25.bölüm

12.5K 790 1
                                    

Aynı günün akşamı eve geldi Murat.Hem biraz dinlenmek hemde Gül'ün sıkıntısını öğrenip gidermek istiyordu.Gül'ün odasının önüne geldi kapıyı çaldı ve aynı anda içeri girdi.

Murat gördüğü manzaraya şaşırmış,Gül Murat'ın bu kadar erken gelmesine şaşırmış, iki şaşkın birbirlerine bakıp durdular.Gül fena yakalanmış ne yapacağını bilmeden bir daha hiç göremeyeceğini düşündüğü gözlere öylece bakakalmıştı.Murat ise odanın ortasındaki kağıt yığınına ve ağlamaktan şişen Gül'ün gözlerine baktı.Hızlıca içeri girdi ve masanın yanına gelerek,

"Gül ne oldu birşey mi var?Neden ağlıyorsun?bu kâğıtlar da ne!"
diyerek Gül'ün yazmakta olduğu kağıda göz attı.Gül aceleyle kağıdın üzerini kapattı ancak geç kalmıştı. Murat ilk cümleyi gördü.
"Sevgili Murat"
Şaşkın gözlerle baktı Gül'e,
"Sen bana mektup mu yazıyorsun?"
Gül artık gizlemenin bir manası olmayacagının farkındaydı ve zorla çıkan sesini düzene koymaya çalışarak,
"Murat lütfen bitirmeme izin ver,ben gittikten sonra okursun"
Murat birden öfkelendi.
"Ne gitmesi,nereye gidiyorsun?"
Gül başını önüne eğdi,ağlamaktan cevap veremedi.Murat iyice işgillendi.Bir şeylerin döndüğünün farkındaydı.Acaba Hasan'la ilgili bir durum mu diye aklından geçirirken eğildi ve bir hamlede Gül'ün kollarının altındaki kağıdı çekti ve aldı.Gül hemen ayağa kalktı.Kağıdı Murat'tan almak istedi ancak Murat izin vermedi.

"Sakin ol ve şöyle otur bakalım."
Diyerek Gül'ü kolundan tutup koltuğa oturttu.Kendisi ayakta kağıdı okumaya başladı.Her cümlenin sonunda başını öne eğmiş ağlamakta olan Gül'e bakıyordu.Kağıdı okudukça önce şaşkınlığı sonra merakı arttı.Yavaşca Gül'ün yanına oturdu ve yönünü Gül'e çevirdi.Kararlı bir ses tonuyla,
"Gül bana dön"
Gül gelen emri yerine getirerek Murat'a döndü.Murat emir cümlelerine devam etti.
"Kaldır kafanı ve gözlerime bak"
Gül,kendisine çok ağır gelen bu emri yerine getirmek istemedi ancak Murat'ın sesi çok kararlı çıkmıştı belli ki vazgeçmeyecekti.Yavaşca kaldırdı başını ve gözlerini Murat'ın gözlerini odakladı.
Murat,bir insan ağlarken bile bu kadar güzel olabilir mi diye düşünmekten kendini alamadı.pembe makyaj yapmış gibi gözleri ,dudakları pespembe olmuştu.Kağıdı bir kenara bıraktı.Ellerini uzattı.Gül'ün yanaklarını avuçlarının arasına aldı ve baş parmaklarıyla Gül'ün göz yaşlarını sildi.
Ateşten bir kor damlasıydı Murat'ın elleri,dokununca Gül'ün bütün benliği alev almıştı.

Ya,dursun dünya,dursun hayat,
Sonsuza kadar zaman dursun,
Ya da,gelsin ölüm meleği
Sevdiğimin elleri tenimde
Hayatım son bulsun...

Diye kalbinden gelen dizeler göz yaşlarıyla yanaklarını geçerek Murat'ın ellerine ulaştı ancak bir eksik vardı.Murat göz yaşlarının dilini anlayacak olgunlukta değildi.Birer su damlası gibi gördü ve silip attı.
Altındaki manayı anlayamadı
çünkü aşkı hep yüzeysel,hep tende yaşamıştı.
Gönlü,yüreği henüz aşkla
tanışmamıştı.

Ciddi ve sert bir ses tonuyla devam etti Murat,
"Seven sevdiğine yalan söylemez,
öyle mi?"
Gül evet anlamında gözlerini kapatmasıyla kirpiklerinde ağırlık oluşturan damlalar bir bir süzüldü yanaklarından.
"Öyleyse herşeyi öğrenmek istiyorum, en başından anlat bakalım."

Gül derin bir nefes aldı.
"Antacağım ama önce yüzümü yıkamam gerekiyor."
Murat'tan onay alınca banyoya gitti.Yüzünü yıkadı.dağılan saçlarıyla beraber cesaretini de topladı.Tekrar içeri girdiğinde Murat koltukta oturmuş ciddi bir ifade ile kendisine bakıyordu.Yavaşca geldi ve Murat'ın yanına oturdu.Başını önüne eğdi,gözlerini yerde bir noktaya sabitledi,derin bir nefes aldı ve yarım kalan mektubu sözcükleriyle tamamlamaya başladı.
"Yalnız senden bir ricam var.ben bitirene kadar sözümü kesme lütfen.
Hiç bir şey hatırlamadığın o gece çok sarhoştun,ayakta duracak halin yoktu. Önce bana dokunmak istedin,ben karşı koyunca kısa süren mücadeleden sonra ağladığımı fark edince göz yaşlarımı silip beni teselli ettin sonra da yatağının üzerinde sızıp kaldın.sen yatağında uyurken bende koltuğa oturdum,öyle çaresizce ağlayıp dururken yoğunluktan uyuya kalmışım ne kadar zaman geçti bilmiyorum.Kapı sesiyle gözlerimi açtığımda Okan elinde kocaman bir fotoğraf makinesi karşımda duruyordu.Benim koltukta oturduğumu görünce çok kızdı.
"Yoksa Murat'la yatmadın mı?ben sana koltukta otur diye mi o kadar para ödedim."dedi ve senin üzerindekileri çıkarmaya başladı herşeyi çıkardıktan sonra gelip yanıma oturdu ve bana aynen şunları söyledi,"bak güzelim uslu kız olur söylediklerimi yaparsan canını yakmam.şimdi soyunup Murat'ın yanına yatacaksın bende resimlerinizi çekeceğim.Sonrada seninle çıkıp gideceğiz.bir hafta sonra mahkemeye başvurup Murat hakkında tecavüz davası açacaksın.Bir kafede tanıştık beni kandırdı.Doğum gününe çağırıp bana saldırdı diyeceksin.Tabi bütün işlemleri arka planda ben halledeceğim,sana avukat tutacağım yüklü bir para vereceğim,hayatının geri kalanını rahat yaşayacaksın.bende çektiğim resimleri yurt dışından internete verip ünlü televizyoncu Murat Erdemın 17 yaşında ki kapatmasıyla çektiği resimler internete sızdı diye duyuru yapacağım.Resimlerde bir nevi davada delil olacak anladın mı?şimdi soyun ve yatağa geç"

Murat kocaman açılan gözlerle Gül'e baktı. Gül hız kesmeden devam etti.
"Konuşamadığım için başımı olmaz manasında sağa sola salladım.Olacak dedi ve üzerime saldırdı.Bir yandan kıyafetlerimi çıkarmaya çalışıyor diğer yandan bana vuruyordu. Dakikalarca mücadele ettik.zaten öncesinde de o mafya babasından yediğim dayakla yüzüm,gözüm bütün vücudum morarmıstı.Üstüne birde bu eklenince iyice hırpanadım,yaralandım.Sonra beni yatağa sürüklediği sırada sen uyandın,Okan'a beni bırakmasını söyleyip tekrar uykuya daldın.Okan'da tahminime göre senin tekrar uyanma riskine karşı beni bıraktı ve kimseye bir sey sölememem hususunda uyardı.Beni senin dövdügünü söylememi tembihledi.Sonra da bir sürü tehdit savurdu ve sabah geleceğini söyleyerek çıkıp gitti.sonrasını zaten biliyorsun.Bu günde sen çıktıktan sonra geri geldi.bana şu şişeyi verip içeceğine katmamı istedi ve yarım bıraktığı işi bu gece tamamlamak için geleceğini söyledi.Bende sana mektup yazarak herşeyi anlattıktan sonra çıkıp gitmeye karar verdim ve sen geldin.Hepsi bu."
Murat hemen ayağa kalktı.öfkesi sesine yansımıştı ancak sakinliğini korumaya çalışarak,

"Ne saçma bir hikaye bu.Okan bana neden böyle bir tuzak kursun ki?"

Murat bir hamlede Gül'ü kollarından tuttu ve ayağa kaldırdı.Karşısında hazırol vaziyette duran genç kızın kollarını bütün gücüyle sıkarak,bastırmaya çalıştığı öfkesini serbest bıraktı.
"Bu yalanlara inanacağımı mı sandın. kim adına çalışıyorsun sen,yoksa şu mafya babası ile kurduğunuz yeni bir tuzak mı?seni kurtarmak için dünyanın parasını ödedim yetmedi mi?Hala ne istiyorsunuz?şimdide hem Okan'ı hem beni tuzağa düşürüp para sızdırma peşindesiniz değil mi?"

Öyle şiddetli çıkmıştı ki sesi,Gül hem canının acısıyla hem yediği yalancı damgasıyla kıvrandı.
Son bir gayretle gücünü topladı.
"Ben...ben yalan söylemiyorum"

Murat bütün gücüyle haykırdı,

"Yalan söylüyorsun,hemen defol evimden,bir daha seni görmek istemiyorum."

Gül kısılan sesiyle,
"İspat edebilirim" diyebildi son kez.

Murat bir an durdu,çattığı kaşları,öfke saçan gözleriyle Gül'e derin derin baktı.
"İspat edilecek bir şey yok,hemen evimi terk et"diyerek odadan hızla çıkıp gitti.Belli ki Gül'ün anlattıklarının doğru çıkmasından korkuyordu.

Gül ağlamaktan perişan olmuş,beklemediği bu tepkiden dolayı fazlasıyla kırılmıştı.En doğrusu çıkıp gitmek diye düşündü ama önce biraz koltukta oturdu,dinlendi,sakinleşti.
Sonra banyoya gitti elini yüzünü tekrar yıkadı.önceden hazırladığı poseti aldı ve kapıdan çıktı.

Küçük koridoru geçti. Mutfağı geçerken bir gölge halinde salonda koltukta oturan Murat'ı farketti ancak kafasını çevirip bakmadı.Dümdüz çıkış kapısına doğru ilerledi.Elini kapıya attı tam açacaktı ki Murat'ın sesini duydu.
"Dur bakalım"
Gül durdu ancak arkasında ki Murat'a dönüp bakmadı.
"İçeri gel,konuşmamız bitmedi."
Diyerek içeri geçti.

Gül kırılan kalbini,rencide olan onurunu bir köşeye bıraktı ve sevdiği adamın iyiliği için inandırabilme ümidiyle Murat'ı takip ederek salona geçti.Murat koltuğa otururken Gül yemek masasından öteye geçmeden ayakta bekledi.Murat düşünceli ses tonuyla,
"Şu hikayeyi tekrar anlat bakalım.En başından en sonuna kadar"
Gül başını yerden kaldırmadan,olayları noktası virgülüne kadar aynen nakletti.Murat kendi uydursa mutlaka bir yerinde farklılık olur diye düşündü, sonra Hasan geldi aklına,Gül'ü araştırmış ve söylediği her şeyin doğru olduğunu öğrenmişti.Ya doğruysa can evinden vurulmuş olacaktı.Ama herşeye rağmen öğrenmeliydi.
"Söyle bakalım nasıl ispat edeceksin?"
sorusunu alan Gül gerçeklerin ortaya çıkma ümidi ile derin bir nefes aldı.Yavaş adımlarla salona girdi ve Murat'ın karşısındaki koltuğa oturdu.
Yarım saat süren fikir alış verişi sonrası bir plan yaptılar ve Okan'ın açtığı kapı sesiyle planı uygulamaya koydular.

GÜLİZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin