Multi: Aşır Marşap
Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Katil yapması gerekeni yapmış, kalbimi bin yerinden parçalara ayırmıştı. Bakışlarımı boşluğa dikmiştim. Herkesten sır gibi sakladığımız şeyi bilmesi imkânsızdı. Gözlerimi kırpıştırarak ona döndüm. Gözlerinin yeşiline odaklandım. Neredeyse siyah gözüküyordu. "Neyin hapishanesinden bahsediyorsun?" Çaresizce saklamaya devam ediyordum. "Kim varmış orada?" Alaycı bir şekilde baktı yüzüme. O sırada ise benim yüzüm sanki çatlaklara ayrılıyordu. Her çatlağın arasından katran karası acı akıyordu.
"Şu haline bir bak, betin benzin atmış. Bu şekilde mi beni inandıracaksın hapishanede birinin olmadığına?" Zorlukla nefes alıyordum. Kesik kesikti. Bir nefesimi tam çekmeden diğeri için çabalıyordum ve nefesimde boğuluyordum. "Yapma." demekle yetindim. Alt dudağım zangır zangır titriyordu. Yapma, yakma beni. Yapma, bırak, bırak beni cehennemine çekme...
"Kardeşin için susacak mısın?" Ağlamaklı bir şekilde ses çıkardım. Yıllarca onu saklamıştık. Herkes onun okuduğunu sanıyordu. Babam ince ince planlamış ve yurt dışında hayatını sürdürüyor gibi göstermişti. Öyle ince hesaplamıştı ki aksi iddia bile edilemiyordu. Onu ziyarete gitmiyor olsam buna ben bile inanabilirdim. "Onu karıştırma bu işe." dedim güçlü tutmaya çalıştığım bir ses tonuyla.
"Çok geç, karıştı bile." Gözlerimi sımsıkı yumdum. "Sen geldin, sen öldürdün; bunun cezasını niye ben ödüyorum?" Hırçınca akan gözyaşımı sildim. "Sadece birkaç ay şu güzel çeneni kapalı tut." Dişlerimi sıktım. "Birkaç ay sonra ne olacak?" "Polise gidersin ve her şeyi itiraf edersin?" İtici bir şekilde güldüm. "Her şey bu kadar kolay tabii unutmuşum! Bunlar bana demeyecek mi bu vakte kadar sen niye sustun diye?"
Çenesini kaşıdı umursamaz bir şekilde. "Her şeyi benim zorladığımı söylersin. Ben de bunu kabul ederim ve paşa paşa yatarım tamam mı?" Madem korkmuyordu hapishanede yatmaktan o zaman bu tantana niyeydi? "Her delili yok ettik, sen sadece git ve bir şey görmediğine inandır. Bir aya kalmaz olay da delil yetersizliğinden kapanır. Bu bir ayda bile beni çok gerekmedikçe görmeyeceksin ve bu konu kapanacak. Sonra zamanı geldiğinde dilersen yine şikayet edersin."
Sessizliğin içine hapsettim kendimi. Dilim bu adama karşı lâl olmak istedi. Her şey bu kadar kolay olmayacaktı biliyordum. Onunla ortaklaşa nefes aldıkça her şey daha kötü olacaktı. Yalanların, kötülüklerin olduğu o labirentte kaybolacaktık. Ve o labirentte yolumuz hep birbirine çıkacaktı. Bu adam, beni labirentte yok edecekti. Kötülüğe dayanamayıp kendimi bitirecektim. Ben kendimi iyi biliyordum. Bu öldürüşün altında iyi bir sebep olmadığı sürece ben bu adamı affetmeyecektim. Ki zaten bir ölümün ardında ne kadar iyi bir şey çıkabilirdi ki?
Ayaklandım. O da benimle birlikte ayaklandı. "Bu yüzü hiç unutma olur mu? Ben senin en büyük acın olacağım. Ve bu yüze baktığın her vakit beni bu oyuna sürüklediğin için pişman olacaksın. Bunu yaz kenara." Alaycı bir şekilde dudağının kenarı kıvrıldı. "Bana acı çektirebilecek biri değilsin, acı çektirmek isterken anca sen acı çekersin." Yüzümü buruşturdum. "Nefes alman bile bana zaten acı veriyor, katil!" Tepkisiz kaldı ve ağırca yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz Güzeli |Lahza|
RomansaTek bir an insanın hayatını darmaduman edebilirdi. İplerinden sıkı sıkıya tuttuğun hayatına biri gelir ve tek bir an da iplerini kesebilirdi. Yıllardır düzene sokmak için çabaladığı hayatının ipleri artık başka birindeydi. İplerin çaresiz sahibi:...