"Hayır,asla!"
Diye haykırınca,Murat havadaki elini yavaşça indirdi. Tekrar başını yastığa koydu. Ellerini ensesinde birleştirerek bakışlarını tavana çevirdi ve söylenmeye başladı.
"Ahh!ah!Nerede o eski kadınlar. Kocası elini uzatacak ta karısı tutmayacak peh! Sabah erken kalkacak,kahvaltıyı hazırlayacak,kocasını uyandıracak,su getirecek kocasının elini yüzünü yıkayacak,hatta ayaklarını bile yıkayacak. Nerdee! Benim karım yüzüme bakmıyor. Çok geç doğmuşum çok!"
Murat'ın yakınmaları Gül'ü gülümsetmişti ancak arkası dönüktü olduğu için Murat farketmedi.
"Ben senin karın değilim" diyerek banyoya girdi.Murat İstifini bozmadı. Gül'ün çıktıktan sonra Murat banyoya girdi. Banyodan çıktığında yüzündeki değişiklik Gül'ü baya şaşırtmıştı. İki gündür uzayan sakallarını tıraş ederken imaj değişikliğine gitmiş kendisiyle özdeşleşen hafif topsakalınıda kesmişti.
Gül'ün şaşkın bakışlarını yakalayan Murat,
"Ne?Beğenmedin mi?"
Gül kaşlarını çattı,umursamaz bir şekilde omuz silkeledi. Aslında yüzü gözü açılmış daha bir yakışıklı olmuştu.
"Hazırlan gidiyoruz."
"Nereye?İstanbul'a mı?"
"Hayır başka bir yere"
"Ben gelmiyorum"
"Gül,burası konsolosluk binasının misafirhanesi. Daha fazla burada kalamayız."
" Dönelim artık Murat! Bu işi fazla uzattın. Hem senin son programın yok muydu?"
"Vardı,ama artık program da kalmadı .Kesin işime son verdiler."
Derin bir nefes aldı.
"Neyse hazırlan da çıkalım,kahvaltıyı orada yaparız."
"Nereye gidiyoruz?"
"Gerçek bir otele."
"Neden dönmüyoruz?"
Murat sessiz kalırken,Gül sorusunu daha baskılı bir şekilde yineledi,
"Neden dönmüyoruz?"
Murat derin bir nefes aldı ve koltuğa oturdu. Gül cevap bekleyen gözlerle bakarken, Murat,
"Çünkü sen daha hazır değilsin."
"Neye hazır değilim?"
"Gülüm,canım!Şu inadı bıraksan, aşkımızı, sevdamızı doya doya yaşasak, Paristeyiz aşıklar şehri, biraz tatil yapsak, herkesten, herşeyden uzak sadece biz kalsak, sadece ikimiz olsak fena mı olur?"
Bıkkınlık ifadesi olarak Gül derin bir nefes verdi,
"Murat, bak.."
Murat sözünü balla kesti Gül'ün,
"Gül seni çok seviyorum"
Gül birşey demedi. Tekrar pencereye yöneldi. Çamı açtı ve temiz havayı ciğerlerine çekti. Gül'ün tavrı canını sıksa da,Murat'ın pes etmeye niyeti yoktu.
"Senin su inadın kırılana kadar,
-kocacığım bende seni seviyorum- diyene kadar İstanbul'a dönmüyoruz."
Murat yumuşaklığın fayda etmediğini anlayınca,biraz daha sert çıkmaya karar verdi.
"Hadi hazırsan çıkalım."
Gül hızla sırt çantasını aldı. Bu hazırım demekti. Murat'a sert bir bakış gönderdi ve kapıya yöneldi. Ceketini alan Murat telefonunu çıkardı tuşlarına basarken aynı zamanda Gül'ü takip ediyordu.Osman beyi aradı vedalaştı ve binadan ayrıldılar. Dışarı çıktıklarında lüks bir araba onları bekliyordu. Murat'ın yönlendirmesiyle arabaya bindiler. Orta düzeyde ingilizce bilen Murat şöför ile gidecekleri yeri konuştular. Murat daha önce buralara geldigi için gezilecek ve görülecek yerleri iyi biliyordu. Önce Aşıklar Köprüsü- Pont Des Arts -ne gittiler. Oradan çok ünlü bir yer olan 'Le Jules Verne' restorantına,(Eiffel Kulesinin ikinci katına çıktılar.) Muhteşem bir manzara eşliğinde kahvaltı ettiler. Gül arada Murat'ın sorularına cevap verse de genelde sessiz kalmayı tercih ediyordu. Murat ise bıkmadan usanmadan bir şeyler anlatıyor ve Gül'ün kafasını dağıtmak,olanları unutturmak için azami ölçüde gayret gösteriyordu.
Yemekten sonra buradan da ayrıldılar. Kendilerini bekleyen taksinin sonraki durağı Şenzelize caddesi oldu. Ünlü markaların ve restorantların bulunduğu cadde görülmeye değecek nitelikteydi. Biraz dolaştılar.
Murat alışveriş yapmak istedi ancak Gül'ün isteksizliği dikkatini çekince vazgeçti. Akşama doğru bu restorantların birinde yemeklerini yedikten sonra Murat biraz daha gezmek istedi ancak Gül yorulduğunu söyleyince rotalarını yeni kalacakları yere çevirdiler.Eiffel kulesinin yakınlarında Lüx ve ihtişamlı bir otele geldiler. Otelin içi dışından daha gösterişliydi. Gül son derece şık ve güzel dizayn edilmiş otelin içini inceleyerek Muratla beraber resepsiyona yöneldiler. Murat İngilizce olarak odalarının hazır olup olmadığını sorarken,Gül'de yine İngilizce kendine ayrı bir oda istediğini söyledi.
"Gül saçmalama,ne ayrı odası!"
"Ben ayrı odada kalacağım"
Murat resepsiyondaki bayana ayrı oda olmayacağını ifade etti ancak Gül ısrar edince ufak bir münakaşaya tutuştular. Sonuç olarak Murat kazandı .Odanın anahtarını aldı. Hızla ve zorla Gül'ün elini kavradı ve asansöre yöneldiler. Gül elini kurtarmaya çalışırken bir yandan da Murat'a kızıyordu.
"Bırak elimi dedim sana."
"Gel bırakıcam"
"Bak çığlık atıp herkesi başına toplarım,bırak elimi."
"Asansöre binelim bırakıcam"
Murat hızla giderken Gül'ü de çekiştiriyordu. En nihayetinde asansöre bindiler ancak yanlız değillerdi.Gül ısrarlarına kaldığı yerden devam etti.
"Seninle aynı odada kalmak istemiyorum."
"Hayırlısıyla şu odaya bir çıkalım ben sana göstericem ayrı odayı."
Tabi Türkçe konuştukları için kimse anlamıyordu.
Odaya geldiler ancak Gül içeri girmemekte direndi. İyice gerilen Murat Gül'ü zorla omzuna aldığı gibi içeri girdi. Gül debendi ancak kurtulamadı. Odanın girişindeki uzun koridoru geçti. Gül daha çok debelenince koridorun sonunda Gül 'ü aşağı indirmek zorunda kaldı ancak bırakmadı. Duvara sıkıştırdı. Bu defa ikili mücadeleye tutuştular.Gül Murat'a tekme yumruk elinden gelirse sallıyor .
Murat'ta ellerini kollarını tutup engel olmaya calışıyordu.
"Çekil! Çekil dedim. Bu odada kalmayacağım."Diye itiraz ederken Murat Gül'ün gözlerine bakınca gerginliğini de sinirini de unutuveriyordu.
"Benim bildiğim,kadınlar sinirlenince çok çirkin olurlar ama sen sinirlenince daha bir güzel oluyorsun. Karıcığımm!"
"Bilirsin sen,ne de olsa kadınlar senin uzmanlık alanın."
Gül daha önce yaptığı gibi bir kaç kez Murat'ın göğsüne vurdu ancak uzaklaştıramadı aksine Gül vurdukça Murat daha bir yaklaşıyor ve Gül'ü duvara sıkıştırıyordu.
İyice Gül'e sokulmuştu ki çıkış kapısından gelen seslere kulak verdi. Kapıya baktığında ise açık kaldığını gördü. Mecburen Gül'ü bıraktı.
"Bekle sen hemen geliyorum"
Diyerek ilerledi.Koridoru geçti ve kapıyı kilitleyip içeri yöneldiğinde Gül koridorun bitiminde odanın girişinde sağ tarafa doğru konulmuş kocaman masanın yanındaydı. Masa , içkiler,meze tabakları, meyveler,bardaklar ve içi çiçeklerle dolu çok güzel bir vazoyla süslenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLİZAR
Ficción GeneralBir müddet salondaki koltukta hareketsiz oturdu.Vicdanı aklını sorgularken içinden çıkamadığı dipsiz bir kuyuda buldu kendini.Bir günde hayatı alt üst olmuştu Gerçek olabilir miydi? Yapmış olabilir miydi?Ömründe ilk alkol alışı değildi,nasıl bu kada...