En sonunda dayanamayıp kapıyı açtım ve tekrardan odama gittim. Bu gün mezarlığa gidecektim ve kimsenin yanımda olmasını istemiyordum.
Ayla hala uyuyordu ama bu kadar uyku ona yeterdi, kolunu dürtüp "Ayla" diye fısıldadım. Hiç tereddüt etmeden gözlerini açtı ve beni gördüğü gibi de yatakta doğruldu."Gökçe... Kuzum iyi misin?"Değildim ve bundan sonra da iyi olabileceğimi sanmıyordum. Başımı olumsuz anlamda iki yana sallayıp "Hayır" dedim. Sesim tahmin ettiğimden daha da kısık ve sakin çıkmıştı.
"Ben şimdi hazırlanıyorum, mezarlığa gideceğim. Ablam ve babam uyandığında onlara söylersin."
Yataktan kalkıp eliyle siyah saçlarını taradı ve bu arada bana da gözlerini devirmeyi ihmal etmedi.
"Ya tamam gidersin de önce bir kahvaltı yap. Sonra baban araba ile bırakır seni, hem bende yanında olurum."Bende kahvaltı yapacak hal mi kalmıştı sizce? Bir taraftan sevgilimin sesi kulaklarımda yankılanıyor, bir taraftan gördüğüm rüyalar beni etkisi altına alıyordu ve ben kahvaltı yapmayı düşünmüyordum bile. Evimin mezarlıktan uzak olma konusuna gelince ise sabah yürüyüşü yapabilirdim değil mi? Belki temiz hava solumak beni kendime getirirdi, en kötü ihtimalle de otobüse binip giderdim. Yeter ki yalnız kalabileyim...
"Canım hiçbir şey yemek istemiyor ve yalnız kalmak istiyorum. Lütfen benimle inatlaşıp daha fazla yorulmama sebep olma."
Cevap gelmedi, o da diyecek hiçbir şey bulamıyordu ve anladığım o ki benimle zıtlaşmakta istemiyordu.Gardırobumun karşısına geçip içinden düz, kalın, siyah bir kazak ve pantolon çıkarttım. Odamdaki çoğu şey gibi kıyafetlerim de siyahtı, az kalmıştı artık saçlarımı da siyaha boyatıp, çam yeşili gözlerim yerine koyu kahverengi lensler takmama...
"Montunu da al bari!"
Arkamdan bağıran Ayla'nın sesiyle geriye döndüm ve tekrar gardırobuma ilerledim. Onun da dediği gibi montumu aldım ve elimde taşıyarak ayakkabılığın önüne gittim.
Ocak ayının ortasındaydık ve hava çok soğuktu. Dışarıda az az kar çileştiriyordu, bu yüzden kışlık botlarımı dolaptan çıkartıp ayaklarıma geçirdim.
Sonra ise beni geçirmek için bekleyen Ayla'ya baktım uzun uzun."Kendine sakın bir şey yapma!"
Sesi korku dolu ama tehditkar çıkmıştı. Ne yapabilirdim ki kendime? Çok şükür ki psikopatlığın o seviyesine henüz ulaşmamıştım, ama ihtimal var mıydı; her iki ayrı yüzde elli seçenek gibi o da bir ihtimaldi...Hiçbir şey demeden kapıyı kapatıp evden ayrıldım. Montum hala elimdeyken yavaş yavaş basamaklardan inip dış kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açabilmek için tam tuşa basacaktım ki başka birisi benden daha önce davrandı.
Bu kişi benim en büyük düşmanım benden iki yaş küçük olmasına rağmen yılan dilli Ceren'di. Sanki bana acırmış gibi gözlerimin içine bakıp sırıtarak konuşmaya başladı.
"Acıyorum sana ya, valla bak! Yıllar önce anneni kaybedip öksüz kalmıştın, şimdi de sevgilini kaybedip sap kaldın. Beni bırak, bu hayat bile seninle uğraşmaya bayılıyor. Her zaman mutsuz olmaya layıksın sen!"Tamam, karşılıklı ve ölümüne düşmandık ancak şuan bu dedikleri çok fazlaydı, ben ona ne yapmıştım da durduk yere bana sataşıyordu ki?
"Uğraşamam seninle!" diyerek omzundan ittirdim ve dış kapıdan çıkmaya çalıştım ancak bu ne yazık ki pek mümkün olmamıştı. Beni kolumdan tutup sertçe duvara yapıştırdı, normalde olsa boyalı, sarı saçlarından tutup onu yere doğru iterdim ve beş kilo makyaj barındıran suratına da yumruğumu geçirirdim ancak şuan bunların hiçbirini yapmaya ne halim ne de takatim vardı.Ceren elini tam yanağıma doğru götürüyordu ki beline dolanan bir elle geri çekilmek zorunda kaldı. Beni, bu lanet kızdan kurtaran kişi Ceren'in ondan üç yaş büyük abisi olmuştu.
"Kızım sen ne yapıyorsun ya?"
Cem'in bağrışı apartmanda yankı yapmıştı. Onu saçlarından sürükleyip basamaklara kadar götürdü, bu ikisinin kardeş olduğuna hala inanamıyordum. Aynı kana sahip iki kişi nasıl olur da birbirinden ayrı, iki farklı ruha sahip olabiliyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Beden Bir Ruh (Tamamlandı)
Chick-LitBazen bir bedene aşık olduğunuzu sanarsınız. Gözlerinin mavisi veya saçlarının siyah renkte oluşu hoşunuza gider. Bu gerçekten böyle midir? Çok yakışıklı veya güzel diye mi birisinin yanında olmak istersiniz; yoksa onun yanındayken mutlu ve huzurlu...