BD 9.Bölüm

1K 104 50
                                    

Normalde bölümleri filmi izlerken ve tüm replikleriyle birlikte yazıyordum. Ama fark ettim ki bu şekilde karakterler arası diyalog yeterli değil ve filmle aynı ilerliyor. Bundan vazgeçerek aklımda kalan şekilde yazacağım.

Keyifli okumalar.

Tribünlere yerleşmiş ve oyuncuların sahaya çıkmasını bekliyorduk. Birazdan olacakları ve kimin kazanacağını bildiğim için pek ilgimi çekmiyordu. O kadar yüksek sesle tezahürat yapılıyordu ki burayı terk etmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu oyun tam bir saçmalıktı. Oyunun kurallarını çok iyi biliyordum. Benim için gereksizdi. Önceki hayatımda büyü yapamamalarına ve uçamamalarına rağmen quidditch oynamaya çalışanları görmüştüm. Evet, şimdi önyargımın nedenini anlamıştım.

Sonunda oyuncular uçarak sahaya çıktılar ve alışmak için birkaç kez sahanın etrafında döndüler. Konuşmacı o sırada bir şeyler anlatıyordu. "Senenin ilk quidditch maçına hoşgeldiniz. Bu günkü karşılaşma slytherin ve gryffindor arasında." Slytherin dışındaki diğer binalarda gryffindoru destekliyordu.

Sonunda toplar salındı. Anlatıcı neler olduğunu anlatıyordu. "İlk sayı gryffindora gidiyor-" Ama dinleme gereği duymadım.

Biraz izlediğimde aslında eğlenceli bir oyun olabileceğini düşündüm. Tabi uluslar arası bir maç olursa. Slytherin fazla agresif oynuyordu ve bu benim hoşuma gitmişti. Kazanmak için her şeyi yapabileceklerini bir kez daha belli etmişlerdi. Biraz sonra Harry altın snitchi gördü ve takip etmeye başladı. Ama süpürgesinin kontrolünü kaybederek neredeyse düşecekti ki Harmione neler olduğunu gördü ve koşarak öğretmenlerin oturduğu yere geçti. Bunu bende yapabilirdim ama risk almaya gerek yoktu yakalanma ihtimalini göze alamazdım.

Geleceği bundan sonra tahmin edilemeyecek kadar çok değiştirmeyecektim. Sadece kendime göre en uygun şekilde yönlendirecektim. Öğretmen türibününde oluşan kargaşadan Hermione'nin pelerini yaktığını anladım.

Ron'a hafifçe eğilerek "Umarım Harry fazla zarar almamıştır. Neredeyse düşecekti. Gerçekten bunu Snape'im yaptığını mı düşünüyorsun? Sırf bir maç için hem bir öğrencinin hayatını hemde kendi öğretmenliğini riske atar mı sence?" diye sordum. İşte şimdi tereddütte kaldığını fark etmiştim. Ona bunları sormuştum çünkü ileride bunları yapanın Snape olmadığı anlaşıldığında bilinç altında benim düşüncelerime karşı daha eğilimli olacaktı, düşüncelerime biraz daha güvenecekti.

Bu psikolojik bir tepkiydi. Büyücü yada muggle fark etmez insan psikolojisi aynıdır ve ben psikolojiden iyi anlarım. "Hermione Snape'in yaptığına emin olduğunu söyledi. Bu kadar kesin konuşuyorsa eminim bir bildiği vardır" dedi. Ve şimdi ikinci aşama "pekala onun sözüne güveniyorsan öyledir. Bende sana güveniyorum" dedim. Yani gerçek ortaya çıkınca kendini içten içe biraz suçlu hissedecek çünkü ben ona güvendim ve o yanıldı. Ayrıca içten içe biraz Hermione'yi suçlayacak çünkü o Hermonie'ye güvendi ve Hermione yanıldı. İşte bu manipülasyon...

Harry snitch'i ağzıyla yakalamıştı ama ben oraları fazla izlememiştim. Zaten nasıl olduğunu biliyordum.

