"Kimsesiz hiç kimse yok,her kimsenin var kimsesi .
Kimsesiz kaldım, kimsem ol ey kimsesizler kimsesi! "
diye dua ederken bir damla yaş süzüldü o kömür karası gözlerinden...
Seccadesini katlayıp kenara koyarken yanağından süzülen yaşlar sıklaşmış,heyecan, korku ve ümit bütün benliğini sarmıştı.
Herşeye rağmen Rabbinden ümidini kesmemiş, bir tek ondan yardım dilemiş,bir tek ona sığınmıştı.Doktordu ancak tam olarak ne yaşadığını,bundan sonrasında da tam olarak ne yaşayacağını kestiremiyordu. İnsan ancak kendi başına gelince bilirmiş ya, işte böyle bir durum içerisindeydi.
Bu aşamada doktorluk bir işe yaramıyordu. Ayağa kalkamadı. Sırtını koltuğa verip ayaklarını uzattı.Gözyaşlarını silerken odanın kapısı açıldı.
"Kızım,iyi misin yavrum?"
"İyim Zehra anne?"
"Neden öyle oturdun, sancın mı var?"
"Tam olarak bende bilmiyorum ama belimden karnıma doğru bir sıkışma hissi var"
"Vakti geldi yavrum. Asiye ebeyi çağırayım mı?"
"Dur bakalım Zehra anne,biraz daha bekleyelim durum iyice netleşsin ondan sonra çağırırız."
"Dur ben sana yardım edeyim "
Diyerek koluna girdi ve Gül'ü koltuğa oturttu.Evet tahmin ettiginiz üzere sevdiği adamdan bir parça taşıyordu bedeninde. Murat'tan bir bebek babasız kalmasın diye koptuğunda kendi taşıdığı candan haberi yoktu. Farkına vardığında ise bebek 3 aylık olmuş geri dönmek için çok geç kalmıştı.
Hasan onu bir ay sonra buldugunda Zehra annesinin evinde bir kalıyordu. Yalvardı,yakardı ve sonunda Hasan'ı ikna etti. Murat'a birşey söylememek üzere söz verdirdi. Sonrasında Hasan fakültedeki çıkış işlemlerini halletti. Diplomasını aldı ve devlette çalışması için tayin başvurusu yapmasına yardım etti. Her ne kadar yakın illeri tercih etmesini istesede Gül, uzak ve ilk etapta hemen akla gelmeyen illeri ve ilçeleri tercih etti. Yaklaşık iki hafta sonra Gümüşhane'nin Köse ilçesine Devlet Hastanesine atandığını öğrendi. Vakit kaybetmeden hazırlandılar ve Zehra annesiyle yola düştüler. Zehra hanım yurttaki işini daha genç ve güvenilir elemenlara bırakarak Gül ile gelmeyi tercih etti. Kendi evladı gibi sevdiği Gül'ü tek başına kimsesiz bırakmaya gönlü razı olmadı.
İsmini hiç duymadıkları bu ilçe küçük sevimli bir yerdi. Nüsufu az, gelişmemiş, biraz kıyıda köşede kalmış,sadece seçim zamanı hatırlanmış olduğundan pek ilerleme kaydedememiş bir yerdi.
Tabi bu durum Gül'ün işine gelmişti. Burada Murat'ın onu bulma ihtimali oldukça düşüktü.Hastane lojmanındaki boş daireye yerleştiğinde hamile olduğundan haberdar değildi. Geçirdiği zor günler ve yaşadığı sıkıntıların etkisiyle buraya alışması biraz zaman aldı. Ancak Zehra annenin girişkenliği ve sosyal yönüyle mahallede bir çok komşu ile tanışmış,bir çoğu ile yakın ilişkiler kurmuşlardı. İlk başta hastanede çalışan Rukiye hanımın ailesi ile tanışmış kaynaşmışlardı.
Rukiye hanım hayatın bir çok cilvesiyle karşılaşmış,birçok imtihandan geçmiş, eşiyle ayrılmış,iki çocuğuna bakabilmek için hastanede göreve başlamış sessiz,sakin bir kadındı.Hastanenin hemen karşısında Rukiye hanımın kız kardeşi Fadime hanımın evi vardı. Fadime hanımda yıllarca bebek hasreti çekmiş, 10 yıl sonra Allah'ın lütfu ile bir kız bebeği olmuştu. Sude Nazlı şimdi büyümüş annesinin arkadaşı ve yareni olmuştu.
Onun evinin hemen alt tarafında İse Rukiye hanımın annesi Atlas teyzenin evi bulunuyordu. 80 yaşına merdiven dayamış yaşlı kadın 9 tane evladı büyütmek için büyük bir hayat mücadelesi vermiş, çocukları büyütüp tam rahata kavuşacakken şimdide yaşlılıkla mücadeleye başlamıştı.
Ama ne Gül,ne de Zehra anne bir kez olsun Atlas teyzenin halinden şikayet ettiğini duymamışlardı. Dudaklarından dökülen daima şükür ve hamd kelimeleriydi. Eşini uzun zaman önce kaybettiginden son bekar kızı Yasemin ile birlikte yaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLİZAR
General FictionBir müddet salondaki koltukta hareketsiz oturdu.Vicdanı aklını sorgularken içinden çıkamadığı dipsiz bir kuyuda buldu kendini.Bir günde hayatı alt üst olmuştu Gerçek olabilir miydi? Yapmış olabilir miydi?Ömründe ilk alkol alışı değildi,nasıl bu kada...