Multi: Asiye Marşap
Bölüm Şarkılar: Fazıl Say & Serenad Bağcan ~ İnsan İnsan
Damla Çetin ~ Çarşambayı Sel Aldı
Meltem Arslan ~ İki Keklik
İki Keklik ney dinletisiYorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Her gece, gündüz oluyordu. Her acı da ertesi güne geçecek diye inanıyorduk. Peki, neden geçmiyordu? Neden hâlâ aynı acıyla uyuyup uyanıyorduk? Ben sevdiğim adamı toprağın altında bırakmıştım. Her gün bu acı kalbimdeydi. Yokmuş gibi davransam bile kalbim acıyordu. Seyran her gün sırtındaki izin acısını çekiyordu. O acı da asla geçmeyecekti benim kalbimdeki acı da.
Kalbimde bir sızı süzülmeye başladı. İçimi tırmalayan, sivri tırnaklı bir eldi. Nefesim kesilince aniden gözlerim aralandı. Alamadığım nefesi telafi edercesine sık nefesler alıyordum. Bakışlarımı yan tarafa çevirdiğimde dikkatle beni izleyen Aşır ile karşılaştım. Parmağı elmacık kemiğimdeydi. Ben uyurken beni seyretmişti. Ondan öncesinde uykudan korkan biri olduğum için beni uyurken kolay kolay hiç kimse seyredemezdi. Ekin'in ölümüyle kaçan uykularımı geri getirmişti. Nasıl da kolay ölümden bahsedebiliyordum. Önceden kabul bile edemezdim onun, benden gittiğini. Ama ölmüş ve toprağın olmuştu. Kalbi, kalbimdeydi fakat kendisi benden çok uzaktaydı.
"Kömür karası saçların ve silik çillerinle ne de güzel görünüyorsun." Şişmiş gözlerimi ağırca kırpıştırdım. Gece öyle çok ağlamıştım ki Aşır, bana bir şey oldu sanmıştı. Bedenimde bir sorun var mı diye bakıp durmuştu. Bedenimde bir şey olmadığına emin olunca kalbimdeki sızının bedendeki yaradan daha çok acıttığını anımsamıştı. Bana sıkı sıkı sarılmıştı. Bütün kötülüklerin biteceğim düşünmüştüm o an. Benim hayatımdaki kötülükleri öteleyip uçurumdan atıyordu ama hayattaki kötülükler olduğu gibi duruyordu. Hayat kötüydü, bilhassa kalbi çiçek gibi olanlara...
"Yalan söyleme, gözlerimi bile aralamakta zorlanırken güzel olduğuma inanamam." Gözaltımı sevdi. "Bu gözlerdeki karşılığını görsen ne kadar doğru söylediğimi anlarsın." "Moralimi mi düzeltemeye çalışıyorsun acaba?" Düşünüyor gibi yaptı. "Moraliniz mi bozuktu hanımefendi?" Dünü hiç yaşamamış gibi davranıyordu. "Hım, galiba değildi beyefendi." Burnumun ucunu sevdi.
"Hadi kalk bakalım, Yakamoz Güzeli." Üstümden pikeyi çekti. Ben de geri üstüme çektim. "Akça için uyku vakti." Pikeyi alıp arkasına koydu. "Akça için yemek vakti." deyince dudak büktüm. Dudağımı parmakları arasına kıstırdı. Ördek dudaklı olmuştum. Daha fazla ciddiyetimi koruyamayıp güldüm.
Gülümseyerek burnumun dibine kadar girdi. "Hep böyle güzel gül, fıstığım. " Aşır'a ait giydiğim tişörtün omzu açılmıştı. Eğilip öptü ve parmağı omzumdaki dövmede gezindi. Küçük bir ay dövmesi vardı. Öteki omzumda da deniz kabuğu dövmesi vardı ama şu an ilgisini çeken ay dövmesiydi. "Onun varlığı hep aramızda olacak değil mi?" Bakışlarımız kesişti. "Yanlış anlama sakın, onu kalbinden çıkar at demiyorum. Sadece hayatımızdaki yeri çok ağır. Bazen istemsizce kıyasa düşüyorum. Oysaki hayatındaki yerim bile belli değil, hakkım yok." Ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli |Lahza|
RomanceTek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi. Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi. İplerin çaresiz sahibi:...