Arkadaşlar gerçekten sizden tek isteğim yorum, bunu da esirgemeyin. Yorum göremedikçe gelip yazmaya hevesim olmuyor. Diğer hikayelerimi yazıyorum ve ihmal ediyorum ne yazık ki. Fakat yorumlarınız olduğu sürece size bölüm yetiştirmek için hevesle gelip yazıyorum, lütfen bunu unutmayın ve yorum atın. Çokça sevgiii
Bölüm Şarkısı: Pinhani~ Bilir O Beni
Bu kapıdan çıktığım vakit her şeyi geride bıraktığımı, bir şeyleri bitirdiğimi ve bir şeyleri başlattığımın farkındaydım. Geride bıraktığım ve çekip çıktığım bu ev kadar hiçbir şey canımı yakmamıştı. Benim canım hiç bu kadar yanmamıştı. Göğsümde alevlenmeye hazır bir köz vardı ve ben bu közle kendimi yakıyordum. Bu gidişin geri dönüşü olmayacağının bilincinde olacak kadar yanmıştım ve bu beni kahrediyordu. Ben, artık ondan gitmiştim...
Ben, bizden gitmiştim; tekrardan biz olabilmek için. Verdiğim en zor karar buydu. Baştan sona yalanlarla dolu bir oyunun içine girdiğim vakit bile bu denli zorlanmamış ve ayakta kalmanın bir çaresini bulmuştum. Şimdi ölüyor gibi hissediyor, göğsümün acısından kıvranıyordum.
İlk kez bu kadar boş kalmış bahçeden bir ölünün ruhunu kaybetmişliğini bedenimde taşır gibi yürüyordum. Köşede duran arabaya baktım. İçinde Orhan'ın olduğunu biliyordum, bu yüzden ekstra tepkisizliğimi korudum. O arabaya binmeyecek, onun yüzünü görmeyecek olmanın rahatlığı vardı üzerimde. Çünkü o da biliyordu ki bu ruh hâlinde onu görürsem yüzünü parçalara ayırırdım. Bu yüzden konuşma sürecini sonraya ertelemiştik.
Bu süreçte yakın çevreden değil de eski bir dosta sığınmıştım. Tek başıma kalabilirdim ama delireceğimi bildiğim için ona sığınmıştım. Doğu'ya bana yardım etmesini söylediğim vakit bir an bile düşünmeden yardım isteğimi kabul etmişti. Onda kalmamı istese de oraya geleceklerini bildiğim için bunu reddetmiştim. O ise yakın ve güvenilir bir arkadaşını ayarlamıştı. Hiç tanımadığım için üzerimde bir gerginlik olsa da bunun üstünde durmamayı tercih ettim.
Onun arabasına binmiş, geride bıraktığım evden uzaklaşırken sadece ağlama hissiyle doluydum. Sanki bunu bilir gibi hiç ağzını açmıyordu. Eğer tek bir soru sorsa göz pınarlarım kuruyana kadar ağlayacağımı çok iyi biliyordu. Bu sessizliğe sığındım. Kaybedişimin acısı, gidişimin kederi, kalbimin sızısı eşlik etmişti bu yalnızlığıma. Çoktum, tek kaldım; heptim, hiç oldum. Yıkılmıştım, kalkacaktım...
Önü sokağa bakan ama arkasında bahçenin olduğunu anladığım krem rengi bir villanın önünde durmuştuk. Ne çok büyük ne de çok küçüktü. Tek bir kişiyi tatmin edecek kadardı. Ağırca arabanın kapısını aralayıp dışarı adımladım. Doğu ile birlikte daha birkaç adım atmıştık ki anında kapı açıldı. Otuzlu yaşlarının başında güleç yüzlü bir adam açmıştı kapıyı. "Ay ama sen bana güneşin ta kendisini getireceğini söylemedin ki, şu güzelliğe bak gözlerimi yakıyor." diye neşeli bir ses tonuyla konuşmuştu. Cıvıl cıvıl bir adamdı. Onun aksine ben ölü bir bedenin yansımasıydım. Bir mutlu olur sonrasında da on ağlardım. Hayatımı yazanın, beni çok da mutlu göresi yok gibiydi.
Kapıdaki adamın yönlendirmesiyle salona girdik. Krem ve koyu yeşil ağırlıklı bir evdi. İnceleyecek kadar bir istek belirtisi gösteremiyordum. Uyumak ve uyanmamak belki de en çok istediğim şeydi şu sıralar. Nefes almanın bu denli zor olacağını onun yoksunluğunun daha ilk saatlerinde anlamıştım. Esasen o kapıdan çıktığım vakit nefesim de o evde kalbimle ve onunla birlikte kalmıştı.
Çok yanmıştı kalbim. Öyle çok yanmıştı ki külleri bile kalmayacak diye çok korkmuştum. En azından o evin içinde küllerim yaşayacaktı, kafîydi. Biliyordum, o eve geri dönecek ve eğer benden gitmediyse ona yeniden kavuşacaktım ama onsuz geçen bir saniye bile ölümle eşdeğerdi benim gözümde.
![](https://img.wattpad.com/cover/205635596-288-k547612.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli |Lahza|
Любовные романыTek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi. Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi. İplerin çaresiz sahibi:...