"Kim arıyor Zehra anne?"
"Hasan arıyor,kızım."
Gül de endişelenmişti.
"Hasan bu saatte neden arasın ki?
Kötü birşey mi var acaba?"
"Bilmemki kızım,ben açayım mı?"
"Anne sen bebeği dışarı çıkarabilir misin? Ben konuşsam daha iyi olur."
Zehra hanım bebeği aldı,öpe koklaya dışarı çıkarken Gül ısrarla çalan telefonu açtı.
"Alo!"
"Alo Gül !"
"Efendim Hasan!"
"Nasılsın iyi misin?"
"İyim...Sen nasılsın?"
"Bende iyim de,kusura bakma ya senide bu saatte rahatsız ettim. Rüyamda gördüm seni biraz sıkıntılıydın,dayanamadım aradım. Bir sıkıntı yok değil mi iyisiniz ?"
"Yok Hasan, için rahat olsun Zehra annede bende gayet iyiyiz."
Tamam o zaman ben daha fazla rahatsızlık vermeyeyim."
"Yok estağfurullah, rahatsızlık olur mu hiç. Bizi düşünmen bile benim için büyük mutluluk."
"Yinede çok vakitsiz aradım,sonra yine görüşürüz. İyi geceler"
"Tamam sanada iyi geceler"Derin bir "Ohhh" çekti. Ucuz atlatmıştı. Demekki Hasan'ın içine birşeyler doğmuştu. Buraya geldikten sonra çok sık görüşemediler. Murat zamanının çoğunu Hasanla geçirdiği için Hasan fazla arayamadı. Gül de aramak istemedi. Çok sık görüşürse özleminin daha da artacağına inanıyordu. Tabi hamileliğini de bebeğini de Hasan'dan gizledi. Çünkü Hasan bu durumu öğrenirse ne olursa olsun ya Murat'a söyler yada Gül'ün burada kalmasına müsaade etmez kendine yakın bir yere yerleştirirdi.
Zehra anne içeri girdiğinde bebek ağlamaya başlamıştı.
"Kızım açıktı galiba"
Derken bebeği Gül'ün kucağına yerleştirdi. Gül bebeğinin karnını doyururken Zehra hanım merakını gidermek için sordu.
"Gül,Hasan bey neden aramış kızım kötü bir durum yoktur inşallah!"
"Vallahi anne bende pek anlamadım. Rüyasında beni görmüş, biraz sıkıntılıymışım. Merak edip aramış."
Gülümsedi Zehra Hanım.
"Hasan bey çok temiz bir insan. Allah razı olsun. Çok yardımı dokundu bize"
"Evet, Rabbim ebeden razı olsun. Gerçek bir abilik yaptı bana"
"Peki bebeği söyledin mi?"
Gül acı ile dudaklarını sıktı.
"Söylemedim Zehra anne. Nasıl söyleyeyim. Olayları biliyorsun. Bahar hastaneden çıkalı 2 ay oldu. Murat'ın evine yerleşmiş. Birlikte bebeklerini büyütüyorlarmış.
Şimdi bebeği öğrenirlerse
hayatları alt üst olur."Hasan çok sık aramasa da arasıra Murat'la ilgili haberleri Gül'e veriyordu. Yanlız bebeğin babasının Emir olduğunu, Emir'in Gül'ün peşine düştüğünü söylememişti. Gül'ün hamileliğinin bihaber olan Hasan'a göre Gül gençti zamanla Murat'ı unutup yeni bir hayat kurabilirdi. Ama burada ortada kalmış bir bebek vardı. Bu bebeği Emir'e vermek büyük bir hata olurdu. Murat ise merhameti ve insanlığı ile bu bebeğe gayet iyi babalık yapabilirdi. Tabi Murat'ın ve Gül'ün çektiği ızdırabın farkında değildi. Taki o geceye kadar...
Beri tarafta Emir'in yaptıklarını da söylememiş,Gül'ü endişelendirmek istememişti. Zaten onu her halükarda yakalamaya ve hadini bidirmeye kararlıydı."Ama yavrum bu bebekte Murat'ın bebeği. "
"Evet öylede,biz ikimiz bu bebeği
Allah'ın izniyle gayet güzel büyütürüz, ama Bahar bebeğini tek başına büyüyemez. Sen hep demez misin insan önce kardeşini düşünmeli, karşıdakinin nefsini kendine tercih etmeli. Bende öyle yapıyorum. Bahar'ı ve bebeğini kendime tercih ediyorum o kadar."
"Yüreğide yüzü kadar güzel yavrum. Rabbim seni en güzel şekilde mükafatlandırsın inşaallah."
"Cümlemizi annem"
"Baharın bebeği üç aylık mı oldu?"
"Evet,bir ay hastanede yoğun bakımda kalmış. Sonra da eve çıkmış. Bizim mahkeme neticelenirse evleneceklermiş galiba."
Gül'ün gözlerindeki hüzün Zehra anneyide derinden yaralamıştı. Konuyu değiştirmenin en doğrusu olduğuna karar verdi.
"Komşular da sağolsunlar yanlız bırakmadılar bizi. İklimi soğuk, insanları sıcak bir yer burası."
"Evet"
Zehra hanımı da üzdüğünü farkedince Gül,konuyu değiştirmek adına devam etti. Bebeği göstererek,
"Zehra anne, bana benziyor mu?"
"Vallahi ne bileyim kızım,et yumağı gibi birşey bu prenses. Tam olarak bilemiyorum ama bu biraz sarışın gibi"
"Galiba...Gözleri babasına benziyor ama belki büyüyünce değişir ne dersin?"
"Yavrum,rabbime sonsuz kez şükürler olsun. Eli ayağı düzgün,kusuru yok,en büyük nimet bu. Kime benzerse bensesin. Rabbim güzel kaderlerine nasip etsin"
"Amin!"
"İsmini ne koyacaksın Gül?"
"Eğer sende uygun görürsen Melike Zehra koymak istiyorum"
"Gerçekten mi?"
"Tabiki annem. Beni doğurmasan da sen benim annemsin,benim bebeğimin ismide Zehra olmalı. Şu dünyada senden başka kimim var ki!"
Zehra anne çok duygulanmıştı. Kendisi Gül'ü evladı gibi seviyordu ancak Gül'ün onu gerçekten annesi gibi sevdiğini bilmiyordu. Neticede kimse kimseyi annesi kadar sevemezdi. Gözleri dolarak Gül'e yaklaştı.
"Oyy benim kınalı kuzum. Benimde senden başka kimsem yok. Ama olsun Rabbimiz var ya o bize yeter. "
Diyerek sarılıp öptü. Gerçek bir anne kız gibi birbirlerine sarıldılar.O gün akşama kadar hastanede yatan genç anne,Zehra annenin ve hemşirelerin yardımı ile akşam evine geçti. Artık onun için yeni bir hayat başlıyordu. Tek başına değildi. Bundan sonra vereceği her kararda düşünmesi gereken biri daha girmişti hayatına. Allah'tan Zehra annesi yanındaydı. Her konuda tek yardımcısıydı. Bebeğini büyütürken de her konuda yetiştiriken de onun engin bilgilerine ihtiyacı olacaktı. Öğretmen olmasının yanı sıra engin bir şefkat ve merhamet taşıması onu bir çok öz anneden bile daha iyi anne olduğunun göstergesiydi.
İlk bir kaç gün bebek gayet sessiz ve sakindi ancak sonrasında Gül için gaz nöbetleri başlamıştı. Doğumun yorgunluğunu henüz atmamış olan Gül için bu gaz sancıları tam bir işkence gibiydi. Allah'tan Zehra annesi her konuda yardımcısıydı. 3 ü birden aynı odada uyuyor, bebeğe geceleri genellikle Zehra hanım bakıyordu. Zaten gecesinin 3 te 1 ini ibadet için ayırmış olan Zehra hanım,bu zaman diliminde bebeğe bakıyor Gül'ün dinlenmesine yardımcı oluyordu. Gül'de bir kaç saat uyuduktan sonra bebeği alıp Zehra hanımın dinlenmesini sağlıyordu. Böylece bebeğin ilk iki ayını atlattılar. İki aydan sonra sanki biraz daha gaz sancıları azaldı ve sakinleşti.
Sabah kahvaltı ederken, kapı çaldı. Zehra hanımın bakmasına müsade etmeyen Gül,
"Anne sen kalkma zaten gece çok yoruldun. Ben bakarım"
diyerek kapıyı açtı. Gelen Fadime hanımın kızı Sude Nazlıy'dı.
Sude Nazlı okuldan fırsat bulduğu zamanlarda gün içinde uğrayıp bebeği seviyordu. 6 sınıf öğrencisi olan Sude Nazlı çoğu zaman hızır gibi yetişiyor bebeği hem seviyor hem bakıyor,bazen de uyuması için yardımcı uyordu. Bu süre zarfında Zehra hanım yemek yapıyor ,Gül ev temizliği ile meşgul oluyordu. Sessiz sakin,bir o kadar da güzel bu çocuğu Zehra hanım da Gül de çok seviyordu."Sude Nazlı hoş geldin canım gelsene"
"Yok Gül abla gelmeyeceğim. Müsaitseniz annemler öğlenden sonra bebek görmeye gelmek istiyorlar da?""Tabiki buyursun gelsinler"
Sude Nazlı vedalaşıp ayrıldı. Gül tekrar mutfağa geçti.
"Kim geldi Gül?"
" Sude Nazlı geldi anne. Komşular öğlenden sonra bebek görmeye geleceklermiş."
"Buyursun gelsinler,"
"Sude Nazlı gitti mi? Gelseydi kahvaltı etseydik"
"Gelmedi, hafta sonu diye bende çok ısrar edemedim. Nede olsa annesinin bir tanesi. Annesiyle kahvaltı etmek ister"
"Evet haklısın. Neyse kızım hadi Melike Zehra uyanmadan kahvaltını yapta biraz hazırlık yapalım. Bebek görmesi öyle boş çay ile ağırlanmaz."
"Tamam"Gül hızla kahvaltısını yaparken Zehra anne hazırlıklara başladı. Yıllarca aşçılık yapmış olan Zehra hanım için pasta börek yapmak çocuk oyuncağı idi. İlk işi börek hamuru yoğurmak oldu. Hamuru hazırlayıp dinlenmeye bıraktı ve böreğin içini hazırlamaya koyuldu. Bu sırada kahvaltı sofrasını toplayan Gül de Zehra hanıma yetişmiş birlikte işe koyulmuşlardı. Boynuz kulağı geçer misali Gül, Zehra hanımdan ögrendikleri ile Zehra hanımı geçemese de yakın bir mesafeden izlemekteydi.
Gece az uyuyan bebek sabah iki saat aralıksız uyuyunca Zehra hanım ve Gül tam 7 çeşit ikramlık hazırlamışlardı. Su böreğinden kısıra, minik pizzalardan un kurabiyesine bir çok çeşit hazır hale gelmişti. Bebek uyanınca da Gül bebekle ilgilendi. Zehra hanım ise evi toplayıp süpürdü.
Saat bir doğru bütün hazırlıkları tamamlamış namazlarını kılmak üzere kıbleye yönelmişlerdi. Namazlar eda edildi. Dualar yapıldı derken beklenen misafirlerde geldi. Rukiye hanım,Fadime hanım,Yasemin hanım, Şermin hanım,Hatun hanım,Sude Nazlı,Şermin hanımın kiracısı Demet hanım.
Hemen hemen bütün komşular gelmişlerdi.
Güzel bir muhabbet başlamış,küçük Zehra'nın gelişi kutlanmış hediyeler taktim edilmişti. Çaylar eşliğinde sohbet devam edeken Şermin hanım bebeğin ismini sordu.
"Doktor hanım ismini ne koydunuz?"
"Melike Zehra koyduk."
"Ayy benim kızımın ismide Zehra."
Diyerek bebeği ayrı bir kucaklamış sevmişti.
Şermin hanımın kızı Zehra da fen ve teknoloji öğretmeni idi. Evli ve başka şehirde olduğu için Gül ile tanışma şansları olmamıştı.
Fadime hanım,
"Zehralara zam geldi"
Diye espri yapınca,Hatun Hanım araya girdi.
"Ey benim torunum da Zehra, ne çok Zehra olduk böyle"
Deyince Yasemin hanım bilge ve mutaassıp kişiliği ile,
"Olsun Zehra ismi çok güzel bir isim. Peygamber efendimizin kızının ismide Fatıma Zehra." dedi.Bu açıklama herkesi fazlasıyla tatmin etmiş ve bu ismin güzelliğini onaylamışlardı.Muhabbet devam ederken Gül'ün telefonu çaldı. Gül bebeği Fadime hanımın kucağına bırakarak telefonu aldı ve dışarı çıktı. Kısa bir süre sonra bebek ağlamaya başlayınca acıktığına karar verip Sude Nazlıyı Gül'ün yanına gönderdiler. Sude Nazlı kapıyı açtı ve aynı anda,
"Gül abla bebek ağlıyor da emzirmen gerekiyormuş" dedi.
Gül o anda kıpkırmızı oldu.
Telefondaki Hasan duyduklarına anlam vermeye çalışırken Gül nasıl toparlayacağını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLİZAR
General FictionBir müddet salondaki koltukta hareketsiz oturdu.Vicdanı aklını sorgularken içinden çıkamadığı dipsiz bir kuyuda buldu kendini.Bir günde hayatı alt üst olmuştu Gerçek olabilir miydi? Yapmış olabilir miydi?Ömründe ilk alkol alışı değildi,nasıl bu kada...