaklarına hiç yakışmıyor Sahra! " Cıkcıklayarak başını iki yana salladığında sesindeki eğlenen tınıyla yakalanmış olmanın verdiği hazin sonu yaşayıp omuzlarımı düşürdüm. " Kenan evdeyken yengeciğimle görüşmeye gelecek kadar aptal mıyım? " Parmağını başına vururken itinayla, kendisinin akıllı olduğuna inanıyordu.
" Ben seninle görüşmek istemiyorum! " Ayağımı diretip kapıyı kapatmaya çalıştığımda çığlık çığlığaydı sesim, köydeki herkesin beni duyması ve gelip kurtarması için bağırabildiğim kadar bağırmıştım. Lakin bu çığlığım ona geri adım attırmadı, istemediğimi anlamamakta kararlıydı.
" Yapma Sahra! " diyerek başını omzuna yatırdığında dudaklarında geniş bir gülümseme yerini aldı, gözlerinde şeytani gölgeler parıldadı. " Kenan'ın iki öpücüğüyle etkilendiğini metrelerce uzaktan görebilmişken, Kenan'ın seni sarıp okşamadan bırakıp gitmesine bozulduğunu bana itiraf edebilirsin. "
" Ne saçmalıyorsun sen?! " Kekeledim, bizi izlemiş olduğunu itiraf etmesi başımdan aşağı kaynar suların dökülmesine neden olmuştu. Kenan korkmakta haklıydı, karşımdaki kimliksiz şahsiyet babası gibiydi. Bizi uzaktan izleyip, evde tek kaldığımı bilerek kapıya dayanması tamamiyle kötü emellerle buraya geldiğinin kanıtıydı.
" Kabul et ve ikimizde istediğimizi alalım Sahra? Emin ol, Kenan'ın marifetlerinden daha fazlasıyla geleceğim sana! " Boğuk boğuktu sesi, gözleri ayakta dururken kayıyor edepsiz düşüncelerini göz önüne döküyordu.
" İğrençsin! " Yüzümü buruşturdum, böylesine iğrenç ve kaba bir dilde konuşmak ancak onun gibi hayasız birine göreydi lakin sözlerine artık takatim kalmamıştı, ziyadesiyle midemi bulandırıyordu.
" Kalbimi kırıyorsun ama yengeciğim! " Elini kalbine götürüp yalandan dudaklarını sarkıttığında benimle aklınca dalga geçiyordu. Umarsız davranışları gittikçe artıyordu, bir gram korku içinde değilken yakalanmayacağından emin gibiydi.
" Gitmezsen bağıracağım, saniyeler içinde tüm köyü başımıza toplarım! " Can havliyle bir kez daha tehdit ettiğimde bağırabileceğim konusunda hem istikrarlı hem de şüpheliydim, sesim korkudan arkasını dönüp kaçmışken ne kadar bağırabilir ve kimlere sesimi duyurabilirdim, bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus ile Berceste
Romantizm" Sen bercestesin, ben meyus; aşırı zıtlıklarımızın nihayetinde eş olmaya çalışan iki ayrı bedenden ibaretiz sadece, daha fazlası değil! " Sahra ile Kenan'ın zoraki, umutsuz, tutku dolu ve bir o kadar da naif evliliğinin hikayesi! Kapak tasarımı:...