Usul usul kıvrıldım dudaklarına, öylesine sıcaktı ki dudaklarımın alev alması saniyeler içinde gerçekleşmişti. Ufacık, yumuşak bir dokunuşta bile göz kapaklarım titreyerek kapandığında omuzlarına tutunan ellerimin altındaki tenin titrediğini hissedebiliyor olmak daha da ürkütüyordu. İzin verir gibiydi, alışmamı beklediği de düşünülebilirdi. Yavaşça belimi kavradı, bedenimin nasıl sallandığını ve ayaklarımın yerden kesildiğini o an anlamıştım. Ensesinden saçlarının bitimine sarıldı elim, dudakları aralanıp dudaklarımla çarpıştığında deneyimsizliğime ayak uydurur dokunuşlarla öptü. Parmaklarımın ucunda saçlarının yumuşaklığından tadıyorken kapanan göz kapaklarım bedenimin yükselerek taşınmasıyla aralandı. Ellerim bedenine düşme korkusuyla sıkıca sarıldığında sırtım giyinme dolabının raflarından birine yaslanmıştı, rahatsız bir konum olmasına rağmen onun kucağında oldukça konforlu hissediyordum.
" Belkilerin gerçekleşebileceğinin en büyük kanıtısın Sahra! " Eli boynuma dolanan saçlarımı usulca kulağımın ardına doğru itelerken nefes nefese soludu, çeneme ve boyun girintime çarpan ılık esinti titreyerek yutkunmama neden olmuştu. Kanıtı olduğum belkilerin hatrımda oluşuyla dudaklarımda bir gülümseme belirdiğinde, öpüyor olmasıyla belki seviyordur diye bir heyecana sarılmıştım; söylediği gibi belkiler gerçekleşebilir ve o beni sevebilirdi.
" Öyle güzel kokuyorsun ki Sahra, gecelere sarıyor uykularıma eşlik ediyorsun! " Derin bir nefes aldı, çektiği nefesi içinde hapsetmek ister gibi uzun süre soluğunu vermediğinde kirpiklerinin titrediğini ve dudaklarının hoşnutlukla yukarıya kıvrıldığını görmek mutlu etmişti. İltifatıyla karnımın orta yerine mahşer yeri kurulmuştu, cayır cayır yanıyor kasılıp kıvranıyordum.
Dudaklarını boynuma bastırdı, küçük ve kısa öpücüklerine derin nefesleri eşlik ederken ilkel bir hareketle başımı arkaya doğru yatırıp rafa yaslamış ona açıklık sağlamıştım. Bir eliyle boynuma sarıldı, daha çok öpüyor izi kalacağına emin olduğum ısırıklarını tenime bırakıyordu. Sırtına sarılan elim yol çizerek omzunu kavradığında tırnaklarım köprücük kemiğinde yerini bulmuş, kendini belli ediyordu. Dudaklarından yükselişinin simgesi döküldüğünde ısırığı şiddetini arttırmış hissettiğim acıyla soluğum boğazımda kalmış ve başım omzuna düşmüştü. Derin nefeslerle kalbimin atışını düzene sokmaya çalıştıkça her bir dokunuşuyla sekteye uğratmayı başarıyordu. Enseme doğru yükseldi dudakları saç bitimine kadar hissettiğim dudaklarında ıslaklık ve şehvet harlanıyor bedenimi sıcaklığıyla yakıyordu.
" Sıkı tutun, " dedi uyarıyla, ses tonundaki boğukluk ve genzinden gelen zorakilik konuşmakta ne kadar zorlandığını anlaşılır kılıyordu. Dudaklarımı ısırdım, heyecanla sarsılan bedenimi korkular sarmaya başlarken titreyen ellerim omzuna sıkıca sarılmıştı. Bedenim raftan ayrıldığında büyük ve hızlı adımlarıyla odaya geçmişti, yatağın üzerine kollarının arasındaki bedenimi sıyırarak bıraktığında arkasını dönüp ilerlediğinde nereye gittiğini anlayamamıştım, beni bu raddede bu yakınlaşmamızdan sonra bırakıp gidecek değildi?
Işığı kapattı, odayı sadece komodinlerin üzerindeki abajurlar aydınlattığında elleri belinden oldukça aşağıya düşmüş olan havlusuna sarılarak yatağa doğru yaklaştı. Ayak uçlarıma belinden sıyırdığı havluyu bıraktığında gözlerim yalnızca havluya odaklanmakta zorlanıyordu, istemsiz istekler içinde kıvranırken utancıma yenik düşüyor ve ona bakamıyordum.
Bedeni bedenime serildi, ağırlığıyla anlık nefesim kesildiğinde yoğunluğunu yaşadığım tutkunun bedeninin ağırlığına dahi başkaldırdığını özümseyebiliyordum. Yüzü yüzüme kapandı, dudakları dudaklarıma çarptığında kirpikleri kirpiklerimle meç edilmişti. Bir eli belimi kavrayıp bedenimi yükselttiğinde diğer eli üzerimdeki tişörtün eteklerine uzandı, iteleyerek yukarıya kıvırdığında onu tepkisiz ve sessizce izliyor olmak utanç hissiyle boğuşmama ek sağlıyordu. Başımdan yukarı tişörtü sıyırıp yatağın bir köşesine bıraktığında saçlarım çarşafın üzerine tel tel yayılmıştı. Belimdeki eli desteğini çektiğinde bedenim yeniden çarşafla buluşmuş ve onun ellerinin dokunuşuna tabi tutulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus ile Berceste
Romantizm" Sen bercestesin, ben meyus; aşırı zıtlıklarımızın nihayetinde eş olmaya çalışan iki ayrı bedenden ibaretiz sadece, daha fazlası değil! " Sahra ile Kenan'ın zoraki, umutsuz, tutku dolu ve bir o kadar da naif evliliğinin hikayesi! Kapak tasarımı:...