Bölüm Şarkısı: The Police~ Every Breath You Take
Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Her şeyden ve herkesten kaçabilirdik; ama doğrulardan asla! Birçok yalanı hiç zorlanmadan ardı ardına da sıralayabilirdik; fakat bir doğru her şeyi yıkardı. Yalandan kurulmuş kule, tek bir doğru hamleyle yerle bir olurdu. Biz yalanla çevrilmiş bir kulenin ardındaydık Aşır ile. Gelmesini beklediğimiz bir doğru vardı. O doğru geldiğinde ya kalenin altında kalacaktık ya da çok güçlü bir şekilde oradan çıkacaktık.
"Akça... O iz ne, nasıl oldu?" Adımı şaşkınlıkla dile getirmiş olsa da anında sesi sertleşmişti. Ağırca yutkundum. Geriye kaçmak istesem de kısacak bir anda dibimde yerini almıştı. Ki arkamda Zehra dururken de pek kaçacak gibi durmuyordum. "Bu eski yaralardan biri değil, şimdi de olmuş olamaz. Akça, bu iz nereden çıktı?" Gözlerimi kaçıracak gibi olsam da öyle dikkatli bakıyordu ki yapamamıştım. "Bir kez daha sormayacağım ve babanı çağıracağım."
"Bir kavganın arasında kaldık. Aynı Akça gibi ben de darbe aldım ama onun ki gibi ciddi değil. Kavgayı ayırmaya çalışınca ben yumruk yedim, Akça da uzaktan gelen kurşuna kurban gitti. Haber vermek istesek de korkmayın istedik." Zehra o kadar profesyonel yalan söylüyordu ki o olmasaydı ben anında yakalanmıştım. Olanları bilmesem yüz ifadesine de inanırdım. "Sen yumruğu nereye yedin?" Annemin şüpheli bakışları ondaydı. Sonuçta eski de olsa annem savcıydı. "Mideme doğru bir yumruk yemek zorunda kaldım." Elbisesini karnı görülecek kadar açtı. Gerçekten orada bir iz vardı. Üzerinden belli bir zaman geçtiği için silinmek üzereydi ama darbe aldığı aşikârdı. Peki bu ne zaman olmuştu? Dehşetle ona bakacak gibi olsam da annemden kaynaklı yapamamıştım.
"Geçmiş olsun. Ben bu işin üstünde durayım, kavganın sebebi neymiş öğrenirim." "Anne, buna gerek yok. Kasti bir durum olmadığı için üzerinde durmana da gerek yok, cezalarını çekiyorlar." Yüzünde mimik oynamamıştı annemin. İnanmıyordu ama yalan söylemiş olduğumu da kabul etmek istemiyordu.
Annem odadan çıktığı an tişörtü zorlukla üzerine geçirip Zehra'ya döndüm. "Sen ne zaman böyle bir darbe aldın?" Şüpheli, sert ve o kadar da şaşkındı ses tonum. Böyle bir darbe yemiş ve biz bunu hiç öğrenememiştik. "Sen silahlı saldırıdan uyandıktan kısa bir süre sonra." dedi ruhsuz bir ses tonuyla. "Kim yaptı?" Korkuyla içim titriyordu. "Babam." Kelimeler onun ağzından çıkmasına rağmen sanki başka biri seslendiriyordu onu. Ruhsuz biri...
"Düzgünce anlat şunu." dedim. Sesim tahminimden bile sertti. "Evimi bastı. Yıllar sonra yüzü varmış gibi geldi ve beni hırpaladı. Beni mahvetti! O an gözüm döndü. Öyle bir döndü ki kim olduğu ve başıma neler geleceğini bile unuttum. Onu öldürdüm!" Bir yandan ağlarken bir yandan da kahkaha atıyordu.
🌕🌑
Bütün o bağırışlar, kavgalar hepsi sessizliğe esir olmuştu. Son kez babasının ölmeden önceki yüzüne baktı. Gözleri dehşetle irileşmişti. İkisinin arasında duran bıçak babasının kalbine saplanmıştı. İfadesizce babasının geriye düşüşünü izlerken kendisi de cansız bir bebek gibi yere düştü. Bacakları kırılacak gibi kıvrılmıştı. Sırtı arkasındaki duvara sertçe çarpınca bedeninde büyük bir gürültü koptu, göğsü sarsıldı. Bıçağı öyle sıkı tutuyordu ki bıçaktan ayrılan babası yere düşmüş, bıçak yine de elinde kalmıştı.
Büyük bir hissizlikle yerde yatan babasına bakıyordu. Yüzündeki yaş kurumuş ve yüzünde bir soğukluğa ev sahipliği yapmıştı. "Zeynep de böyle cansızdı senin yüzünden. Karma..." Bu son söylediği olmuştu. Yıllarca bu ölü bedenin tepesinde sessizce oturabilirdi.
"Zehra!" Kafasını başka biri oynatıyormuş gibi ağırca yan tarafa çevirdi. Suphi dehşetle Zehra'ya bakıyordu. Koşar adım gelip yanına çöktü. Küçük yüzünü ellerine hapsetmişti. "Ne oldu burada? Sana ne yaptı o?" Öldürülen babası olmasına rağmen hiç şüphesiz Suphi, Zehra'nın yanında olmuştu. Onun suçlu bir katil olmasına ihtimal vermiyordu ve ne yaşanmış olursa olsun yerde yatan adamın hak ettiğine inanıyordu. Oysaki Zehra hem hırsız hem de artık katildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/205635596-288-k547612.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli |Lahza|
RomanceTek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi. Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi. İplerin çaresiz sahibi:...