Selaam, sizden bir şey isteyeceğim (:
Instagramdan bu hikaye için Waddpat.yazari (İki Beden Bir Ruh) diye bir hesap açtım. İstenilen ve karakterler ile ilgili her şeyi orada paylaşacağım. Takip ederseniz çok sevinirim, şimdiden teşekkür ederim ❤️İyi okumalar canlar ❤️
🖤
Barış ile o saçma ve anlamsız bakışmamız aklımdan çıkmıyordu. Neden yanımda olduğunu, bana bir şey olacak korkusu ile neden o kadar çok gözyaşı akıttığını da anlamış değildim.
Ciğerlerim kısa sürede eski sağlığına kavuştuğu için dört gün normal odada kalmamın ardından sonunda evime dönebilecektim...
"Doktor çıkış işlemlerini yapmış. Hazır olduğunda söyle birlikte çıkalım."
Siz diyeceksiniz şimdi, bu kim? Barış Çocuk. Neden benimle kaldığını bilmiyorum ama yanımda kalmak için çok ısrar etmişti ve bende elbette ki onu kırmamıştım. Oysa bir kez bile olsun "Neden buradasın?" diye sormayı çok istemiştim.
Ecrin ile Öykü, Barış'ın tarafını tutarken bizi bir başımıza bırakmışlardı. Enez bir kez bile olsun beni arayıp sormamıştı ve bu gerçekten de kalbimi incitmişti. Ablam ve babama gelince ise onlara kısaca durumu özetlemiş bir daha da hiç konuşmamıştık. Evlatlık olmakta böyle bir şey işte (!)
"Çıkabiliriz," dedim. Üzerimde Öykü'nün iki yıl önceki ona küçük gelen eşofman takımı vardı. Eve gidemediğim için sağ olsun bana getirmişti, üstüne üstlük birde küçük geldiği için hediye olarak almamı rica etmişti.
"Enez hiç aramadı mı?" diye sordum Barış'a, yüzündeki gülüş anında soldu ve başını olumsuz anlamda salladı. Emin olmak için "Hiç mi?" diye sordum, bu sefer cevap bile vermedi. Onun koluna girdim ve birlikte aşağı indik, üzerimde biraz halsizlik olsa da eve gidip dinleneceğimi düşünmek beni mutlu ediyordu.
Barış ile birlikte bulduğumuz ilk taksiye bindik, üzerimde zaten hiç para bulunmadığı için yol paramı ödemesine karşı çıkmamıştım. "Yarın gelme," dedi Barış ben taksiden inmeden önce. Gözlerinde anlam veremediğim bir duygu vardı; sevgi, kıyamama veyahut acıma... Bilmiyorum.
"Bu hafta okula geleceğimi düşünmüyorum..." dedim, sonra da "Kendine iyi bak," diye fısıldadım. O bir kez daha gözlerimin en derinine bakarken ben taksiden inip çoktan basamakları çıkmaya başlamıştım. Evin önüne geldiğimde birkaç kez zili çaldım ancak kapıyı açan kimse olmadı, anahtarı paspasın altından alıp devamında da kapıyı açtım ve içeri girdim. Babam veya ablam geldiğinde kapıyı açmaya üşeneceğimi bildiğimden ise anahtarı aynı yerine bırakmıştım.
Odama girdiğimde burasını ne kadar çok özlediğimi anladım, insanın evi gibi yoktu. Hastanedeki yataklarda rahattı ancak hiçbir konforu kendi yatağımdaki gibi bulamazdım. O kadar yorgundum ki yatsam hemen uyuyacaktım ancak duş almam gerekiyordu. Dolabımdan biri saçım biride vücudum için iki tane havlu alıp banyoya girdim ve kendimi sıcak suyun huzur veren kollarına bıraktım.
Duştan çıktıktan sonra saçlarımı baştan savma bir şekilde kurutup kıyafetlerimi giymiş ve kendimi yatağın üzerinde otururken bulmuştum, yorganın altına girip ısınmaya çalıştım. Bedenimden çok ruhum titriyordu sanki. Ya inanabiliyor musunuz, Enez bir kez bile olsun beni merak etmemişti? Hadi geçtim hastaneye gelip ziyaret etmesini tek bir "Nasıl oldun?" mesajını bile çok görmüştü bana. Telefonumu yatağımın yanındaki komodinin üst çekmecesine koyduğumu düşünerek üst çekmeceyi kendime doğru çektim. Telefon değil ancak uzun zamandır okumadığım bir defter çarpmıştı gözüme, Enes'in benim için yazmış olduğu defteri... Rastgele bir sayfa açıp içten bir tebessümle okumaya başladım. Yazmış olduğu yazılar sanki yanımdaymış izlenimi veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Beden Bir Ruh (Tamamlandı)
ChickLitBazen bir bedene aşık olduğunuzu sanarsınız. Gözlerinin mavisi veya saçlarının siyah renkte oluşu hoşunuza gider. Bu gerçekten böyle midir? Çok yakışıklı veya güzel diye mi birisinin yanında olmak istersiniz; yoksa onun yanındayken mutlu ve huzurlu...