Bölüm-12

5.2K 157 33
                                    


5 gün sonra,

Yorgundum,çok.

Neredeyim, napıyorum, hangi yıldayız, saat kaç, nasılım bilmiyorum. Ama gözlerim artık aralanmak için direnirken ruhum uyanmamak için tüm dünyaya savaş açmış gibiydi.

Fakat ruhum mağlubiyet bayraklarını çekmiş, gözlerim yavaş yavaş aralanmıştı.

Gözlerim yavaş yavaş açıldığında bulanık gözlerim netleşmeye başlamış ve beyaz tavan tüm beyazlıyla görüş açıma girmişti.

"Uyandı." Diye gelen yabancı sesi umursamadan boğazımdaki kurukluğu gidermek için yutkundum. Vücudumda sızlayan her bir noktamla bakışlarımı odanın içinde baygın bir şekilde gezdirdim. Hastane odasına mahkum olduğum bir gün daha.

Odanın kapısı aniden açıldığında içeriye giren 4 doktor ve 3 hemşire gördüm. Yavaş ve korkar bi ifadeyle yanıma geldiklerinde aralarından bir doktor gözlerimle temas kurup, "Nasılsınız Mitra hanım?" Dedi.

Fakat cevap vermedim. Çünkü dudaklarım susuzluktan birbirine yapışmıştı. Aralarında bir hemşire bunu anlayıp hızla bir bardak su alıp dudaklarıma yaklaştırdı ve içirdi.

Dudaklarımdan uzaklaştırılan bardakla yutkunup, "İyiyim." Dedim kısık sesimle.

Doktor verdiğim cevapla memnuniyetle başını salladıktan sonra, "5 gündür haraketsizce yatıyorsunuz. Biz bunu bitkisel hayata geçtiniz diye yorumlamıştık fakat uyandınız." Dediğinde doktorun dediklerine odaklanamadım bile.

Karşımdaki camda çökmüş gözleriyle,dağılan saçlarıyla, düşen omuzuyla duran Boran'a kaymıştı bakışlarım.

Yorgundu en az benim kadar.

Konuşan doktorları duymuyordum, en az benim kadar siyah gözlere sahip olan adamın gözlerine dalmıştım. O da gözlerindeki heyecanı gizleyemeden bakıyordu gözlerime.

Gözlerimiz birbirine bakıyor fakat benim beynimde sadece bir ses yankılanıyordu.

"Boran bey ve Aslı gelecek hafta nişanlanıyormuş."

"Geçmiş olsun Mitra hanım." Diyen doktorun sesiyle kendime geldim. Bakışlarımı yavaşça Boran'ın gözlerinden alıp odadan çıkmak üzere olan doktorlara çevirdim.

Doktorlar odadan çıktığı an bakışlarımı tekrar cama çevirdiğimde orda Boran'ı göremedim fakat bunun nedenini düşünmedim bile.

Hissizdim ve yorgundum.
Biri beynimi, kalbimi çıkarmış sonra da al robot gibi yaşa demiş gibi hissediyordum.

Uyuşmuş bedenime rağmen hastane yatağında yavaşça doğrulduğumda, vücuduma giren ağrıyla yüzümü buruşturdum. Derin bir nefes alıp verdikten sonra ayaklarımı yataktan sarkıttım ve duvara tutunarak ayağa kalktım. Ayaklarım yere bastığında düşen omuzlarımı dikleştirdim ve ellerimi hastane duvarından çektim.

Üstümde duran hastane elbisesini ve çıplak ayaklarımı umursamadan yavaş adımlarla odanın kapısına yöneldim.

Odanın kapısına geldiğimde hiç beklemeden kapıyı açıp odadan çıktım. Bakışlarımı yerden alıp koridorda gezdirdiğimde koridorun başında doktorla konuşan Boran ve Rüzgarı gördüm.

Rüzgar...
Salonda bayılmadan önce duyduğum son sesti. Bağırdığında sesindeki korkuyu iliklerime kadar hissetmiştim.

Rüzgar ve Boran doktorla konuşurken onların yanına hızlı adımlarla Emre geldi. Emre, Boran'a bakarak bir şeyler söylediğinde Boran başını salladı. Daha sonra yine üçüde doktoru dinlemeye başlamıştı.

Müptelâ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin