O gece Murat eve gitmedi. Sonraki bir hafta boyunca da diğer evinde kalmayı tercih etti. Gül ise attığı yeni adımın hayırlar getirmesi için sürekli rabbine iltica etti. Dua dua yalvardı.
Bu süre zarfında evden pek çıkmadı.Ara ara ders çalışmaya devam etti. Son bir sınavı kalmıştı.
Mustafa ise işlerinden bulduğu her fırsatta ziyaretine gelmiş nişanlısını yalnız bırakmamıştı.Perşembe akşamı Mustafa yine kocaman bir buket çiçekle kapıyı çaldı. Gül kapıyı açtığında her zamanki gibi Mustafa'nın gülen yüzüyle karşılaştı.
"Hoşgeldin,girsene."
"Hoşbulduk canım." diyerek içeri adım attı.
Mustafa çicekleri Gül 'ün kollarına bırakırken alnına da küçük bir buse kondurdu. Tam da bu sırada Gül arkada beliren Murat'ın silüeti ile ürktü. Sonra daha dikkatli baktığında sadece bir hayal olduğunu anladı. Ne hissedeceğini bilemezken, Mustafa'yla birlikte salona geçtiler.
Nişanlısının geleceğinden haberdar olan genç kız güzel bir sofra hazırlamıştı.
"İstersen hemen masaya geçebiliriz,yemekler sıcak."
"İyi olur acıkmıştım."
İkili sofradaki yerlerini aldılar. Hem muhabbet ediyor hemde yemeklerini yiyorlardı. Muhabbetin bir yerinde Mustafa,
"Gül ,Murat hiç gelmiyor mu eve?"
Mustafa bu zamana kadar hiç Murat'tan bahsetmemişti. İlk defa Murat'ın adının geçtiği bir cümle kurmuştu. Ağzındaki lokmayı yutan genç kız peçeteyle ağzını silerken cevabı düşünmek için zaman kazanıyordu.
"Murat zaten çok sık gelmez. Bazen kıyafet felan almak için uğrar."
"Bahar' da mı kalıyor?"
"Bilmem!"
"Yani sen bu kocaman evde tek başına kalıyorsun."
"Evet"
Biraz duraksadı genç adam. Yavaşça boğazını temizledi ve devam etti.
"Sence mantıklı mı?"
"Ne mantıklı mı?"
"Bu ev de yalnız kalman"
"Alıştım artık "
Genç adam elindeki çatalı bıraktı. Gül'ün ellerini tuttu.
"Gül ,ben diyorum ki;okulun bitiyor. Benim de işlerim yoluna girdi çok şükür. Bu işi fazla uzatmayalım"
Genç kız Mustafayı anlamaya çalışırken Mustafa devam etti.
"Hemen evlenelim,artık sende bende ayrı evlerde yalnızlık çekmeyelim. "
Gül'ün beklemediği anda kaşılaştığı soruyla gözleri kocaman açıldı. Gül'ün şaşkınlığını gidermek ve ikna etmek için devam etti.
"Bu evde kalmanın bir mantığı yok bence. Tamam ,sağolsun Murat sana çok yardımcı oldu ancak artık doktor oldun. Allah'ın Murat'a tayin ettigi vazifenin süresi doldu. Artık kendi ayakların üzerinde durabilirsin. Ayrıca ben varım. Bütün ömrümü seni mutlu etmeye adayacağımdan emin olabilirsin. Yuvamızı kuralım. Ben artık seni başkalarının evinde ziyaret etmek istemiyorum,kendi evimiz olsun. Kendi evimde göreyim seni. Bu yemekleri kendi evimizde pişir."
biraz ara verdi. Aşkla tekrar Gül'ün gözlerine baktı. Derin bir nefes aldı cebinden çıkardığı tek taş yüzüğü kutusuyla uzattı ve devam etti.
