Bölüm:42

2.1K 87 34
                                    



"Belki de gerçekten bitmeli bu ilişki."

Dudaklarından çıkan kelimelerin soğukluğu tenimi ürpertirken söylediği şeyi idrak etmeye çalıştım.

Beynimin içinde sayısız kere yankılandı cümle.

"Belki de gerçekten bitmeli bu ilişki?"

"Belki de bitmeli bu ilişki?"

"Belki de gerçekten bitmeli bu ilişki."

Dolan gözlerimi boğazımı temizleyerek toparlamaya çalıştığımda bakışlarını ısrarla gözlerimden almıyordu. Sertçe yutkunduğumda, "Bu mu yani?" diye sordum zorlukla. Cevap vermediğinde bundan güç alıp devam ettim, "Benden vazgeçiyorsun?"

Başını dakikalar sonra ağır ağır salladıktan sonra omuz silkti, "Senden vazgeçmiyorum, senden soğuyorum."

Aldığım nefes canımı acıtırken dudaklarından çıkan kelimelerin altından ezilmiştim. Benden soğuyormuş.

"Ağlama karşımda."

Ağladığımı dudaklarından çıkan soğuk kelimelerle kavradığımda hızla gözyaşlarımı silip akan burnumu çektim ve başımı sallayarak omzumu dikleştirdim, "Peki. Kendine iyi bak."

Sesim dudaklarımdan çıkar çıkmaz omzuna çarparak önünden geçip yatak odasına çıktım. Bir şey dememişti. Dur dememişti, özür dilememişti. Bende daha fazla onun yörüngesinde kalmayacaktım. Ona ihtiyacım yoktu zaten. İki yıl yoktu, bir ömür olmasa da olurdu.

Giyinme odasının kapısını sertçe açarak en köşede duran büyük siyah bavullardan bir tane aldım ve elime ne geldiyse hepsini sıkıştırmaya çalıştım bavula. İhtiyacım yoktu ki bunlara.

Valiz almaktan vazgeçerek öfkeyle bavula tekme atıp bavulun içinde ki elbiselerle devrilmesine sebep oldum. Öfkem dinmiyordu. Devirdiğim bavulun önünden geçerek tekrar yatak odasına gittim ve yatağın üstünde duran çantamı alıp odadan çıktım. Odadan çıkar çıkmaz koşar adımlarla merdiveni indiğimde ellerim hala sinirden titriyordu. Kapının önüne geldiğimde gözlerimden bir damla yaş akıp yere düştü, adımlarım durdu. Kendimde bu kapıyı açıcak güç bulamıyordum. Ona sırtımı verecek gücü kendimde bulamıyordum.

Senden soğuyorum.

Sesi kulaklarımda yankılanırken canım tekrar acımıştı. Mitra burda durman hataydı. Hızla ellerimi kapının koluna koyarak kapının açılmasını sağladım. Kapı açılır açılmaz ciğerime dolan temiz havayla derin bir nefes aldığımda bakışlarım bahçenin ortasında korumalarla konuşan Boran'a kaydı. Sırtı bana dönüktü. Beni görür görmez korumalar kafalarını önüne eğdiklerinde Boran'ın da bakışları ağır ağır bana döndü. Aramızdaki mesafeye rağmen öfkemin belli olduğundan emindim. Bana doğru yürümeye başladığında hiç beklemeden bende ona doğru yürüdüm.

Aramızda bir kaç adımlık mesafe kaldığında dudaklarını aralamıştı ki ben omzuna sertçe çarparak önünden geçip bahçe kapısına yöneldim konuşmasına izin vermeyerek ve onun bakışlarını arkamda bırakarak evden çıktım.

Bir daha gelmeyecektim.

*

Bir saatlik yolun ardından önünde durduğum kapıyı öfkeyle çaldılıktan dakikalar sonra kapı açıldı ve şaşkınlıkla bana bakan Miraç görüldü, "Mitra?"

Bunun da omzuna çarparak içeri girip salona yöneldim, "SALAK! SALAK! NEFRET EDİYORUM HEPİNİZDEN,ALLAH BELANIZI VERSİN!"

Öfkeyle elimdeki çantayı koltuğa fırlattığımda Emre sesimle oturduğu yemek masasında korkuyla yerinde sıçradı. Hızla bakışlarını üstüme çevirdiğinde salonun girişinde bana bakan Miraç'a baktım, "SU GETİR BANA! BOĞAZIM KURUDU!"

Müptelâ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin