Yaptığınız her bir iyi yorum beni yazmaya daha da teşvik ediyor. Hepinizi seviyorum, umarım beğenirsiniz.
Ayrıca art arda 2 bölüm yayınladım bu yüzden önceki bölümü atlamış olabilirsiniz. Kontrol edin <33
Gece olduğunda gizlice aşağı indik. Neville ise bizi durdurmak için oradaydı. Hermonie hızlıca "petroculus totalus" büyüsü yaparak onu dondurdu.
Dördümüz görünmezlik pelerini altında Fluffy'nin yanına gittik. Fark ettikleri üzere büyülü bir arp çalıyordu.
"Çoktan girmiş" diye fısıldadı Hermione. Bense işaret parmağımı dudağıma getirerek sessizlik işareti yaptım sadece.
Eğer o tüylü ve salyalı şeyin yemeği olmak istemiyorlarsa sessiz olmalılardı.
Patisini hafif kaldırıp o uyandığı anda aşağıya atladık. Zemindeki yumuşak şey bizi tutmuştu. Ben diğerlerinin aksine hiç kıpırdamadan şeytan tuzağının beni içeri çekmesini bekledim. Benim içeri çekildiğimi gören Harry ve Ron telaş yapmış, Hermione ise bunu neden yaptığımı anlamış gibiydi.
"Hey sakin olun ve hareket etmeyin" dedim. Hermione'de yanıma düştü. Daha sonra Harry. Fakat Ron fazla korkmuştu. Asamı çıkararak "Lumos solem" büyüsünü yaptım. Asamdan çıkan güneş ışığı, Ron'un bitkilerden kurtulmasını sağlamıştı.
"Teşekkürler Melanie sen olmasaydın o bitkiler beni öldürebilirdi. Diğerlerinin aksine sen yardım edebilecek birisin" sesindeki ima yine çok belliydi. O kadar kitap okuyan Hermonie'nin bu bilgiyi bilmemesi garip olurdu ve Ron'da böyle düşünüyordu.
İlk etabı atlattığımızda ikinci etap etrafta uçuşan anahtarlarla dolu bir odaya geldik.
"Harry bu etapta bize sen yardım edeceksin. Oradaki süpürgeyi görüyor musun? Ona binerek şurada uçan eski ve kanadı kırık anahtarı almalı ve kapıyı açmalısın."
Beni dinleyerek tam süpürgeye uzanmıştı ki "Bekle!" Diye bağırdım. Eli havada donrak bana döndü. "Ne oldu Melanie?" Diye sordu. "Bu fazla kolay Harry. O süpürgeye dokunduğun anda bir tehlike geleceğini hissediyorum. Bu yüzden gözüne anahtarı kestirdiğin anda, en hızlı şekilde onu yakalamalısın."
Bana hak vererek gözüyle anahtarı buldu. Süpürgeye dokunduğu anda tüm anahtarlar üzerine üşüşmeye başladı. Harry hızlıca manevralarla o anahtarlardan kurtularak tıpkı bir snitch gibi eski anahtarı yakalayıp Ron'a fırlattı. Oda hızlıca kapıyı açıp içeri girmemizi bekledi. Ardından kapıyı sertçe kapatarak hala peşimizde olan anahtarlardan kurtulmamızı sağladı.
Hermione tersçe "böyle olacağını nerden bildin?" Diye sordu. Bense "Kimse bu kadar kolay bir görev koymazdı Hermione, eğer beni yenme hırsını bir kenara bırakarak sağlıklı düşünürsen sende bana hak verebilirsin" dedim.
Yüzündeki o dumur olmuş ifade keyfimi yerine getirsede belli etmedim. Ron ve Harry ise bize belli etmemeye çalışarak gülüyorlardı. "Bu konuşmanın yerinin burası olduğunu sanmıyorum" diyerek tekrar konuştum ve ilerimizdeki kocaman satranç tahtasına baktım. "Bu oyunda en iyimiz sensin, değil mi Ron?" Diyerek gülümsedim. Bu oyun strateji oyunudur ve benin stretejim sorumluluğu başkasına yüklemek, bu oyunda iyi olmam her şeye atlayacağım anlamına gelmez.
Ron bizi taşların yerine yerleştirmiş ve oyuna başlamıştı. Hiç birimizi feda etmeden kazanmanın bir yolunu arıyordu. Yaklaşık 15 dakikalık bir oyundan sonra kendini feda etmesi gereken bir konuma gelmişti. Bunu anladığımda rahatlatıcı bir ifadeyle ona döndüm. Gülümseyerek "bunu istediğine emin misin?" Diye sordum. Oda gülümseyerek "evet, eminim" dedi. Diğerleri ilk başta neyden bahsettiğimizi anlamamıştı ama biraz daha baktıklarımda Ron'un amacını anlayıp onu vazgeçirmeye çalışmışlardı. Yinede kendini feda ederek atı hareket ettirdi. At devrildiğinde Harry son hamleyi yaptı "şah, mat..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Diamond
Fanfiction*Harry Potter Kurgusudur.* "Zihnine giremiyorum. 11 yaşında bir çocuğa göre çok güçlüsün. Seni müritlerimden biri olarak görmeyi çok isterdim" dedi tıslayan bir edayla. Zihnimi okuyamamasına şaşırmıştım ama belli etmedim. "Hmm... Bilemiyorum, bana...