20. Bölüm: Pencere Dibinde Yabancı Sarhoş

504 32 8
                                    

Bu hikayenin meyusu bendim artık, berceste olan ise o'ydu.

Değişmiştik; karakterlerimiz, vasfımız, yerimiz, değerimiz her bir şeyimizle değişmişiz de meğersem farkedememişiz!

Ne ara gönlümü vermiştim ona, ilk ne zaman kapılmıştım veya ilk ne zaman onsuz duramamaya başladım? Kendimi kontrol edemediğim, hikayenin seyrini değiştirdiğim o ilk an nerede ve nasıl yaşanmıştı?

O an'a geri dönebilsem ve kendimi kontrol edebilme şansına tabi tutulsam yine de tüm kontrolü elimden bırakır mıydım? Esas soru buydu sanırım, ikilemler içerisindeydim, onu sevdiğim için bir yanım buruktu sanki, onu sevdiği için hoşnut değildi bir yanım, çektiğim acılara burun kıvırmaktaydı. Aklımı karıştırıyor bu hisler, sahiden de zihnimde yer edinen günlerdir içimi kemiren sorulardan yorulmuştum, çırpındıkça kendimi ikna etmeye çalıştıkça bir çukura saplanıyordum, elimi tutan yoktu!

Onu sevmek için koşullandırılmış mıydım?

Kim bilebilirdi bu sorunun cevabını, kim bir karara varabilirdi ki? Aklım ve kalbim bir savaşa girmişken sağ çıkmak imkansızdı. Ne olursa olsun onu sevmiyor muydum, önemli olan bu değil miydi?

Bir insanı sevmek de kader değil miydi? Onu karşıma çıkaran, hayatıma karıştıran kader değil miydi? On yıl önceden bizi birbirimize bağlamamışlar mıydı? Nihai olarak bizi bizle buluşturan kader olmalıydı, koşullandırılmış sevgiyi kabul etmiyordum, bir insan bir insanı zorla sevemezdi, sevesi gelmezdi.

" Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde! "

Bir patırtı koptu aniden, olduğum yerde sıçrarken gecenin bir yarısı bu gürültüye kimin neden olduğuna bakmak için pencereye yöneldim. Karşı evin duvarına sallanan bedeniyle dayanmakta olan adamı susturmak ve oradan uzaklaştırmak için uğraşan korumalara bakarken olayı anlamaya çalışıyordum.

" Kim bilir kimler var şimdi kalbinde?! " Bir kez daha avaz avaz söyledi adam şarkıyı, eliyle göğsünü yumrukladığını görebiliyordum. Yüzünü seçememiştim ama köyden biri olmadığı apaçıktı.

" Kim bu sarhoş?! " Karşı evin sahibi penceresinden sarkıp seslendiğinde el kol işareti yapıyor kızgınlıkla evinin önünde serenat yapan adamı kovuyordu. Çoğu evin ışığı yanmış, pencerelerden kafalar dışarıya sarkıtılmıştı, herkes merakla gecenin bir yarısı gelen yabancıyı dinliyor ve birbirine soruyordu.

" Sen beni unuttun çoktan belki de, ben hala yaşarım eski günlerde! " Korumalardan kurtuldu, üzerini silkeleyip ayakta durmaya çalıştı ve açtığı kollarıyla yüzünü tamamiyle bizim eve çevirdi.

" Kim unuttu oğlum seni gecenin bir yarısı? " Yaşlı bir amca dertli dertli sorduğunda onu onaylayan aynı tondaki meraklı sesler yükseldi hep bir ağızdan, olduğum yerde tedirginlikle geriye çekildim, yüzümü perdenin arkasına gizlediğimde nihayet sesini tanıyabildiğim adam yaşlı amcanın sorusunu yanıtlamıştı.

" Her şeyde sen varsın, unutamadım Sahra! "

Tüm köy inledi sesiyle ve anlık her yer sessizliğe gömüldü, ne çekirgelerin sesi vardı ne de köpekler havlıyordu, kimseden çıt çıkmaz olmuştu. Dumura uğradım, kalakaldım öylece, pencerelerden sarkan kafaların her biri ağır ağır bizim eve yönelirken yer yarılsın da içine gireyim diye bekledim ama yarılmadı.

" Sahra Hanım tanıyor musunuz? " diye sordu aşağıdan bir ses, dudaklarımı kemiriyor sorulan soruyla alakadar olmamak için ısrarla kaçınıyordum lakin öylesine bir baskının içindeydim ki gözlerin üzerimde olmasıyla saklanmak isteğiyle kaplanıyordum.

" Tanımıyorum! " diyebildim ayan beyan yalan olduğu ortada değilmişcesine, sessiz sedasız reddetmiştim esasında onu, korumalar sesimi duyabilmişken harekete geçerek tamamiyle kendinden geçmiş olan Serkan'ı tutup evin önünden uzaklaştırdılar ve teker teker pencereden içeriye girdi kafalar, ışıklar kapatıldı, bazı sesler ısrarla bu olayın müşkilliğini konuşmaktayken çoğu umursamamayı tercih etmişti.

Meyus ile BercesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin