25. Bölüm ⏳

822 42 7
                                    

Bölüm Şarkısı: Gül Güzeli

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

"Yapma, bırakma beni. O ilk gün en büyük acın olacağım demiştin, olma yalvarırım." Aşır'ın sesini duydum. Öyle çok canı yanıyordu ki sanki benim yerimde o vardı. "Bi' karışmadığın o kalmıştı." Tek gözümü aralayıp zorlukla demiştim. Cümlemin sonunda da dayanmayıp öksürmüştüm. Kan öksürdüğümü Aşır'ın kahrolmuş bakışlarında gördüm. Göğsümün acısıyla inledim. "Dur, konuşma. Yalvarırım konuşma." Bu hâlde bile göz devirecek gibi hissetmiştim.

Gözyaşlarım saçlarımın arasına doğru akarken yarım yamalak onun yüzüne bakıyordum. Canım çok yanıyordu ve ben onun kucağında sonumu bekliyordum. Elim yüzüne çıkmak ve sevmek istiyordu; fakat buna dermanım hiç yoktu. Yüzümde acı bir tebessüm oluştu. Ya da ben oluştuğunu sandım, bilmiyorum. Zangır zangır titriyordum. Ağzımı açsam avuç dolusu kan kusacaktım sanki.

Gürültülü ayak sesleri duydum. Ardı ardına birileri gelmişti. "Akça!" Zehra'nın can havliyle çıkan sesine odaklandım ama ona dönemedim. "Hastaneye gidelim." dedi Giray. "Olmaz." Zar zor dile getirebilmiştim. Hâlâ bilincimin kapanmadığına şaşırıyordum. "Ne demek olmaz?" Sert bir şekilde odağına beni almıştı Aşır. "Annem duyarsa kahrolur, olmaz." Sesim çatlıyor içinden zehir akıyor, beni de zehirliyordu. O an ruhumun çekildiğini ve hissizliği iliklerime kadar hissetmiştim. Dudağımın kenarında kan akmış, beni de yakmıştı. Panikle harmanlanmış yüzüne bakarken bilincim kapanıyordu. Ekin'in ölürken bana gülümsediği gibi ben de ona gülümsedim. Ve gözlerim kapandı, kolum boşluğa ağırca düştü.

 Ve gözlerim kapandı, kolum boşluğa ağırca düştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⏳⏳

"Güzel kızım, dayan." Aşır, Akça'yı sarsmamaya dikkat ederek ayağa kalktı. Onu koruyamamıştı. İçten içe hep söz vermişti kendine. Bu yolda bir ona zarar gelmeyecekti, ilk ona zarar gelmişti. "Giray bizim doktoru çağır. Seyran sen de hazır ol ona yardım edeceksin. Doğu sen de cebimden anahtarı al ve arabayı arkaya getir çabuk." Dağ gibiydi, dağ yıkılmıştı ama yine de Akça için dayanıyordu. Sırtını ona dayamıştı Akça ve yıkılsa bile sevdiğinin ezilmesine izin vermeyecekti.

Arka kapıya doğru giderlerken Feride gözüktü. "Ablam?" Kaybetme korkusu içine işlemişti. Hayata şanssız başlayan insanlar için hayatındaki herkes kıymetli olurdu. Ki en çok da ona zor gününde yardımcı olanlar. Akça, ona gerçekten abla olmuştu. Kanından olsa bu kadar sahip çıkamazdı. "Ablama ne oldu?" Sadece hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Öyle çok ağlamak istiyordu ki o biriken yaşta boğulurdu sanki.

"Önümden çekil abim, hadi." Acelesi ve bundan kaynaklı da öfkesi vardı. Hüznü ise gökyüzü kadar büyüktü. Duvarı yumruklayarak ağlamak istiyordu ama elden gelmiyordu. Önünden çekilen Feride'nin yanından geçti ve kapının önündeki arabaya ilerledi. "Bunu ben süreyim, diğerleri de beni takip eder." dedi Giray hızla. Hepsi normalde soğukkanlı insanlarken şimdi o hâllerinden eser yoktu. Gergin, üzgün ve telâşlılardı. İçlerinde büyük bir ağlama hissi vardı.

Yakamoz Güzeli |Lahza|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin