19. Bölüm ⏳

1.1K 42 7
                                    

Multi: Akça

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

Korkuyu ilmek ilmek işlemiştim içime. Ardından telaş da gelmişti. Çığlıklarımın arasında korkuyla ağlıyor ve titriyordum. Bu gördüğümün gerçek olmamasını diliyordum. Fakat yerimden bir adım atıp da doğruluğunu öğrenemiyordum. Çünkü gördüklerim doğruysa ne yapacaktım hiç bilmiyordum.

Yaşlarla dolu gözümü tekrardan duvara çevirdim. Kırmızı boya ile yazdıkları için kan gibi süzülmüş ve donmuştu. Sıra bana geliyordu. Ölümün sırası mı bana geliyordu? Allah kahretsin, ne oluyordu böyle!

Yeri sarsacak şekilde koşarak Aşır odaya girmişti. Gördükleri şey onu da duraksatmıştı. Şaşkınlıkla harmanlanmış bakışları bana değince telaşı da içine kattı. Sıkıca kolları arasına aldı beni. Kolları arasında korkmuş bir kuş gibi titriyordum. Gözümü dönen sandalyeden ve üzerinde oturan kişiden alamıyordum. "Aşır..." Sesim öyle çok titriyordu ki sanki buzun içinde bırakmışlardı beni. "O ölmedi değil mi?" "Şimdi anlayacağız." Kolları bedenimden ayrıldı. Buz kestim sanki. Buz, kalbimi kesti sanki.

Dönen sandalyede oturan kişi Mesut'tu. Arkası dönüktü bize. Yer ise kan ile doluydu. Onu öldürmüşlerdi. Ekin'den bana kalmış en değerli kişiyi öldürmüşlerdi! Ayakta nasıl duruyordum hiç bilmiyordum. Yerde olan kan, sanki benim çekilmiş kanımdı. Aşır ona yaklaştıkça bayılacak gibi hissediyordum.

Bir çırpıda başlıktan tutup çevirdi. Genzimden bir çığlık kaçtı ve yere dizlerim üzerine düştüm. Bacaklarım boşalmıştı resmen. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bu ağlamalarım korkudandı. Dakikalardır yaşadığım gerilirim beni mahvetmişti. Ama Mesut iyiydi. Üzerindeki kâğıda çevirdim bakışlarımı.

ŞAKA.

Bu nasıl berbat bir şeydi. Onu biri bayıltıp buraya getirmiş olmalıydı. Yerden kalkmaya dermanım yoktu. Sadece oturup saatlerce ağlamak istiyordum. Ekin'den sonra bir de Mesut'u kaybetsem ne yapardım ben? Ölüm kadar canımı yakan hiçbir şey yoktu. Ben yaşıyordum ama etrafımdan bir bir eksiliyorlardı. Bu berbattı. Neyse ki Mesut'u da kaybetmemiştim. Şükürler olsun, onu kaybetmemiştim!

Bir saate yakındır yerde öylece oturuyordum. Mesut'un ise ayılmasını bekliyorduk. Kafamı Aşır'ın omzundan kaldırdım. Gözlerim kanlanmıştı. Gözümün etrafı ve burnum kıpkırmızıydı. Hâlâ ağlayacak gibi hissediyordum. "Kim yapmış olabilir ki?" Sesim kısık çıkıyordu. "Bilmiyorum. Belki Rauf yapmış olabilir. Aslında böyle işlerle uğraşacak biri değil ama iki kardeşini de kaybettiği için fazla öfkeli." Dişlerimi sıktım. Eğer oysa, Bu saatten sonra beni en büyük düşmanı olarak görebilirdi. "Ama başka biri de olabilir. Hakan'a uzaktan ateş etmiş kişi kimse onun olma ihtimali de çok yüksek. Onu bir bulsak..." Cümlesi Mesut'un inlemesiyle yarıda kaldı.

Hızlıca kalkıp onun yanına gittim. Onu kaldırmamı işaret etti. Oturur konuma getirdim Aşır'ın yardımıyla. Kahverengi saçları alnına dökülmüştü. Yorgun duruyordu. "Nasıl oldu bu?" Ağzımı açmamla ağlamam bir oldu. "Ağlamasana." Sesi boğuktu. "Nasıl ağlamayayım? Öldün sandım Mesut. Ne yapardım ben sensiz, aptal!" Yorgun bir şekilde gülümsedi. "İyiyim." Ağlamamı asla durduramıyordum. Sanki Ekin'i tekrardan kaybediyor gibi hissetmiştim. Ekin bana sevgiliden daha çok dosttu. Mesut da ondan geriye kalan dostumdu.

"Nasıl oldu? İyi misin sen?" Aşır'ın tok ve samimi sesini işitince ona döndüm. İlgili bir şekilde Mesut'a bakıyordu. Ona baktığımı anlayınca bana baktı. Gözlerini ağırca yumup açtı. Ben her zaman yanındayım ve sana desteğim, der gibiydi. Önüme döndüğüm an elini destek verir gibi omzuma koydu ve hafifçe sıktı. Ardından parmak ucuyla sevmeye başladı ama bir an olsun elini oradan çekmedi.

Yakamoz Güzeli |Lahza|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin