GÜNÜMÜZ,
"Boran! Yanlış yapıyorsun." Diye bir kez daha bağıran babamla Boran sıkıntıyla tekrar nefesini verdi ve bakışlarını bana çevirdi, "Güzelim ayakta yorulduysan sandalye getiriyim mi?" Diye naif bir sesle sorduğunda başımı sağa sola salladım ve bakışlarımı babama çevirdim gene.
Elleri, ayakları bağlı oturuyordu sandalyede. Kıvranıyordu öylece. Ama gerçekten merak ediyorum nasıl kurtulduğunu.
Ellerimi kollarımda bağladım, "Bağırmayı bırak, bizden başka duyan yok seni." Babamın bakışları Borandan beni buldu devam ettim, "Anlat en başından. Nasıl kurtuldun?"
Babam başını salladı, "Tamam anlatıcam merakınızı gideriyim." Dediğinde hevesle kollarımı açtım ve bakışlarımı yanımda duran adama çevirdim. Gözlerini kırpmadan babama bakıyordu.
Babam sonunda söze girdi, "Senin peşine taktığım bir adam vardı. Bunu sana hiçbir zaman söylemedim, çünkü bilmemen gerekiyordu. Attığın her adımdan haberim vardı..." sözünü hızla kestim, "Ama beni merak ettiğin için değil. Düşmanların beni koz olarak kullanmasın diye." Dedim gülerek. Başını salladı normal bir şeymiş gibi ve devam etti, "Peşine taktığım adam ben çalışırken senin bir arabaya binerek gittini söyledi. Plakayı arattım, Boran'ın şirketlerindeki arabalardan bir tane olduğunu gördüm. Boran'ın seni bana karşı kullanacağını düşünmek çok da zor değildi." Nefesini verdi ve dudaklarını ıslattı.
Boran araya girdi, "Neden hiçbir şey yapmadın?"
Babam dalga geçer gibi gülümsedi, "Çabalayın istedim. Sen o güzel beynini yorup, plan yapmışsın. Boşa mı gitseydi Allah aşkına?" Boran bir kaç küfür mırıldandığında babam Boran'ın cevap vermeyeceğini anlayıp Bakışlarını bana çevirip devam etti, "İzlettim seni. Adam kapının önünden ayrılmadı. 18 gün sonra, tam 18 gün sonra ansızın eve geldin, bir kaç eşya alıp tekrar çıktın. Boran'ın teklifini kabul ettiğini anlamak zor olmadı. Fakat sen uyanık değildin."
Kaşlarım hızla çatıldığında kalp ritmim hızlanmaya başlamıştı. Babam gülmeye devam ederken, "Aldığın eşyaların arasında ses dinleme cihazı vardı. Sonuçta planınızı öğrenmem gerekiyordu."
Siktir!
Boğazımı gergince temizleyip bakışlarımı Borana çevirdim. Kollarını göğsünde bağlamış, sırtını arkasında tavana uzanan direğe dayamıştı. Gülümseyerek babamı izliyordu.
Babam tekrar söze girdi, "Planınızı öğrendim ve ona göre hareket ettim."
Kaşlarım daha da çatıldı, "Çok saçma bu gerizekalı. Kan geldi göğsünden, nabzın durdu. Ben baktım, ben." Diye yüksek sesle bağırdığımda babam başını salladı. "İşte kilit nokta o. Dur kızım, kaçmıyoruz ya." Dedi ve Bakışlarını alayla Borana çevirdi, "Eee bir çay,kahve yok mu? Boğazım kurudu burda."
Boran göz devirdi, "Zıkkım var içer misin?"
Babam ciddi ciddi başını sağa sola salladı, "Yok, kalsın."Başıma giren ani sızıyla yüzümü buruşturdum. Beynim çatlıyordu. İyi de ben bunların hiçbirini duymak, hiçbir şeyin sebebini bilmek istemiyorum. Sadece karşımdaki adamı gebertmek istiyorum.
Rahatsız edici sesi tekrar kulaklarımda yankılandı, "Benim bir kardeşim vardı, çok temiz kalpliydi. Küçücük kalbine hep çok şey sığdırmıştı. Benim onun için yapmayacağım her şeyi o benim için yapardı. Ben ne kadar pissem o bir o kadar temizdi. Fedakar, cesur."
Boran, "Bizene bundan amına koyayım." Diye bir anda bağırdığında istemeden irkildim. Babam yüzünde hiçbir vicdan kırıntısı olmadan devam etti, "Gittim yanına, kızım beni öldürmek istiyor dedim. Süslü bir kaç kelime söyledim, kabul etti. Salak benim için ölmeyi kabul etti." Dedi ve histerik bir kahkaha attı. Yüzümü buruşturduğumda babam devam etti, "Evet canım kızım! Benim bir ikizim vardı ve benim için öldü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptelâ
Teen FictionBirbirine bağımlı iki kalp... Birbirine bağımlı iki insan... Yıllar sonra karşılaşırsa ne mi olur? ***** Dudaklarının karşısındaki dudaklarıma bakıp yutkundu, Dudaklarımın karşısında duran dudaklara bakıp yutkundum. Kalbimin tekrar deli gibi atma...