Bölüm Şarkıları: Kıraç ~Oysa Bir Umuttu
Toygar Işıklı ~Sen Eşittir BenYorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Onun elinden akan kanlar, benim kalbime bir bir damlamıştı. Kalbime çarpma hissini iliklerime kadar hissediyordum. Bakışlarım tekrardan ona döndü. O da beni izliyordu. "Eline artık bakmalıyız." dedim. Umursamaz bir şekilde kekin son parçasını ağzına attı. "Senin yaptıkların çok daha güzel." İstemsizce gülümsedim. "Biliyorum; ama ciddiyim artık eline bakmak zorundayız." Omuz silkip ayağa kalktı. Birlikte odama girdik.
Elini avuçlarımın arasına aldım. "Canın yanmıyor mu?" dedim. Eli kan içindeydi. "Pek sayılmaz. Dediğin gibiyim şu an." "Nasıl?" dedim. "Eli kanlı katil." Yüzümü buruşturdum. "Espri ise komik değil, değilse durum daha da vahim." Dudağının kenarı kıvrıldı. "Hadi otur şuraya." dedim. O yatağa otururken ben de odadaki banyoya girdim. Dolapları karıştırsam da ecza çantası burada yoktu.
İçeri girdiğim an duraksadım. Aşır'ın elinde hep okuduğum bir kitap vardı. Küçük Prens... Ama odağı kitap değil, arasına koyduğum fotoğraftı. Bakışları ağırca bana döndü. "Kayıp zamanlardan bir fotoğraf." dedi. Cevapsız kaldım. "Güzel çıkmışsınız." Söylerken rahatsız olmuş gibiydi. Fotoğrafta Ekin'in omzuna yaslanmış, yandan aşık aşık ona bakıyordum. Onun çenesi de benim başıma yakın bir konumdaydı. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Ezberlediğim fotoğraflardan birisiydi.
"Küçük Prens'in çiçeğini sevdiği kadar seviyorsun onu değil mi?" Kafamı salladım. "Ama onun kaprisine dayanamayıp gitti." "Fakat geri ona döndü." dedim. "Onun değerini anladığı için ona döndü, gerçekten sevse onun diğer çiçeklerle aynı mı diye sorgulamazdı bile." "Ona değer verdiği için o çiçek eşsiz oldu." dedim inatla. "Peki." Söyleyecekler şeyleri varsa da sustu, uzatmak istemedi.
Dolabın üst rafındaki çantaya uzanmaya çalışıyordum. Ucundan tutup çekmemle yere başka bir kutu daha düştü. Anılar bir bir bugün ortaya dökülecekti. Kader bunu her şekilde gösteriyordu. Hareketsizce etrafa yayılan şeylere baktım. Kara kutum yerdeydi. Anılarım yerdeydi... Ağırca yere oturdum. Aşır yere eğilip topladı her şeyi. Bakmaktan kaçınıyor gibiydi. Özelime saygı duyuyordu artık. "Bakabilirsin." dedim.
Benin yanıma gelip dolaba yaslandı. Elinde bir sürü fotoğraf vardı. Bunlar Ekin'in evinde olan şeylerdi. Onun evindeki her şeyi bu kutuya koymuştum. "Ay Kız'ı, aya meydan okuyor!" Fotoğrafın arkasındaki yazıyı okumuştu. Büyü yapıyor gibi aya ellerimi uzatmıştım. Bir sürü fotoğraf olduğu için arasından seçtiği resimlerin arkasını okuyordu. "Aydan parlak olmaya ne hakkın var senin?" dedi. Arkasındaki yazıyı okuduktan sonra fotoğrafa baktı. Saçlarım şimdi ki haline göre daha siyahtı o zamanlar. Yamuk kâkülüm vardı. Kâkülümü her zaman o keserdi. Sürekli kesse de her zaman yamuk olurdu. Kocaman bir gülümseme vardı yüzümde. Yanımda da Ekin kaşını çatmıştı. Gerçekten de fotoğrafta yüzüme ışık vurmuştu.
Fotoğraflara baktıktan sonra diğer eşyalara göz gezdirdi. Bir sürü bileklik vardı. "Bunlar ne?" dedi. "Ona uğur getirsin diye hepsini ben almıştım." dedim. Dayanamayıp bir gözyaşım firar etti. Alt dudağım titriyordu. Anahtarlıklara, küçük oyuncaklara, çizilen resimlere baktı. "Ay Kadın'ı resmini o çizdi değil mi?" deyince kafamı salladım. "Bana olanları anlatmak ister misin?" dedi. "İsterim." diye fısıldadım. Bir kerecik olsun bu konuyla ilgili içimi dökmek istiyordum. Çünkü bu acı hep içime hapsolmuş ve çıkmasına bir an olsun izin vermemiştim. Bu defa özgürlüğüne kavuşsun istiyordum.
🌙🌙
"Güzel olmuş muydum gerçekten?" Bezmiş gibi baktı Ekin. "Partinin başından sonuna kadar bana bunu sorup durdun. Ay gibi ışıldıyordun. Gözümü senden çekemedim bile." Kocaman sırıttım. Bugün bizim mezuniyet partimiz olmuştu. Beyaz bir elbise giymiştim. İnce askılı yere kadar uzanan bir elbiseydi. Boylu boyunca da yırtmacı vardı. Kâkülüm alnımı süslerken saçlarımı da maşa yapmıştım. Ekin ise sıradan bir takım elbise giymişti; ama içinde öyle güzeldi ki. Zaten ne giyse ona çok yakışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli |Lahza|
RomanceTek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi. Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi. İplerin çaresiz sahibi:...