Ertesi gün, herkes kahvaltı için ortak salona gittiğinde Dumbledore ayağa kalkarak sözü Gilderoy Lockhart'a bırakmıştı.
"Hepinize noel bayramının ardından hoşgeldiniz demek istiyorum." Ona delicesine hayran olan herkes elleri acıyasıya kadar güçlü şekilde alkışlamıştı. Sadece hoşgeldiniz demiş ve gülümsemişti oysa ki. Diğer insanların bu aptal halleri Melanie'ye acınası gelmişti. "Ne kadarda zavallıca" diye düşünmeden edemedi.
Yanındakilere baktığında onlarda da aynı yüz ifadesi olduğunu görüp gülümsedi. O sırada kucağındaki kedi mırlayarak ilgiyi kendisine çekmişti bile.
"Biliyorsunuz ki okulumuz şuan için neden olduğu bilinmez saldırılarla uğraşıyor. Bunun için hiçbir öğrencinin, özellikle de muggle doğumlu olan öğrencilerin asla yalnız dolaşmaması gerekiyor.
Ayrıca müdürlüğe sunduğum fikirlerden biri olan "savunma antrenmanları" adlı çalışmam da onaylandı. Bu demektir ki isteyenler belirlediğim saatte, sırf bunun için oluşturulmuş yeni düello sınıfına gidecekler.
Bu kulübe katılmak için tek yapmanız gereken şey kapıda asılı olan çizelgeye isminizi yazmak. Bu fikir aslında uzun zamandır aklımdaydı fakat neden daha önceden yürürlüğe koymadığımı bilemiyorum. Ah her neyse. Yemeklerinize devam edebilirsiniz."
Herkes tekrar yapabildikleri kadar büyük bir güçle alkışlamaya başlamışlardı. Melanie buna kimseye belli etmeden göz devirdi ve yüzüne sahte bir gülümseme kondurdu. Oblivate yaparken yanlışlıkla bu fikri de silmiş olması muhtemeldi. Her ne kadar büyüde mükkemmelleşmek üzere çok çalışsa da o hala 12 yaşında bir çocuktu (!)
"Kesinlikle bizde katılmalıyız. Lockhart'ın bize pek bir faydası olacağını sanmıyorum fakat Dumbledore bunu onaylamış. Yani başımıza kötü bir şey gelmez"
Bunu diyen kişi Melanie idi. Her ne kadar bunu söylediği için kendinden tiksinsede bu klübe katılmaları gerektiğinin farkındaydı. En azından böyle söyleyerek Dumbledore'u onlardan biraz olsun uzaklaştırmış olacaktı.
Harry, Dumbledore'un onayladığı bir klübe girdiği için kendini güvende hissediyordu. Onun onayladığı bir klüpte tüm nefretleri üzerine çekerse ona olan güveni kırılmış olacaktı.
***
Yemekten sonra katılmak isteyen herkes düello odasında toplanmış Gilderoy'un gelmesini bekliyorlardı. Sanki sahneye çıkmış edasıyla platforma çıkan öğretmenle istediklerine ulaşmışlardı.
Onun ardından yardımcısı olarak Snape'i işaret ettiğinde bazılarının korkak iç çekişleri duyulmuştu. O sırada hâlâ Melanie'nin kucağında olan Regulus ilgiyle Snape'i süzüyordu. Demek abisinin sürekli uğraştığı o Slytherin çocuk profesör olmuştu ha?
Regulus en başından beri çocuktaki büyü gücünün farkındaydı. Abisi ve arkadaşları sürekli ona sataştığında sadece savunma büyüleri yaptığının farkındaydı. Bunun nedeninin Lily olduğunu tüm Slytherinler biliyordu. O soğuk bakışlı çocuğun gözleri Lily'e değdiği her seferde nasıl yumuşadığını herkes bilirdi.
Regulus'un zamanında Severeus'la konuştuğu olmuştu. Kendi iksir dersi iyiydi fakat onunkinin daha iyi olduğunu bildiğinden yardım isterdi. Kendisinden yaşça büyük olsa da her zaman yardım ederdi.
Regulus ve Severeus'un gözleri birbiriyle kesiştiği anda Regulus gözlerini kaçırdı. Aklına gelen şey yüzünden kendini kötü hissetmişti.
***
"Onun James'e ne kadar aşık olduğunu fark edemeyecek kadar kör müsün Sev?"
Severius karşısında ona duygusuz bakışlar atan çocuktan gözlerini kaçırdı. Eğer öyle bir şey olsaydı Lily ona söylerdi. Öyle değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Diamond
Fanfiction*Harry Potter Kurgusudur.* "Zihnine giremiyorum. 11 yaşında bir çocuğa göre çok güçlüsün. Seni müritlerimden biri olarak görmeyi çok isterdim" dedi tıslayan bir edayla. Zihnimi okuyamamasına şaşırmıştım ama belli etmedim. "Hmm... Bilemiyorum, bana...