Tek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi.
Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi.
İplerin çaresiz sahibi:...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Multi: Akça🌙
Bölüm Şarkısı: Toygar Işıklı ~Ben Kötü Biri Değilim
Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Yalan, yalan ve daha çok yalan. Sonu olmayan ama sona götüren yalan. Biz bir yalan söylemiş ardından yalan kuyusuna düşmüştük. Bu kuyudan yanmadan çıkmamız imkânsızdı. Ya büyük hasarla bile olsa doğruyu bulacaktık ya da cayır cayır yanarak yanlışın içinde kalacaktık.
Komiser Ender az önce bizi belirsizlik içinde bırakarak gitmişti. Aşır da ben de öylece boşluğu izliyorduk. "Mahvolduk." dedim. Bakışları bana döndü. "Mahvolmana izin vermeyeceğim." dedi. "Sen yanacaksan ben de yanacağım. Biz artık ortağız unuttun mu? Ben sırtımı sana dayadım. Sen yıkılırsan ben de yıkılırım." Gözleri parladı. Sanki benden hep bu cümleleri bekliyordu. İyice ona döndüm. Neredeyse burun burunaydık. "Aşır," dikkatlice ona bakıyordum. "Hı?" dedi. O da gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. "Sen eşittir ben." dedim. Bir şarkı nasıl da hayatımızın ta kendisi olabiliyordu ki?
Eli elmacık kemiğime çıktı. Usulca parmak ucuyla sevdi. "Yıkılmana izin vermeyeceğim." dedi. Bu demek oluyordu ki o da yıkılmayacaktı. Öyle ya da böyle bu işi halledecekti. Halledecektik.
Telefonu çalınca uzaklaştı. "Ne var?" diyerek açınca yüzümde istemsizce bir tebessüm oluştu. "Sen beni hep böyle arayacak mısın? İlişkimizi gözden geçirme vakti geldi diye düşünüyorum." dedi Aşır. Ardından "Kapat Giray, geliyorum." diyerek telefonu kapattı. Hoşnut olmayan bir ifadeyle bana döndü. "Ben gidiyorum, seni de geçerken bırakayım mı?" dedi. Kafamı iki yana salladım. "Ben kedilerimin yanına gideceğim. Annem ele geçirdi bu aralar da." dedim. Kafasını salladı.
Onu geçirdikten sonra yukarıya çıktım. Pencerenin ardından arabaya gidişini seyrediyordum. Cebinden sigara paketini çıkardı. Kenarda duran çöp kutusuna attı. Bırakmasını istediğim için bırakacak mıydı? Kalbim bir an hızlandı. Beni dinleyeceğine bile ihtimal vermiyorken aslında o hep beni dinliyordu. Dediklerimi umursuyor ve yapıyordu. Aşır gerçekten kötü biri değildi. Geçen zaman içerisinde bunu çok iyi anlamıştım.
⏳⏳
O adamın öldüğü günü anımsadım. Tek bir an beni Aşır'ın kuyusuna atmıştı. Oysaki onu öldüren Aşır bile değildi. Aşır en büyük günahkâr, ben de onun yancısıydım Ender'den gerçekleri duyana kadar. Sonra Aşır tarafından ölmediğini anladığım da korktuğum kadar da sevinmiştim. Onun katil olmaması beni içten içe çok mutlu etmişti. Ama bir yandan da korkuyordum. Birileri her şeyi biliyordu. İpler bizim elimizden kayıp onlara geçmişti. Tekrardan o ipleri alabilecek miydik hiç bilmiyordum. Ama bildiğim tek bir şey vardı ki Aşır, o ipleri alamazsa keserdi. Onda olamazsa hiç kimsede olamazdı.
Hakan Çaran'ın cinayetinin üzerinden neredeyse bir buçuk ay geçmişti. Aşır sürekli o diğer kişiyi arayıp duruyordu; ama elimiz bomboştu. Nereye kadar böyle sürecekti? Nereye kadar yalanlar devam edecekti? Ne zaman biz de normal bir hayata dönebilecektik? Şimdi daha iyi anlıyordum, Aşır'la hiçbir zaman ayrı düşemeyecektim. İki ayrı hayat yaşıyor bile olsak aslında biz hep birbirimize bağlı olacaktık. Yalanlar bizi birbirimize bağlamıştı. Öyle bir bağlamıştı ki çözülemiyordu. Ve asla çözülemeyecekti.