34. Bölüm ⏳

516 24 6
                                    

Bölüm Şarkısı: Adamlar~ Orda Ortada

Son bölümlere geldikçe yorum ve beğeni de azalma söz konusu oldu. Bu da benim hevesimi epey bir kırıyor. Emeklerim ve yeni bölüm için yorum ve beğeniyi esirgemeyin lütfen. Bolca yorum bekliyorum! Böylece yeni bölüm erken gelebilir. İyi okumalar!

Dünya tersine dönerdi, yalanlar doğruya, kötüler de iyiye; ama öz olan asla değişmezdi. Günün sonunda kötü olan yine kötü, yalan yine yalan olmaya devam ederdi. Doğrular söylenebilirdi fakat bu daha önce yalan söylediğin gerçeğini değiştirmezdi. Biz de öyle bir girdabın içerisindeydik. Doğru söylemek ve bu cehennemden çıkmayı arzuluyorduk; lakin öyle çok yalan söylemiştik ki ayağımıza bağlanmış yalanlardan bir türlü kurtulamıyorduk.

Hayatımızı büyük bir sessizlik ele geçirmişti. Herkes kendi köşesine çekilmiş ve sessizliğine gömülmüştü. O gün tam olarak ne olmuştu bilmiyorduk ama yolumuza bir düğüm daha eklendiğinin farkındaydım.

Zehra evine gidemez olmuştu. Son bir haftadır da Aşır'ın evindeydi. Bundan kendisi rahatsız olmuş ve ev aramaya başlamıştı. Onu yalnız bırakmak istemeyen Suphi de sürekli onunla arayış içerisindeydi. Bu beraberlik daha da bir yakınlık oluşturuyordu. Önceden gözleri ilk bana değer, beni inceler ve benim yanıma gelirdi; şimdi ise daha da farklıydı. Hevesle ışıl ışıl parlayan gözleriyle Zehra'yı bulurdu. Bana bakarken buruk olan gözleri şimdi parıldıyordu. Beni geride bırakıp yoluna baktığında doğru kişi tam da vaktinde hayatına girmişti. Onun için o kadar mutluydum ki bu his tarif edilemezdi. Zehra da aynı şekilde Giray'la olan kalp düğümünü kesmişti. Kalbini tamir etmiş ve ona çok da iyi gelecek birine emanet etmişti. Birbirlerine çok iyi geliyorlardı.

Bütün bu olaylar gerçekleşirken ben de sürekli Aşır'ı özlemiştim. Annemler küçük bir çocukmuşum gibi beni eve hapsetmişlerdi. Evimi, kedilerimi, köpeklerimi, en çok da Aşır'ımı özlemiştim. Onlarsız sanki dünyam durmuştu bir haftada. Tabii bu sırada Aşır sürekli buraya geliyor ve liseli gençler gibi kapı önlerinde buluşuyorduk. Kapıda selamlaşılıyor, babam içten içe kıskançlık krizlerine girip odaya geri dönüyor, annem gülerek peşinden gidiyordu, ben ise bu mutlu ailenin tadını çıkarıyordum.

Bugün de tahminen yarım saat içinde burada olacaktı. Bir dakika geç kalmaz ve yanımda olurdu. Bugün huysuzluk çıkaran babam evde yoktu. Aslında çalışanlar hariç hiç kimse yoktu. Agâh ve Cenk oyun parkına gitmişlerdi. Annem ve babam neredeydi bunu bilmiyordum bile. Kızlara sorduğumda bilmediklerini söyleyip üstüne bir de beni geçiştirmişlerdi. Mutfakta hummalı bir çalışma vardı. Bir sürü yemek şimdiden yapılmaya başlamışken ben de şaşkınlıkla öylece oturuyordum.

"Unutuldum mu ben acaba ya?" Etrafa cevap verecek birini arar gibi bakındım. Tabii tek başıma oturduğum odada bir cevap gelmeyeceğini biliyordum. Elimdeki örgüye döndüm. Bir haftadır elimde sürekli örgü vardı. Cenk için eldiven dikmiştim. Şu anda Aşır için diktiğim atkının son kısmındaydım. Sevdiklerim için bir şeyler yapmak beni mutlu ediyordu. Onlara verdiğimde verilen tepkiler ise beni bir kuşa çeviriyor ve dört bir yana kanat çırpıyordum.

Kapı çaldığında elimde bitmiş olan atkıyı kenara bırakıp çocuksu bir heyecanla kapıya ilerlemiştim. Kapıyı açtığım an ise onun esmer güzeli yüzünü gördüm. Kendime hızla onun kolları arasına bıraktım. "Güzeller güzelim." Yüzümde büyük bir tebessüm oluştu. Bir eli belimde, bir eli ensemdeydi. Saçlarım parmaklarının arasına karışmıştı. "Anlıyorum ki seninkiler şu an evde değil." Kıkırdayarak kolları arasından çıktım. Annemler varken istemsizce daha fazla çekingen olduğum için bu farklılığım hemen göze batmıştı.

İçeriye girerken memnunsuzca söyleniyordum. "Bir yere gitmişler ve bana söylemediler biliyor musun? Ben bu evin ferdi değil miyim, niye bana söylemiyorlar? Yani değilsem ve misafirsem de, misafire söylenmeden ev mi terk edilir canım Allah Allah?" Bu hâlime gülmemek için dudaklarını sıkıca birbirine bastırıyordu. "Tabii ki çok haklısın. Ama vardır onların da bir sebebi." Dudağını dişleyip gözlerini kaçırmıştı. "Ay sen de çok gülmek istiyorsan gül!" diye çemkirdim. Bunu dememi bekliyor gibi beyaz dişlerini göstererek ışıl ışıl gülmüştü. "Koynumdaki yılan seni!" Gözlerim kısık, sesim yılan gibiydi. "Başka bir yerde olamazdım zaten." Dudakların dehşetle açıldı. "Konuyu nasıl da istediğin yere getiriyorsun her defasında?" Tek kaşını kaldırırken yüzünde sırıtış oluşmuştu.

Yakamoz Güzeli |Lahza|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin