Ben normal bir insan gibi, sabah kalkıp çay içerek kahvaltı ettikten sonra işe yetişmek için servis beklemek isterdim.
Sabah kalkarken bugün ne olacak diye düşünmek değil, geç kaldığım iş yerinde müdüre söyleyeceğim yalanı düşünmek isterdim.
Ben her insan gibi doğmak, büyümek, ölmek isterdim. Doğmamak değil.
Benim kaderim doğduğumda çizilmedi, annem ve o adamın tanışma hikayesinde çizildi.
Ben hayata 0-3 yenik başladım.
Ben bunu nasıl döndürüp, 3-3 yapıcam bilmiyordum.
Ben yorulandım, ben kaybedendim.
Doğduğumdan beri çektiğim onca acıyı hayat bana az görmüş ve iki yıl öncesinde son darbesini vurmuştu. Şimdi de toparlamaya çalışıyordum.
Ben kimdim?
Ben en son ne zaman sevdiğim bir şey yaptım?
Benim niye hobim yoktu. Bende boş zamanlarımda resim çizmek, şarkı söylemek, dans etmek isterdim. Boş zamanlarımda insan öldürmek değil.
Hayat kime tercih hakkı sundu ki?
Herkes gibi bana da tercih hakkı sunmadı fakat ben kendime seçenek sunuyordum. Hayatımın ipleri benim elimdeydi ve ben istediğim gibi yaşayacaktım.
İntikam denen o lanet şeyi alacak, yaşadığım bunca şeyi boşuna yaşamış olmayacaktım.
Ben güçlü olandım.
Hayat denen soyut şey değil.
"Mitra,"
"Mitra,lütfen uyan."
"AMBULANS ÇAĞIRIN!"
Nefesimi sesli verdiğimde göğsüm yerden biraz yukarı kalkmış gözüm bir anda açılmıştı.
Gökyüzündeki dumanları umursamamaya çalışırken hızlı hızlı nefesler alıyor,sırt üstü yatarken gözlerimi etrafta gezdiriyordum.
Başımda Emre, Miraç ve Boran duruyordu.
Boran'ın alnından kanlar akarken bana telaşla bakıyordu.
Hemen göğsümün üstüne batan şeyin canımı acıtmasını umursamadan zorlukla, "N-ne oldu?" Dedim telaşla Boran'a bakarken.
Ne olduğunu bilmiyordum. En son hatırladığım yere sertçe çarpan bedenimdi.
Boran nefesini rahatlamış gibi verip dizlerinin üstünden yere attı kendini, cevap vermedi. Bende yere tutunarak doğruldum. Sağ tarafımda Boran, sol tarafımda Meriç ve Emre duruyordu. Önümdeki ev ise cayır cayır yanıyordu.
Benim onla olan evim yanıyordu.
"Ambulans çağırdın mı? Nerde bu ambulans?" Diye Emre'ye bağıran Miraç'ı umursamadan cayır cayır yanan eve bakıyordum öylece.
'Ben hala inanamıyorum. Bu ev benim ve senin, değil mi?"
"Evet. Bizim evimiz."
"Evlendikten sonra başka ev isterim. Tapusu bir zahmet benim üstüme olsun."
"Bütün malım mülküm senin meleğim."
"Hiç süslü laflar kullanıp beni kandırma. Uçakta isterim."
"Alırız güzelim, alırız sana uçak."
(2 yıl önce)"Eee ne zaman çocuk yapıyoruz."
"Evlenmeden olmaz Boran."
"Evlenelim o zaman. Ben baba olmak istiyorum."
"Anne olmaya hazır değilim."
"Tamam sen karnında taşı, doğur, sonra bana ver ben bakarım."
"Baba olmak mı istiyorsun?"
"Senden bir çocuğum olsun istiyorum. Senin gibi bir kızım olsun istiyorum. Çocuğumuzun Saçlarını okşamak istiyorum. Göğsümde uyutmak, okula göndermek, masal okumak, yemek yapmak istiyorum....E hadi kalk da çocuk yapalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptelâ
Teen FictionBirbirine bağımlı iki kalp... Birbirine bağımlı iki insan... Yıllar sonra karşılaşırsa ne mi olur? ***** Dudaklarının karşısındaki dudaklarıma bakıp yutkundu, Dudaklarımın karşısında duran dudaklara bakıp yutkundum. Kalbimin tekrar deli gibi atma...