Bölüm Şarkısı: Perdenin Ardındakiler & Mark Eliyahu ~Uzaklara Savrulalım
Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Kurduğumuz planlar orta yerinden sallanacak ve kopacak gibi hissetmiştim. Yanılmak zorundaydım. Gözleri benim üzerimde olan adamdan bakışlarımı ayırdım ve Aşır'ın yönlendirdiği masaya ilerlemeye başladık. "O kimdi?" Aşır'ın sesi sertti. Kim olduğunu bilse asla dert etmezdi kendine. Ama bilmiyordu. Ve belirsizlik en büyük histi öfkeyi getiren.
Cevap vermek için kafamı ona çevirdiğimde masamıza birkaç kişi anında gelmişti. Cevapsız kaldığı için sinirden çenesi kasılmıştı. Masamızda bulunan tanımadığım ve tanımam gerektiğini düşünmediğim insanlarla yarım yamalak konuşmuş, ardından da bakışlarımı etrafta gezdirmeye devam etmiştim. Tekrardan onunla göz göze geldik. Yüzümde asi bir ifade vardı. Bana hemen hesap vermeliydi. Kafamı yana eğdim ve ağırca koridoru işaret ettim oraya gitmesi için. Kara gözlerini yumup açtı ve ayaklandı.
"Ben lavaboya gidip geliyorum." dedim Aşır'ın kulağına doğru. Bakışları keskindi. Bir sorunun olduğunu saniyesinde anlamıştı. Kafasını ağırca sallarken yüzünde hoşnut olmayan bir ifade vardı. Onu geride bırakıp hızla tuvalete giden koridora girdim. Onu koridorun sonunda görünce daha da öfkeli bir şekilde yürümeye başladım. "Senin burada ne işin var?" Bu tepkime şaşırmış gibiydi. "Burası benim de memleketim." Göz devirdim. "Onu mu diyorum ben? Bu düğünde ne işin var? Hem de geldiğini bize söylemeden buraya nasıl gelirsin? Bize gram saygın yok!" Bezmiş bir şekilde baktı.
"Nefes alırken de sana sorayım mı Akça?" "Saçma saçma konuşma!" diye sesimi yükselttim. Kaşları çatıldı anında. "Bana sesini yükseltme, abinim ben senin!" derken o da sesini yükseltmişti. "Sus be!" Abi ve kardeş kavgası her zaman olmaya mahkûmdu. "Cenk nerede?" diye devam ettim sesimi alçaltarak. "Otelde, bakıcısıyla." Düşmancıl bir şekilde baktım. "Onun bizim evimizde olması gerekiyordu." dedim. "Bizim evimiz değil, sizin eviniz." Kaşıyla beni işaret etmişti.
"Yıllardır ne bitmez kinin varmış! Sebep bile yok üstelik!" Üzerime yürüdü. "Akça, abin olduğumu unutmuşsun." Sesini bastırarak ve sert bir tonda tutuyordu. Yüzümü alaycı bir ifadeyle süsledim. "Neden acaba? Sen neredesin? Ben söyleyeyim, yoksun! Arıyoruz, keyfine bağlı açıyorsun. Yanımıza gelmiyorsun. Biz gelelim deyince bahane üretiyorsun. Ölsem haberin bile olmaz." dedim acımasızca. Göğsümdeki yara için için sızladı. "Annem seni de Cenk'i de merak ediyor. Babama düşmansın da bize niye berbat davranıyorsun?" Çok da berbat davrandığını söyleyemezdim, sadece bizi hayatına dahil etmiyordu.
"Ömrümüz boyunca sana sadece hak verdik. Ama hareketlerin tutarlı bile değil. Sorunun babam olduğunu söylüyorsun, tamam. Babamın annemle evlenmiş olmasına öfkelisin. Ama annemi, annen olarak görürken babama niye öfke duyuyorsun? O bunu hak etmiyor." Hep ben konuşuyordum, o ise susma işini devralmıştı. Kara gözleri hüzünlüydü, esmer yüzü soluktu. Özenle taradığı siyah saçları alnına dökülmeye başlamıştı. İçten içe sinirden o saçları koparmak istediğini biliyordum.
"Abim, yeter. İçimden geçen şeyleri anlatınca bir anlam ifade etmeyebilir ama benim içimde çok fırtınalar koptu. Dimdik durduğuma bakma, bedenim köklerinden ayrılacak. Bu ağaç da elbet bir gün devrilecek." Bu sözler yüzümün de kalbimin de yumuşamasına yetmişti. Ensemden tutup kendine çekti. "Güreşecek miyiz?" Güldü. "Hâlâ espri yapamıyorsun." Yüzümü buruşturdum. "Konuştu bilge Agâh." Kolları arasına aldı beni. Onun küçük kardeşi olduğum için hep kavga ederdik. Didişe didişe büyümüştük. Arman ile daha farklıydık. Ablası olduğum için ona aynı evladım gibi davranıyordum.
"Cenk seni çok özledi. Yarın kollarını sana sarmazsa dünyaya küsebilirmiş." Bu dediğine içtenlikle gülümsedim. Ardından koluna vurdum. "Daha çabuk kavuşabilirdik ama senin yüzünden olmadı, gıcıksın." En sonunda dayanamayıp gülümsedi. "Özlemişim seni cadı." Ben de dercesine kafamı salladım. O, benim biricik abimdi, nasıl özlemezdim ki? Kendini aileden soyutlayıp yurt dışına gitse de bu kardeş olduğumuz ve onu çok sevdiğim gerçeğini değiştirmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli |Lahza|
RomanceTek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi. Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi. İplerin çaresiz sahibi:...