Nasılsınız canlarım 🔮
Tatilde olduğum için internet ile ilgili olan uygulamalara çok giremedim. Vakit bulmuşken yazdıklarımı yayınlamak istedim.
Umarım hoşunuza gider, yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum️❤️❤️
🖤
Barış'ın Anlatımıyla;
"Herkes sakin olsun, yığılım olmadan dışarı çıkın çocuklar!"
Duman ağır ağır içeri sızarken benim gözlerim Gökçe'yi arıyordu. Benim yanımdan ayrıldıktan sonra Ecrin ile Öykü'nün yanına gitmiş ve bir daha da dönmemişti.
"Hadi sende oğlum!" diyerek bir hoca kolumdan tutarak beni merdivenlere doğru çekiştirdi. Hiçbir şey yapamadan ilerledim, nasıl olsa Gökçe'de Ecrin ile Öykü'nün yanındadır değil mi?
"Hocam itfaiye ekiplerine haber verdiniz mi?"
Kısa boylu kızın sorusunu Gaye Hoca "Evet elbette, iki tane de ambulans gelecek... Lütfen onlara yer açın!" diye yanıt verdi ve birkaç saniye sonra bu yangının nasıl çıktığını sorguladı kendi kendine. Gerçektende, bu yangın nasıl çıkmıştı?
"Barış!" "Barış!"
Adımı iki farklı sesten aynı anda işitmem ile arkama dönmem bir oldu, Ecrin ve Öykü'ydü bunlar... Ama ya Gökçe, o neredeydi?
"Evet kızlar?"
"Gökçe'yi bulamıyoruz!" deyince Öykü ne diyeceğimi bilemedim, ne tepki vereceğimi de...
"Nasıl yani, yok mu?" Olumsuz anlamda başını sallayan Ecrin oldu bu sefer.
"Ayy içeride kalmış olmasın!" dedi ardından da, bu ihtimal de vardı.
"İyice etrafa baktınız mı, gerçekten yok mu?" İkisi de başını olumsuz anlamda salladı, gözyaşları sürmüş oldukları rimelin akmasına neden olmuştu.
"Tamam burada bekleyin!" dedim, suratıma ifadesizce bakıyorlardı. Ben ise çoktan ne yapmam gerektiğine karar vermiştim; eminim ki içimdeki yangın içerideki yangından daha büyüktür...
"Barış!" Arkamdan bağıran onlarca sese ve haykırışa aldırış etmeden balo salonuna daldım, içeride hava alınamayacak bir atmosfer varken nereye gideceğimi bilmiyordum. Etraftan küçük ateş parçacıkları sıçradığı için çok dikkat etmem gerekiyordu. Dumanı önümden çekmek istercesine havaya vurdum ve tuvalete doğru koşmaya başladım. Orada yoktu.
Hızla oradan çıkıp ters yöne doğru koştum bu seferde. Dumandan dolayı neredeyse hiçbir şey göremiyordum ve sol tarafımdaki üzerinde ateş külleri olan tahtayı da fark etmemiştim. Koluma çarpıp yere düşmesi ile acı içinde inlemem bir oldu, elimi istemsizce omzuma götürdüm. Bir an geri dönmeyi düşünsem de 'Saçmalama Barış,' diye fısıldadı iç sesim, 'Bir sevdiğini kaybettin birini kaybetmeye daha dayanamazsın!' diye ekledi ardından da. Haklıydı.
Bir süre acıyla olduğum yerde bekledim, derinlerden bir ses geliyordu ancak ne sesi olduğunu çözememiştim. Güçsüz bir ses ve atılan güçsüz yumruklar... Gökçe'ydi belki de bu. Sesin nereden geldiğini bulabilmek için nefesimi tuttum ve acıyan koluma aldırış etmeden koridorun sonuna kadar koştum, burası tek kapılı olan bir odaya çıkmıştı. Kapalı olan kapıyı açmaya çalıştım ancak kilitli olduğu için açılmadı.
"Lütfen yardım et,"
Karşı taraftan kurulan cümle halsiz kalmış bir kızı temsil ediyordu, Gökçe'yi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Beden Bir Ruh (Tamamlandı)
ChickLitBazen bir bedene aşık olduğunuzu sanarsınız. Gözlerinin mavisi veya saçlarının siyah renkte oluşu hoşunuza gider. Bu gerçekten böyle midir? Çok yakışıklı veya güzel diye mi birisinin yanında olmak istersiniz; yoksa onun yanındayken mutlu ve huzurlu...