"Gül seni çok seviyorum,evlen benimle"
Gül tereddütle kutuyu aldı.Ne diyecekti şimdi?Ne yapacaktı?Düşündü ve kendince yapması gerekeni yaptı. Yüzüğü parmağına taktı ve teklifi kabul ettiğini söyledi. Mustafa haklıydı. Artık bu evde kalmasının bir mantığı yoktu. Sevinçle havalara uçtu Mustafa,artık sevdiceğini bu evden uzaklaştırmalıydı. Gözden uzak olan gönülden de uzak olur düsturuyla hareket etmeliydi. Gece boyunca konuştu Mustafa Gül'de ona katıldı tabi. Birlikte hesap kitap yaptılar,konuştular,düşündüler ve bir ay sonrası için düğün yapmaya karar verdiler. Gül her ne kadar sade bir nikah istese de Mustafa büyük ve görkemli bir düğün için ısrarcı oldu. Mustafa'nın heyecanını, sevincini,telaşını gören Gül,üzmesin diye düğünü kabul etti. Yaşanan heyecan eşliğinde yemekler yendi. Masa toplandı. Sıra kahveleri yudumlamaya geldiğinde kapı çalındı. Gül "Eyvah" dedi içinden. Gelen büyük ihtimalle Murat'tı. İnşallah bir aksilik yaşanmaz sularıyla kapıyı açtığında Murat yalnız değildi. Bahar da yanındaydı. İçinden derin bir oh çekti. Selamlaşma faslından sonra içeri geçtiler. Murat ve Gül gözgöze gelmemeye dikkat ediyorlardı.
Gül tekrar kahve yapmak için mutfağa girdiğinde salonda oturan üçlü çoktan muhabbete başlamışlardı. Mustafa'nın neşesi Bahar'ın gözünden kaçmazken,Murat'ın fazlasıyla gözüne batıyordu.
Bahar merakına yenik düştü,
"Mustafa bu akşam ayrı bir sevinç var senin üzerinde,hayırdır! bilmediğimiz mutlu bir haber mi var?"
Tebessümle karşılık veren genç adam,
"Evet çok mutluyum"
"Nedenini söylede bizde mutlu olalım."
"Gül gelsin de mutlu haberi paylaşalım."
Murat için endişeli bir bekleyiş başlarken,Bahar büyük bir heyecanla atıldı.
"Ayyyyyy yoksa bebek mi geliyor.Gül hamile mi?"
Murat beyninden vurulmuşa döndü. Olabilir miydi?İç sesi harekete geçti.
"Aman Allah'ım ben bakmaya kıyamazken o başka birinden bebek mi bekliyordu?hemde evlenmeden! Ama aptallık sende. Sen kızları eve getirirsen oda bunu kendine örnek alır. Kızların gelmek için elli tane takla attıklarını nereden bilsin?"
Murat içindeki acıyı dışa yansıtmamak için kendiyle güçlü bir mücadeleye tutuşurken Mustafa sözü aldı.
"Yok daha neler. Baharcım biz henüz evlenmedik. İlk adımı attık,şimdi sıra ikincisinde."
Mustafa'nın sözleri biraz rahatlattı Murat'ı ancak öfkesi bir türlü dinmiyordu. Gül kahvelerde geldi. İkramı yaptıktan sonra Bahar'ın yanına oturdu.
"Hayırdır,ne adımından bahsediyorsun Mustafa?"
"Canım müjdeli haberi verecektim,tam zamanında geldin."
Biraz endişeliydi ama böylesi daha iyi olacaktı. Murat Bahar'ın yanında tepki veremeyecekti. Sonrada bu fikre alışmış olacaktı.
Mustafa devam etti.
"Şöyle yanıma gelde birlikte söyleyelim."
Gül sahte tebessümle Mustafa'nın yanına geçti. Mustafa bir eliyle Gül'ün omzundan sarılırken,diğer eliyle elini kavradı. Gül bakışlarını yere odakladı. Zira Murat'a bakmaya cesaret edemiyordu.
"Biz bir ay sonra evleniyoruz" deyiverdi bir çırpıda. Bahar sevinç gösterilerinde bulunurken Murat sessiz kalmayı tercih etti. Ürkütücü bir sessizlikti Murat'ın ki. Fırtına öncesi sessizlik gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLİZAR
General FictionBir müddet salondaki koltukta hareketsiz oturdu.Vicdanı aklını sorgularken içinden çıkamadığı dipsiz bir kuyuda buldu kendini.Bir günde hayatı alt üst olmuştu Gerçek olabilir miydi? Yapmış olabilir miydi?Ömründe ilk alkol alışı değildi,nasıl bu kada...