Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Yıkılmaya hazır virane evin ta kendisiydim. Sarsılsam yıkılırdım. Deprem olmuş, darmadağın olmuştum. Parçalarım şimdi denizin altındaydı. Gözlerim yumulmuş, kulaklarımda uğultu vardı. Her yerim ıslak olmasına rağmen yanağımdan akan yaşı hissedebiliyordum. Bir alev misali yakıyordu beni.
Hayattan umudumu kaybetmiştim tam da şu an. Belki gücüm olsaydı kendimi bu denizin altından kurtarabilirdim ama benim hiç gücüm kalmamıştı. Ölüm hiç beklenmedik anlarda gelirdi. Yaşamayı istemediğin anda değil; hayata tuttunduğun an, tuttuğun dalı kırarak seni yaşamdan koparırdı.
Bilincim kapanmak üzereyken suda büyük bir hareketlenme oldu. O hareketlenmeyle süzüldüğümü hissetmiştim. Oysaki dibe çakıldığımı sanıyordum. Biraz çırpınma, biraz direniş ve sonunda göğsümü delen bir solukla kurtulduğumu idrak etmiştim. Sırtım soğuk mermere değdi. Rüzgâr bedenimi talan ederken ben hâlâ yaşıyor olmanın garipliğini hissediyordum. Suya çakılmadan önce etrafta kimsenin olmadığını zar zor görebilmiştim ve bu sebepten kurtulma ihtimalimi sıfıra indirmiştim. Benim ardımdan silah sesi duyulmuştu ama sebebi neydi tam olarak bilmiyordum. Her şey koca bir belirsizlikten ibaretti ve ben o belirsizliklerde ruhani bir şekilde boğuluyordum.
Göğsümde ardı ardına baskılar hissederken aynı zamanda dudaklarımın arasından süzülen nefesi de hissediyordum. Beni boğan suyu çıkarmam gerekiyordu. O baskıyla bedenim yukarı kaykılmış ve öksürmelerimin arasından su çeneme doğru süzülmeye başlamıştı. Ben kurtulmuştum! Yaşamın çizgisinden kendimi ölüme doğru ittiğimi düşünürken yine bir şekilde yaşamın ağında kendimi bulmuştum.
Gözlerimi kırpıştırarak araladığımda sırılsıklam olmuş Aşır ile göz göze gelmiştim. Sırtımdan destek alarak oturur konuma getirdi. Yüzüm onun göğsüne yaslıydı. Kafamı kaldırıp güzel çehresine baktım. Gözleri telaştan hareketliydi. Yüzünde korkunun her bir rengini görüyordum. "Sakin ol güzelim tamam mı? Deniz kızları her daim kurtulmayı başarır." Söyledikleri yarım yamalak beynimde yankı buluyordu. Etrafa çevirdim bakışlarımı. Burası kalabalık olsa da sürekli içeri ve dışarı arasında bir etkileşim vardı. O silah sesiyle alakadar olmalıydı.
Zehra telaşlı bir şekilde yanımda dizleri üzerinde dururken elbisemin de eteğini kapatıyordu. Tamamen bacaklarım açıktı. Eğer ki silah denizin dibine çakılmış olmasıydı şimdi kendimi enseletmiş olurdum. Silah kılıfının kalitesiz olması işime gelmişti tam da şu anda.
Kendime gelmem için verilen süre boyunca Aşır saçlarımı sevmeyi hiç bırakmamıştı. Gerginliğimi de korkumu da azaltıyordu. Koşar adım bana yaklaşan abimi fark ettim. Telaşla önüme çökmüştü. Yüzünde çok daha farklı bir korku vardı. "İyi misin?" Korkusu sesine yansıyordu. Kafamı ağırca sallarken gözüm üzerinde turlamıştı. Gömleğinin ucuna sıçramış kan izine gözlerim takıldı, ardından dehşetle bakışlarımı ona çevirdim. Dudaklarım aralanmış, yüzüm kaskatı kesilmişti. Susmam için gözleri resmen bana yalvarıyordu. Suskunluğuma sığındım ama içimde hiç durmadan konuşan bir vicdanım vardı.
Ambulans ve polis arabalarının sesi birbirine karışmıştı. Gözlerimi abimden kaçırdım ve kafamı kaldırdım. İyi olduğumu gören insanlar ilgisini benden çekiyor ve içeriye yönlendiriyordu. Neler oluyordu? Biraz olsun konuşmaya dermanım olsaydı sorup öğrenmeyi isterdim. "Ortalık fena karıştı." diye kulağıma doğru fısıldadı Aşır. O böyle diyorsa gerçekten de fena şeyler olmuştu. Çünkü Aşır her zaman bir yolunu bulur ve halletmeye çalışırdı. Çok fena bir çukura düşmüştük. Ve bu çukur yılanlarla doluydu.
Yanıma hemşire gelmişti. "İyi misiniz?" Kafamı ağırca salladım. "Sizi ambulansa alalım." Aşır'ın yardımıyla ayağa kalktım. Öyle halsiz hissediyordum ki yürüyecek dermanım bile yoktu. Bunu anlamış olmalı ki Aşır kontrollü bir şekilde beni kucağına almıştı. Abimin yanından gözlerimi ona diktim sürekli girişi kontrol ediyordu. Kafasını çevirdiği an duygusal yoğunlukla bana baktı. Kafamı iki yana sallamıştım. Ne yaptıysa belli etmeyi kesmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli |Lahza|
RomantizmTek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi. Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi. İplerin çaresiz sahibi:...