18. Bölüm: Kelebekler Diyarı

649 31 7
                                    

Oysa mutlu olmak çok da zor değildi, insan tasını tarağını toplayıp kilometrelerce uzağa bile mutluluğun peşinden gidebilirdi, yeter ki mutluluğun daim olmasını istesindi! Mutluluğun önünde kendi kinimiz, nefretimiz, seçeneklerimiz ve çizdiğimiz yolların karanlığa çıkmasından başka hiçbir şey duramazdı.

Duruyordu, işte tam da mutluluğumuzun kursağında fersah fersah katedilmiş karanlık yollar duruyordu! İki gramlık mutluluğumuza karalar çalınmıştı, kanlar sıçramıştı üzerimize ve katliam bulaşmıştı ellerimize!

Sözlerim dudaklarımdan döküldüğü an bıçak gibi kesildi küfürleri ve bedeni hareketsizliğe uğradı, yumruğu havada asılı kaldığında bakışları ağır ağır bana döndü. Söylediklerim onu girdiği soyutluktan çıkartmış olmalıydı fakat gözlerinde bu kez bana karşı bir girdap belirmişti, inanamazca bana bakıyorken konduramıyor gibiydi. Sessizliğine dem vurdu, gözleri gözlerime ihanete uğramış gibi büyük bir can kırıklığıyla bakarken suçlu gibi hissetmekten çok uzaktaydım. Emirhan'ın yakasını savururcasına bıraktı ve tiksintiyle ona son kez bakıp ağzındaki kanı yere tükürdü, hırçın bir dalga gibi yükseldiğinde yerde hareketsizce yatan bedeni umursamadan kolumdan tutup kendisiyle beraber beni de peşinden sürükledi. Tek bir kelime bile etmeden adımlarına uyum sağlayıp açtığı kapıdan içeriye girdiğimde ardımızdan kapıyı şiddetle kapatmıştı, menteşeleri yerinden oynamış olabilirdi.

" Gerçekten katilim öyle mi?! " diye sordu zaman kaybetmeksizin, elleri saçlarını çekiştirirken çıldırmış ve delirmiş gibi görünüyordu. Morarmış ve yara bere içinde kana bulanmış parmaklarına acımayla bakarken sorduğu soruya kendi kendine gülerek cevap vermeyi tercih etmişti.

" Katil olduğumu yeni mi öğreniyorsun Sahra?! " diye sordu bu kez, karşıma geçip başını eğerek aşağıdan gözlerime bakarken genişçe sırıtıyordu. Burnumu çekiştirdim, söylediğim tek bir cümleyle bu kadar kırılmış ve delirmiş olmasını kabullenemiyordum.

" Oysa annene sürekli benim katil olduğumdan, seni sudan sebeplerle öldürebilecek olmamdan bahseden sen değil miydin Sahra?! " Avaz avaz bağırdı, onun hakkında düşündüklerimi ve söylediklerimi biliyor olması bir yana içinde büyük bir yaraya dönüştürmüş olmasıyla şaşkınlığa uğramıştım. Dudaklarım konuşmak için aralandığında beni susturmak için elini kaldırdı, başını iki yana hızlıca sallarken kahkaha atıyordu.

" Ben senin için zaten azılı bir katildim Sahra! " Elini etrafında açıp pervasızca konuşmayı sürdürdüğünde onu dinlemek, beni konuşturmadan yargılamasını öylece kabullenmek istemiyordum. Oradan uzaklaşmak için yanından geçip gittiğim sırada henüz birkaç adım atmışken sözleri kulaklarıma ilişti.

" Söylesene! " diye seslendi ardımdan, adımlarım yerinde tökezlediğinde belki de kalbimi kırabilecek tek soruyu sormayı başarmıştı. " Seni bu denli korkutan, Emirhan'ı öldürecek olmam mı?! "

Bunu gerçekten bana yakıştırabilmiş miydi, yoksa ihanet sandığı düşüncelerin girdabında kendini mi kaybetmişti? Her halükarda beni bu denli yaralayabilecek olan bu soruyu dudaklarından dökebilmiş olması bir fersah daha kursağıma kara çaldı ve zehirlendi kelebekler! Haddizatında; bir güzel nefese canlanacak kelebekleri bir karalıkta daha katledebilmeyi başarabilmişti.

" Sen kimseyi değil, sadece kendini öldürüyorsun! " diye çıkıştım hiddetle, boğazım yırtılırcasına acıdığında yine de susmadan devam ettim. " Ve bu cinayet dünya üzerinde bile değil! "

Kelebekler diyarının yeryüzüne konduğu da gökyüzünde kanatlandığı da görülmemişti, o yalnızca içimde var edilmiş ve acı bir şekilde yok edilmişti.

" Haklısın! " diye onayladı beni, adımları birer birer bana doğru yaklaştığında öfkesi henüz dinmemişti. " Ellerim nihayetinde kendi kanıma da bulaşacaktır! " Başını delirmenin eşiğinde gibi sallarken yüzündeki o gülen ifadede binlerce acının haykırışını görebilmek ve ağlamak için çırpınan gözlerinin bir hiç uğruna gülmeye zorlandığını görebiliyor olmak sarsılmalara, zelzelelere sebep verdi.

Meyus ile BercesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin