36. Bölüm ⏳

403 18 5
                                    

Çokça yorumlarınızı bekliyorum yoksa gerçekten hevesim kırılıyor istesem de gelip yazamıyorum. Lütfen bu bölüm çokça yorum atın. İyi okumalar!

Kendimi acının göğsünde saklamıştım. Sırlar bazen bilmeden daha katlanır olabiliyormuş. Bütün bu öğrendiğim şeyler yüzünden kan ağlayacak gibi hissediyorum. Kalbim delinmekten anlamını yitirmişken bu acıyla yaşamak çok zordu. Onca zorluk, onca acı içerisinde yaşamışken her şeyin tek bir insan tarafından başıma gelmiş olmasını öğrenmek beni mahvediyordu. Ekin, Orhan yüzünden ölmüştü. Kahrımdan her gün ölmek istediğim o kaza Orhan yüzünden olmuştu. Herkesin yaşamı Orhan'ın iki dudağının arasındaydı. Benim ölümüm üzerine kurulmuş her şey, ben hariç herkesin yara almasına sebep olmuştu.

Yerden destek alarak ve büyük bir titremeyle ayağa kalktım. Zangır zangır yürürken bedenimde büyük bir boşluk hissi vardı. Beynimin içinden birçok düşünce süzülüp gidiyordu. Hangi plan beni yaşanmış onca olayın içinden tutup çıkaracaktı bilmiyordum. Acımdan ölecek gibi hissettiğim bu anlarda plan kurmaya çalışıyor olmak canımı çok yakıyordu. Ben çok uzun süredir planlar içerinde boğulup duruyordum. Lehimize ilerlediğini sandığımız her şey aleyhimize dönüyordu. Bu yolun sonunda kazanacağımıza dair inancım her gün biraz daha azalıyordu. Benim kolum kanadımı kırmışlardı. Artık uçmaya dair inancım kalmamıştı. Ne artık kanadım düzelirdi ne de ben artık uçmaya dair inanç beslerdim.

Taksi evin önünde durduğunda indim ve kafamı aşağıya eğdim. Yüzümdeki tırnak izlerini saklamanın derdindeydim. Kapıda duran adamların yüzüne bir an bile bakmadan ilerliyorken Mesut'un seslenmesiyle durdum. Saçlarımın yüzümü kapattığını umut ederek yarım yamalak yüzüne baktım. O an içim hüzünle doldu. Benim yüzümden katil olmuş bir adam karşımda duruyordu ve bu adama benim sayamadığım kaçıncı borcumdu. Onun için bile Orhan'ın dediği her şeyi kabul etmek zorundaydım. "Ne bu acele, iyi misin?" Bana yaklaşmasına izin vermeyerek birkaç adım ilerledim. Yaklaştığı an bahane bulmaya hazır olmadığım yüzümdeki tırnak izlerini ve ağlamaktan şişmiş yüzümü görecekti. "İyiyim, merak etme." Soracağı her şeyi ağzına tıkarak eve girdim.

Titreye titreye merdivenlerden çıkarken ayağım son basamakta tökezledi.  Dizlerim üstünde yere düştüğüm vakit haykırmam da dudaklarımın arasından kaçıverdi. Hep mi böyle olacaktı? Hep mi mutlu olduğum anda bir hırsız gelip benden mutluluğumu çalacaktı? Ve bu kişi defalarca kez benim mutsuz olmama sebep olan kişiydi. Ecelim olmuştu ve ben bunu hiç bilememiştim. Şimdi öğrenmiştim; fakat öğrenmek de güzel değildi. Koca bir enkazın ortasında öylece dikiliyordum. Gidecek yerim de kalacak yerim de yoktu. Ben mahvolmuştum...

Gözüm çok uzun süredir boşlukta takılı kalmıştı. Evin içinde büyük bir sessizlik varken ben salonun ortasında yerde oturuyordum. Televizyon karşımda öylece kapalı bir şekilde dururken ben duvara takılı kalmıştım. "Görünmez miyim diye birkaç dakikadır düşünüyorum." Aşır'ın sesini duyunca irkilip ona döndüm. Tabii alışmıştı ondan önce evde olduğum vakitler neşeli bir şekilde onu karşılamama. Yüzümdeki ruhu çekilmiş ifadeyi görünce hızla yanıma yaklaştı. "Bu iz nereden çıktı?" Duş yaptıktan tırnak izleri önceki görüntüsüne göre daha iyi gözüküyordu ama tabii ki gözle görülür seviyede olduğu için saklayamamıştım.

"Yüzümle biraz oynarken abartmışım." dedim önemsiz bir şeyden bahseder gibi. Ne kadar üstüne durmazsam o kadar önemsiz olurdu. Parmağı sürekli yüzümde geziniyordu. "Sana bir şey olmuş." Gözünde büyük bir endişe vardı. Bu benim daha çok ağlama hissine itiyordu. "Bir şey olmadı, ne olabilir ki?" Soğukkanlı olmak zorunda olduğum için öfkeli ve bir o kadar da üzgündüm. "Akça'm, beni kandıramazsın." Sesinin uysallığı ve ilgisi kalbimi titretiyordu. "Bugün sadece çok yoruldum o kadar." Gözlerinin içine bakarken sahici olmaya çalışıyordum.

Yakamoz Güzeli |Lahza|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin