14. Bölüm

204 165 148
                                    

Selaam, uzun bir aradan sonra ben geldim... Hemde upuzun bir bölümle. Bu aralar bazı kişilerin hikâyemi gerçekten ve samimi olarak okuduğunu fark ettim. Gerçek ve hikayemi beğenen okuyucularımın olması beni gerçekten çok mutlu etti. Umarım çoğalırız. Söz veriyorum, ben hep yanınızda olacağım. İstediğiniz zaman konu ne olursa olsun benimle konuşabilirsiniz, size iyi gelmek için her şeyi yaparım. Sizleri çok seviyorum, olursa sizin sayenizde büyüyebiliriz. Lütfen bu şansı bana verin. İyi okumalar  ❤️❤️

🖤

Tam tamına iki gün geçmişti, birbirinin aynısı olan iki gün. Vaktimi daha çok Ecrin ve yeni tanıştığım kedi profiline sahip olan Öykü ile geçirmiştim. Evet evet kedi profiline sahip olan kişiydi Öykü. Öykü'yü telefonuma kaydettikten sonra yaptığım ilk şey onunla tanışmak olmuştu ve o zaman anlamıştım ne kadar iyi üçlü bir kız gurubu oluşturacağımızı.

Günlerden cumaydı ve şuanda saat beş olduğu için hava zifiri karanlıktı. Uyuyamıyordum. Her gün, gün doğmadan kalkıyor ve sonrasında gördüğüm kabuslar engel oluyordu uyumama. Bugün de o günlerden biriydi işte, ter içinde sıçrayarak kalkmıştım. Banyoya girdim.

Duştan çıktıktan sonra bornozumu üzerime geçirdim ve havluyla saçlarımı sarıp odama geçtim. Perdelerin çekili olmasını fırsat bilerek ışığı yaktım, parlak ışık gözlerimi acıtmıştı. Başımdaki havludan kurtulduktan sonra arkamda duran prize saç kurutmayı takarak saçlarımı kuruttum. Saat altı olmuştu.

Eğer biraz daha hızlı olursam okula yürüyerek gidebileceğimi düşündüm ve hızlıca hazırlandım. Bugünkü dersler için çantama kitaplarımı koymayı da ihmal etmemiştim.

Aklımdaki düşüncelerin beraberliğinde evden çıktım. Apartman her zamankinden daha sessizdi ve dışarıdaki yağmurda elektriklerin kesilmesine neden olmuştu. Çok sakar biri olduğum için normal insanlara nazaran yere kapaklanmamak için daha çok dikkat ettim. Karanlığın içinde hiçbir şey göremiyordum, nefes alış verişlerimin haricinde hiçbir ses yoktu. Koluma dokunan bir elle ise çığlığı basmam kaçınılmaz oldu. Koluma dokunan el bağırmam ile birlikte ben ne olduğunu bile anlamadan hızla ağzımı kapattı, nefes alamıyordum. Allah'ım lütfen kaçırılmayayım! Daha okumak istediğim çok kitap, dinlemek istediğim onlarca müzik var. Hem ben çok gencim!

"Gökçe?"

Duyduğum kısık ve korkmuş olan tanıdık erkek sesi ile gözlerimi araladım, Cem'di bu.

"Neden bağırıyorsun?"

"Korktum"

Korkudan dolayı yapışmış olduğum merdiven korkuluklarından ayrılıp Cem'e doğru birkaç adım attım, merdivenin on üçüncü basamağında durmuş birbirimizle bakışıyorduk.

"İyi misin?" diye sordu çantamdan aldığını tahmin ettiğim su şişesini bana uzatırken, bir yudum içip ona geri uzattım. İyi olduğumu söylemeyi de ihmal etmedim tabi. Birlikte aşağı inip yarım kalan konuşmamızı orada tamamladık.

"Nereye gidiyorsun?"

"Okula gideceğim." Gözlerini ovuşturduktan sonra sanki çok garip bir şey demişim gibi şaşkın bir ifadeyle bana baktı.

"Bu saate mi?" diye sordu, saatte ne olduğunu sordum.

"Gökçe saat altıyı on beş geçiyor... Sence de okula gitmek için biraz erken değil mi?"

"Sıkıldım evde... Hem bu saatte ne yapabilirim ki?" Cem gözlerini devirip az önce yaptığı gibi o şaşkın imasını gözler önüne serdi.

"Uyuyabilirsin mesela!" Aklıma gelen ilk şey gördüğüm kabuslar olmuştu. Aramızda kısa bir sessizlik oluştuktan sonra tekrardan konuşmaya başlayan ben oldum.

İki Beden Bir Ruh (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin