Siz nasıl atlattınız?...Üzerinize kocaman bir bina yıkılmış gibi hissedişinizi nasıl atlattınız?
Ben atlatamıyorum.
Oldu diyorum. Bu sefer başardım, ben ve ona olan aşkım kaldı diyorum,demekle kalıyorum. Hemen ardından kendimi kocaman bir felaketin ortasında buluyorum.Ya da siz hiç içiniz ağlarken güçlü durmak zorunda kaldınız mı?...Ben tüm hayatım boyunca bunu yaptım. Artık o kadar bıktım ki omzumu dik tutmaktan, gözyaşlarımı içime akıtmaktan, kalbimin her seferinde ikiye ayrılmasından,bıktım.
Yapacaksın bu sefer Mitra. Bu kadar acıyı boşuna çekmedin sen. Güçlü durmak zorundasın. Kendin için.
Elimde sıkı sıkı tuttuğum kağıdı yere atıp çantamdan telefonumu çıkardım. Hiç beklemeden Emre'nin numarasını tuşladım.
Telefon açıldığı an, "Emre, Boranın evine git. Orda bana ait olan bir CD var. Hemen getiriyorsun,hemen!" Dedim hızlı hızlı.
Emre, "Mitra hanım siz delirdiniz mi? Kartal beyin evine girmek kolay mı sanıyorsunuz?" Dediğinde sinirle nefesimi verdikten sonra,
"GİT VE BANA O CDYİ GETİR! YARIM SAATTEN AZ SÜREN VAR! İSTER GİT BACADAN GİR, İSTER GİT PENCEREDEN GİR! UMRUMDA DEĞİL! GETİR BANA O CD'yi" diye sinirle bağırdım.Emre'nin tereddüt içeren sesi duyuldu, "P-peki girmeye çalışıcam."
Emre'nin öyle demesiyle hiç beklemeden telefonu kapattım ve Boran'ın numarasını buldum. Üstüne basmadan önce hızlı hızlı nefesler alıp verdim ve onun numarasını tuşlayıp kulağıma götürdüm. Kısa süre sonra telefonda sesi duyuldu.
"Ne var?" Dedi sert sesiyle. Sesi bana olamazdı çünkü numaram onda yoktu. Muhtemelen başkası sanıyordu. Her neyse...
Sesimi ağlamaklı tutup, "B-Boran b-ben i-iyi D-değilim." Dedim hızlı hızlı nefesler alıp verirken.
Boran, "Ne demek iyi değilim? Ne oldu? Evde misin? Geliyorum." Dedi endişeli sesiyle. Tamam vicdan azabı çekmedim değil ama yapmak zorundayım. Onun o videoyu izlemesini engellemeliydim.
Sesimi yine ağlamaklı tutup, "K-krizim b-başladı." Dediğimde karşı taraftan yüksek sesli bir korna sesinden sonra, "AÇIN ŞU SİKTİĞİM YOLUNU!" Diyen Boranın sesi geldi. O kadar yüksek sesle bağırmıştı ki telefonu kulağımdan uzaklaştırmıştım.
Sonra hızla devam etti, "Bak güzelim, derin nefesler alıp ver. Bir şey yok,bak bende geliyorum. Yanında olucam birazdan, sen sadece sakin ol güzelim.Hadi n'olur." Dedi yalvarır gibi.
Bir anda vücudum buz kesti. Önce dizlerim deli gibi titremeye başladı sonra ellerim.Krizim gerçekten başlıyor. Saniyeler içinde titreyen ellerimden telefon kayıp hızla yere düştü. Ayaklarım beni daha fazla taşıyamadı, dizlerimin üstüne düştükten hemen sonra kafamda yerle buluştu. Soğuk parkeyle vücudum kasıldı ama onu umursayamadım bile. Kenarda duran telefondan hâla bağıran Boranın sesi gelirken ben görüşümün yavaş yavaş gitmesiyle uyuşuyordum.
Uyursam geçer miydi?
Geçerdi belki.Gözlerimi yumup, içimde cebelleşen son nefesimi verdim.
****
Yazarın anlatımıyla,
Genç kadın belki geçer diye yumdu gözlerini, yanındaki telefonda sevdiği adamın bağırışlarını duymayarak.
Genç adam trafikte; ışıkları, kuralları umursamadan kadınına yetişmeye çalıştı. Onun yerde baygın bir şekilde yattığını bilmeyerek.
Genç adam telefonda tekrar bağırmaya başladı, "M-M-Mi..." söyleyemedi. Genç kadının ismini yaklaşık 2 yıldır hiç anmamıştı,hoş şimdi de anamamıştı.Sesi titremişti sevdiği kadının ismini söylemeye çalışırken. İsmini anmaya cesaret edemediği için, "YALVARIRIM GÜZELİM SES VER! HADİ MELEĞİM HADİ SES VER!" Diye hem bağırıp hem de bakışlarını yoldan almadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptelâ
JugendliteraturBirbirine bağımlı iki kalp... Birbirine bağımlı iki insan... Yıllar sonra karşılaşırsa ne mi olur? ***** Dudaklarının karşısındaki dudaklarıma bakıp yutkundu, Dudaklarımın karşısında duran dudaklara bakıp yutkundum. Kalbimin tekrar deli gibi atma...