Çığlıklar fazlasıyla artmıştı ve rahatsız olup Harry'nin yanına inmiştim. Takım onu kutlarken biraz hızlandım ve ona sarıldım. Hafifçe gözlerimi doldurup konuşmaya başladım "sana bir şey olacak diye çok korktum. Ya sana bir şey olsaydı. Belki de ölebilirdin Harry, lütfen bir daha beni korkutma." Koluna girerek onu yürütmeye başladım ayrıca konuşma devam ediyordum. "Bunu kesinlikle birilerine söylemeliyiz. Hermione bunu yapanın Snape olduğunu düşünüyor. Her ne kadar bunu yapanın Snape olmadığını düşünsemde Ron'da böyle düşünüyor. Eğer sende öyle düşünüyorsan size güveniyorum." diyerek gözlerim dolu şekilde gülümsedim.

O sırada hızlıca bize doğru yürüyen Ron ve Hermione'yi gördüm. Hermione dahada hızlanarak "Snape'in sana büyü yaptığını söylemeliyiz. Bu yasalara aykırı. Neredeyse senin düşmene sebep olacaktı." dedi. Harry ise biraz şüpheyle "Bunu yapanın Profesör Snape olduğuna emin misin Hermione?" diye sordu. Hermonie biraz alınmış gibi görünüyordu. Ama belli etmemeye çalışarak "elbette eminim Harry. Snape seni düşürmeye çalışıyordu." dedi. Evet tatlım, sen öyle sanmaya devam et...

Bu teoriyi Hagrid'e söylemişlerdi ve o Snape'in böyle bir şey yapmayacağı konusunda ısrarcı olmuştu. "Saçmalık, Snape neden süpürgene büyü yapmak istesin ki?"

"Kim bilir? Peki neden o üç başlı köpeğin koruduğu odaya girmeye çalıştı?"

"Flaffy'den mi bahsediyorsunuz, onu nereden biliyorsunuz ki?"

Hermonie hemen atılarak "o yaratığın bir adı mı var yani?" diye sordu.

Bende "Hermiome oda bir canlı. Bu konuşma tarzın sanki biraz kaba." diyerek onu uyardım. Her ne kadar bir yetişkin olarak küçük bir çocukla uğraşmanın yanlış olduğunu bilsem de tek eğlencem buydu. Ne yapabilirim ki?

Hagrid bana bakarak gülümsedi. Yavaş yavaş herkesin kalbinde yer edinmeye çalışacaktım. Ve çoğu kişinin zaafını bildiğim için belki bu kolay olabilirdi. Benim cevabımdan sonra Hagrid daha özgüvenli şekilde "tabiki bir ismi var onu barda tanıştığım İrlandalı bir adamdan aldım. Sonrada Dumbledore'a verdim, şeyi korumak için..."

"Evet?"

"Bunu söylememem lazımdı." "Başka soru yok! Başka soru sormayın."

Harry konuşmaya devam etti "ama Hagrid, Fluffy her neyi koruyorsa Snape onu çalmaya çalışıyor."

"Saçmalık! Snape bir hogwarts öğretmenidir."

Hermonie yine 'ben her şeyi bilirim' edasıyla konuştu "bu hiçbir şeyi değiştirmez. Bir büyü gördüğüm zaman tanırım. Bu konuda olan her şeyi okudum. Büyü yaparken göz temasını yitirmemek gerekir ve Snape gözünü bile kırpmıyordu"

"kesinlikle"

Hagrid hemen söze daldı "şimdi beni dinleyin, dördünüzde! Karışmamanız gereken işlere karışıyorsunuz. Çok tehlikeli işlere. O köpeğin koruduğu şey Dumbledore'u ilgilendirir. Birde Nicolas Flamell'i"

"Nicolas Flamell'mi?"

"Bunu söylememeliydim." Bu cümleyi tekrarlayarak yanımızdan kaçtı.

"Acaba Nicolas Flamell kim?"

...

Bazı yerlerde Hermione yerine Hermonie yazıyor. Oralara çok takılmayın. Yazım yanlışları bazen gözümden kaçabiliyor.

Black DiamondHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin