" Gözleri kıskançlıkla kıvılcımlandığına göre enişte bey bu olmalı? " Serkan'ın sesini yarım yamalak duyabilmiştim o sıra, sebepsiz bir titremeye tabi tutulmuştu bedenim, öylesine şiddetli bir öfkeyle bakmaktaydı ki elime kendimi yapmamış olsam da yanlış bir şey yapmışım gibi hissettiriyordu.
" Ben de seninle tanışmak istiyordum, geldiğin iyi oldu! " Serkan bir anda ayaklandı, ona dur diyemeden çoktan kapıya kadar ilerleyerek Kenan'ın karşısına geçmiş ve elini uzatmıştı. " Memnun oldum, ben Serkan! "
" Serkan? " diye sordu kaşları havalandığı sırada, bakışları bir an olsun üzerimden ayrılmazken sorusunun tek muhattabı bendim o sıra, onun kim olduğunu idrak edebilmesine rağmen imayla şaşırmış gibi davranmıştı. Tanımadığımı söylediğim adam ile evin bahçesinde karşılıklı kahve içtiğimi görmüş olması büyük dramdı!
" Meşhur Serkan sensin demek! " Sesinde rahatsız edici bir tını vardı, kıstığı gözlerinin ardından suçlayıcı bakışlarıyla üzerimde hakimiyet kurması kötü hissettiriyordu. Serkan ısrarla elini tutması için havada kalan elini çekmediğinde onlara doğru yürüdüm, her an her şey olabilirdi, Kenan'ın bakışları onu gösteriyordu.
" Sahra senden çok bahsetmişti, memnun oldum! " Onların yanına vardığım an bakışlarını üzerimden çekmiş ve gergin yüz ifadesine nazaran samimiyetten uzak bir gülümsemeyle Serkan'ın elini tutup selamlaşmıştı. Elleri korktuğum yaşanmadan saniyeler içerisinde ayrıldığında Serkan hiçbir şeyin farkında olmadan ona gülümsemekteydi.
" Kahveleriniz soğumasın, buyrun lütfen! " Sesinde hiçbir ifade bulunmaksızın eliyle çardağı işaret ettiğinde misafirperver davranışıyla, korktuğum gibi bir tepki vermemesi aksine sakin davranıyor olmasıyla ona karşı önyargılı davrandığımı düşünüyordum, onu bir kez daha tanıyamadığım için kendime kızmaktaydım. Serkan başını sallayarak onu onayladığında bizimle birlikte yürümek için beklemiş ne yapacağını bilemeyen bir tavırla ellerini arka ceplerine yerleştirmişti, onunda tedirgin ve gergin olduğu fark ediliyordu.
Elini uzattı ansızın, öylece ayakta dikilmekten sıkılıp Serkan'a da işaret verip yürümeye başladığım sırada elimden tutuldum ve olduğum yerde dumura uğradım. Birkaç adımla yanıma kadar ulaşarak az önce Serkan'ın elinin üzerine koyduğum elimi imalı bakışlarıyla tutuyor, parmaklarını parmaklarımın arasına geçirip gösteriş yapan bir yüz ifadesiyle yüksekten Serkan'a bakıyor olması beklediğim bir şey değildi.
Tuhaf hissettim o sıra, karnımın içinde dokunuşuyla sekteye uğrayan kıvılcımlar olmadı bu kez, aksine sinirlendirdi beni, gösteriş ve kıskançlıkla gösterilen bu tavır kendimi eşya gibi hissettirmişti. Elimi sahibi olduğunu gösterircesine çekip tutuyor olması banal geldi, hoşuma gitmedi, bozguna uğradım, bunu ondan beklemiyordum, o böyle bir adam değil gibiydi lakin yanıldığımı şimdi görebiliyordum.
Serkan'ın gözleri önce bize ardından kenetlenen ellerimize kaydı, gözlerinde görebildiğim kırıklığı anlayabilmiştim, Kenan'ın tam da yapmak istediği şey gerçekleşmişti, benim onun eşi olduğuma gözleriyle şahit olabilmişti.
Çardağa kadar çıtımı çıkarmadım, elim elinin arasında nasırlanmış gibi hissettim, buna taviz vermek istemedim lakin zelzeleyede neden olmak istememiş ve bir nevi bu sahiplenici tutumuna boyun eğmiştim. Yan yana oturduk çardakta, Serkan karşımıza geçip oturduğunda zorlayıcı ve titreyen dudak kenarlarıyla bir gülümseme kondurdu yüzüne, biraz dağılmış ve duygularını kontrol edemez hale gelmişti.
" Kahveleriniz soğumuş olmalı? " Masanın üzerindeki iki fincana kıstığı gözlerinin ardından bakarak söyledikleriyle kıpırdandığımda Serkan onun bu söylemine karşılık naiflik olsun diye sorun olmadığını dile getirmiş ve soğumuş kahveden yudumlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus ile Berceste
Romance" Sen bercestesin, ben meyus; aşırı zıtlıklarımızın nihayetinde eş olmaya çalışan iki ayrı bedenden ibaretiz sadece, daha fazlası değil! " Sahra ile Kenan'ın zoraki, umutsuz, tutku dolu ve bir o kadar da naif evliliğinin hikayesi! Kapak tasarımı:...