28. Bölüm ⏳

867 33 9
                                    

Bölüm Şarkısı: Erkan Oğur ~Zeynep'im

Yaptığınız her yorum beni öyle çok mutlu ediyor ki. Yazdıklarımın sizde karşılık bulması muhteşem bir his. Yorumlar beni her zaman teşvik eden yegâne şey oldu. Çoğu zaman mutluluktan gözlerim bile doluyor, çok özel bir his. Yorumlarınızı eksik etmediğiniz için sizlere minnettarım ve gelecek yorumlarınızı da merakla bekliyorum. İyi okumalar!

Günler günleri kovaladığında acıların da bir nebze dinmesini umut ederdik. Bu kimi zaman fiziksel kimi zamansa ruhsaldı. Göğsümü delen bir kurşun olmuştu ve bunun acısı belli bir süre daha olmaya devam edecekti. Göğsüm, o kurşuna ev sahipliği yapmamış gibi kalkıp yoluma bakamazdım. Benim buna dermanım hiç yoktu. Bedenimden çok, yaralı olan ruhumdu. Yılların acıdan oluşan düğümü ruhumu sıkıp duruyordu. Bir adım ileri atıyorsam orada duruyor ve geçmişi kendime dert ediniyordum. Neden geçmişi silip atmak bu kadar zordu ki? Geçmişsiz olmak beni hiç yapardı ama en azından acıdan sıyırırdı. Ben acıdan sıyrılamıyordum. Boğuluyor, buna bile tepki veremiyordum. Geçmiş beni içinde hapsetmiş ve belli aralıklarla boğmaya devam ediyordu.

Ama bazen farklı bir şey hatırlıyordum. Aşır ile yeni bir kitaba geçmek yerine bir sayfa boşluk bırakıp devam etmiştik. Bu bir sayfada geçmişin kara bağı vardı. Oraya düşmediğim şekilde aslında ileriye gidebilirdim. Sayfalar ilerledikçe ben o boşluktan uzaklaşmaya başlayacak ve dönemeyecek seviyeye gelecektim. Gerçekten bu zamanlar başıma gelebilecek miydi? Yani ben geçmişten uzaklaşabilecek miydim?

"Yastığını da düzeltelim bakalım." Zehra eğilmiş yastığı kaldırıyordu. Saçları yüzümü gıdıklasa da geriye çekilmek gibi bir hamlede bulunmadım. Yastığı düzelttiğinde yanımdaki boşluğa kısa bir süre oturdu. Gözleri yüzümdeyken siyah saçlarımı ağır ağır sevdi. "İyisin değil mi?" Gülümseyerek kafamı salladım. "Seni böyle görmeye hiç alışkın değilim." dedim kısık bir ses tonuyla. Gözlerinde yorgunluğun her bir hâli vardı. Sanki zor açık tutuyordu. Her anımla ilgilenmişti. Sadece o değil, hepsi neredeyse uyumamış ve başımda beklemişlerdi. Dün gece eve geldiğimden beridir nöbetleşe benimle ilgileniyorlardı. Giray ve Zehra evlerine gitmek yerine bizimle kalmayı tercih etmişlerdi. Hem Aşır'a hem de bana destek olmak için bir an olsun boş durmuyorlardı.

"Ben çok korktum biliyor musun? Sanki bir kez daha kız kardeşimi kaybetmiş gibi oldum. Bu his öyle berbattı ki tarif edemeyecek kadar bu hisli dolup taştım." Sesi titrerken nefesi kesiliyor gibi konuşuyordu. Elini göğsüne koyup acıyı ellerinde hissetmek ister gibiydi. Fakat acısı öyle fazlaydı ki eliyle dokunup hissetmesine bile gerek yoktu. Ona bakarken acının anlamını görüyordum sanki. Hep mutluymuş gibi davranmak bazı insanların maskesi olurdu. Bu maskeyi çok iyi taşısa da maskenin ardında çok yorulduğunu görebiliyordum. Benliğinden uzaklaştıkça benliğine olan özlemi ortaya çıkıyordu, bu da çaresiz öfkeyi ortaya çıkarmasına sebep oluyordu. O ne yaşamıştı çok merak ediyordum. Güldüğü kadar acısı varsa bununla nasıl baş edebiliyordu? Sadece gülmek yeter miydi gerçekten?

"Zehra'm, eğer anlatmak istersen ben sana ortakçı olurum biliyorsun değil mi? Sırrını kalbime hapseder susmasını da bilirim." Çenesi titremeye başladı. "Ben kilidi açarsam bununla nasıl baş ederim bilmiyorum." O çaresizliği ruhuma kadar işledi. Kara bir duman içimi ele geçerdi. "Çok sustum, öyle çok sustum ki bunu nasıl konuşurum bilmiyorum. Bir daha böyle gamsızca gülebilir miyim bilmiyorum." Gözleri kucağındaki elinde turlarken çok dertliydi. Keşke derdini söküp alabilseydim. Keşke onun hiçbir derdi kalmasaydı da dertsizce gülebilseydi.

Yakamoz Güzeli |Lahza|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin