"Bir çok başarıya adım atmış olan başarılı iş kadını Mitra Arslanoğlu'nun uçurumda intihara teşebbüs ettiği görüntüler medyaya sızdırıldı. Arslanoğlu'yu intihara sürükleyen neden ise bilinmemektedir-"
Bunları bağırarak söyleyip içeri giren Rüzgarla gözlerimi sıkı sıkı yumdum, Boran'ın benden uzaklaştığını hissetmiştim.
Hiçbir sır mezara kadar gitmezdi, biliyordum.
Gözlerimi açtığımda salonun girişinde ateş saçan gözlerle duran Rüzgar'a, Ceren'e, Aslı'ya ve Emre'ye göz gezdirdim. Ceren şaşkın,Aslı ifadesiz, Emre 'maalesef' der gibi bakıyordu.
Boran'a bakmadım.
"BUNU NASIL YAPARSIN MİTRA?!" Diye bağıran Rüzgar'a tekrar baktım. Elindeki tableti sinirle yere fırlatıp ateş saçan gözlerini gözlerime çevirdi.
Cevap vermedim.
Bakışlarım Boran'a kaydı.Ne olduğunu anlamaya çalışır gibi küçük adımlarla ilerleyip Rüzgar'ın yere attığı tableti aldı ve okumaya başladı, içinden.
Rüzgar, "SEN NASIL BU KADAR BENCİL OLABİLİYORSUN? BİZİ ARKANDA MI BIRAKACAKTIN?" Diye yine ve yine bağırdığında bakışlarımı Boran'dan alıp ona çevirirken yutkundum.
Yine cevap vermedim.
Bakışlarım yine Boran'a kaydı. Elindeki tableti güçsüzlükle koltuğa atıp bakışlarını bana çevirdi.
Gözleri yapmamış olmam için yalvarıyordu.
Bakışlarımı kaçırdım.
"NASIL YAPARSIN BUNU-" Rüzgar'ın sözünü böldüm.
"BANA BURDA ÇOK UMRUNUZDAYMIŞ GİBİ DAVRANMAYIN!İKİ YIL YOKTUM BİR KERE SORDUN MU BENİ? BAŞINA BİR ŞEY GELMİŞ MİDİR ACABA DEDİN Mİ?...BEN SÖYLÜYÜM DEMEDİN! ŞİMDİ BURDA UMRUNDAYMIŞ GİBİ DAVRANMA!" Diye bağırdığımda gözlerinde hayal kırıklığı geçti.
Umursamadım.
Benim de sabrımın sınırı vardı.
Gözlerindeki hayal kırıklığıyla karışmış sinirle Bağırmaya devam etti, "NEDEN ARAYIP SORMADIĞIMI ÇOK İYİ BİLİYORSUN!VE EVET BAŞINA BİR ŞEY GELMİŞ MİDİR DİYE DÜŞÜNMEDİM ÇÜNKÜ UMRUMDA DEĞİLDİN!"
Hiçbirinizin umrunda değildim ki.
Kollarımı iki yana açtım, "ŞİMDİ DE UMRUNDA DEĞİLİM! YAPTIĞIM ŞEYLERİN HESABINI HİÇBİRİNİZE VERMEM!"
Herkes şaşkın. Herkes nefesini tutmuş.
Kimseyi umursamadım.
Rüzgar tekrar dudaklarını aralayacakken bir ses ondan önce davrandı. "Çıkın dışarı!" Bağırmadı ama sesi netti.
Bunu bana değil, Rüzgar'a bakarak söylemişti.
Rüzgar göz ucuyla Boran'a bakıp koltuğa sert bir tekme attı ve büyük adımlarla gitti. Arkasından Ceren, Aslı ve Emre de.
Bakışlarım zorlukla Boran'ı buldu. Yavaş adımlarla yanıma yaklaşıp iki adım önümde durdu. "Bu kadar mı yorgunsun?" Diye güçsüzlükle fısıldadı.
Gözlerimden bir damla yaş akıp yerle buluştuğunda, "Hayır." Demiştim.
Gözlerinde anlamlandıramadığım bir duygu geçti. "Seni çok iyi tanıyorum Mitra. İyi değilsin, gözlerimin önünde her gün eriyip gidiyorsun, farkındayım." Dedi ve titreyen ellerini kaldırıp yanağıma koydu, "Hadi anlat güzelim. Ver acını beraber çekelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptelâ
Teen FictionBirbirine bağımlı iki kalp... Birbirine bağımlı iki insan... Yıllar sonra karşılaşırsa ne mi olur? ***** Dudaklarının karşısındaki dudaklarıma bakıp yutkundu, Dudaklarımın karşısında duran dudaklara bakıp yutkundum. Kalbimin tekrar deli gibi atma...