Dudaklarımın üzerinde hissettiğim o dudaklar benim felaketimdi. Gökkuşağını dudağındaki tebessüme sığdıran adamın dudaklarıma rengini çalıyor olması tüm renkleri anbean öldürüyordu. Nefessiz kaldım, öpüşünün hissetttirdiği naiflik karşısında ayağım yerden kesilmişken yabancısı olduğum his karnımın içine yerleşmiş orayı tarumar etmekteydi. Elleri yüzümü kavradı, parmakları yanağımı ve çenemi okşarken sevildiğini zanneden yanaklarımın ayaklandığını ve çenemin kasıldığını hissettim. Dudaklarımın hakimiyetini kaybettiğimi anladığımda, henüz yeni yeni bulanıklaşan zihnimin derinliklerinde benliğimi kaybetmeden yeniden gün yüzüne çıkmak adına dudaklarından kopabilme gayretiyle geriye kaçtım.
" Lütfen, " dedim sızlayan dudaklarıma elimi kapamışken, sessiz sesimdeki yalvaran tınıyı duymasını istiyordum. " İstemiyorum! " Bir o kadar perişan bir o kadar canhıraştı sesim, fısıltıdan ibaretken de çığlık çığlığaydı.
Uzaklaştığını hissettim, kapalı gözlerimi aralamaktan korkar halde olduğum yerde titriyorken sessizliği merak sardırdı. Kısık göz kapaklarımın ardından ona baktım, bir fersah uzaklığımda elleri havada kalmış dudakları aralıklı bir vaziyette kalakalmıştı. Ne yapacağını, ne diyeceğini bilemeyen tavrı vardı gözlerinde, gözbebeklerinde cam kırıkları vardı adeta her biri canını yakıyor gibi görünüyordu.
" Özür dilerim, " dedi ellerini kaldırırken, bakışlarım onun üzerinden çekilmezken bu kez gözlerini kaçıran o oldu. Utandığını görebiliyordum, korktuğunuda ilk kez hissedebilmiştim. Eli ayağına dolaşmış bir halde sağa sola adımladığında eli dudaklarında asılı kaldı, sanki bir şeyler söylemek istiyor gibiydi lakin söyleyemeyecek kadar susmakta istiyordu.
Onun bu hale dönüşeceğini tahmin edemezdim, bu tepkisi aşırı kaçıyordu. Benden daha fazla etkilenmiş, sarsılmıştı. Gözlerime inanamıyordum, anlatılanlardan ötürü bir adamdı Kenan diğerleri gibi değil naifliği ile göze değiyordu. Üzüldüm, verdiğim tepkiden pişman olur gibi oldum. Ne düşünüyor olduğunu öğrenmek için her şeyden vazgeçebilirdim.
" Seni istemediğin bir şeye asla zorlayamam, zorlamam! " dedi nihayet delirmiş gibi kendi kendine konuşmayı kestiği sırada, bakışları bir anlığına bana değdiğinde gözlerinde gördüğüm kırılmışlık zoruma gitmişti. " Evliyiz biz, sandım ki... " diyerek tekrar sustuğunda aklında dönüp duran düşüncelerini bir bir dökmeye başlamıştı. Sessiz kaldım, kendini ifade ederken zorlanıyorken onu daha fazla zorlamak istemedim.
" Neden o gece durdurmadın? " diye sorduğunda büyük bir merak sesini sarmıştı, gözleri bu kez çekingenliğini kaybetmiş ve gözlerime değmişti. " İstemediğin takdirde sana dokunmayacağımı söylerken ciddiydim Sahra, o gece neden kabullendin? " Çıldıracak gibiydi, yaptığı şeyden büyük pişmanlık duyuyor gibiydi, bana doğru yaklaştı eliyle yüzünü sıvazladığında durmaksızın saçlarını çekiştiriyordu.
" Sakinleş lütfen, " dedim elimi uzatarak, daha fazla kendine zarar vermesine dayanamamıştım. Karşımda için için kendiyle savaştığını gördükçe tek bir cümleyle onu bu hale getirmişliğime üzülüyordum.
" Kendimi öyle iğrenç hissediyorum ki! " dedi birdenbire, sesi duvarlarda yankılanmıştı. Ani yükselişi yüreğimi ağzıma getirdiğinde kendinden nefret edercesine tükürüklerini saçtı. " Amcamdan bir farkım yokmuş gibi hissettiriyorsun bana Sahra! "
Vaveyla sesiydi bu; kemiklerime kadar işleyen, her bir uzvumu sızlatan yıkılışının resmiyetineydi. Olduğu yere dizlerinin üzerine çökerken elleri saçlarından bir an olsun inmiyordu. Nutkum tutuldu, duyduklarım vicdanımı sızlatırken gözlerimin önünde perişan olmuş adamı buğulanmış gözlerimin ardından seyrediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus ile Berceste
Romance" Sen bercestesin, ben meyus; aşırı zıtlıklarımızın nihayetinde eş olmaya çalışan iki ayrı bedenden ibaretiz sadece, daha fazlası değil! " Sahra ile Kenan'ın zoraki, umutsuz, tutku dolu ve bir o kadar da naif evliliğinin hikayesi! Kapak tasarımı:...