***
Bir süre sonra Harry üzerine Zonko'dan aldığım ama Harry'nin babasının sandığı pelerini üzerine örterek yasak bölümü araştırmaya gitti. Ron ise uykusu olduğunu söyleyerek yatakhaneye çıktı. Harry'nin Kelid aynasını bulup Ron'u çağıracağını biliyordum. Eğer kızlar yatakhhanesine gidersem beni çağıramazdı ve ben o aynayı merak ediyordum. O yüzden ortak salonda kitap okumaya başladım. İleri seviye bir büyü kitabıydı. Burada deneyebileceklerimi ve işime yarayabilecekleri işaretliyordum. Yaklaşık 45 dakika sonra Harry içeriye koşa koşa girdi. Kafamı oraya çevirince beni gördü ve aceleyle "Melanie beni burda bekle. Ron'u uyandırıp hemen geleceğim, size bir şey göstermem gerekiyor. Annemi göreceksiniz, ailemi göreceksiniz" diyerek koşarak yukarı çıktı.
Bende kitabı kapatarak aşağıda onu beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra daha hâlâ uyku sersemi olan Ron'u kolundan çekiştirerek aşağı indirmeye çalıştığını gördüm. Fazla ses çıkarıyorlardı bu yüzden işaret parmağımı dudağıma götürerek "Şşt" dedim. Eğer birisi bizi duyarsa ve Kelid aynasını göremezsem onları lanetlemekten çekinmem. Uyarımı dikkate alarak daha sessiz hareket etmeye başladılar.
Harry bizi Kelid aynadının önüne getirerek aynayı işaret etti ve "bakın görüyor musunuz? Annem ve babam oradalar" dedi. Ron'da aynanın önüne geçti ve gördüğü şeyleri söyledi "Takım kupası elimde ve quidditch başkanı olmuşum. Vay canına, sizce bu ayna geleceği gösteriyor olabilir mi?" Diye sordu. Bu sorudan sonra Harry'nin omuzları düştü "geleceği gösteriyor olamaz. Ailem çoktan öldü" dedi. Ron hemen bu söylediğine pişman olarak "aynaya sende bakmak ister misin Melanie" dedi. Bende onaylayarak aynanın karşısına geçtim. Ne göreceğimi merak ediyordum. Görsel yavaşça değişti. İlk başta ne olduğunu anlamadım, biraz daha bakınca anlamıştım. Benim en büyük arzum güçtü ve karşımdaki ben gerçekten güç doluydu. Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı. Bu ayna bize en umutsuz isteklerimizi gösteriyordu ama şuan karşımdaki ben hiçte imkansız değildi. Belki ilerde karşımdaki benden bile güçlü olabilirdim.
Dudaklarımı aralayarak konuşmaya başladım "ailemle tanıştığımı görüyorum" dedim. Hafifçe gözlerimi doldurdum. "Zihnimdeki aileye sahip olduğumu görüyorum" diye devam ettim. Ağzımdan küçük bir hıçkırık çıktı. Harry hızlıca beni aynanın karşısından çekti ve sarıldı. Bende onun sarılışına karşılık verdim. Biz birbirimize sarılırken Ron aynanın karşısına geçmiş kendisine bakıyodrdu.
Harry'den
Melanie ve Ron'u aynanın karşısına getirdiğimde onların da ailemi göreceğini ummuştum. Ama ikisi de farklı şeyler görmüştü. Melanie ne gördüğünü söyleyince kendimi biraz kötü hissettim.
O benim hakkımda her şeyi biliyordu ve her anımda yanımdaydı. Üzgünken beni teselli ediyordu, stresliyken beni yatıştırıyordu, mutluyken ise mutluluğumu paylaşıyordu. Ama ben onun hakkında, üzüldüğü şeyler hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Ailesi hakkında, sevdiği şeyler hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ben ne kadar da kötü bir arkadaşmışım böyle. Ya oda böyle düşünüyorsa. Ya oda benim kötü bir arkadaş olduğumu düşünüyorsa.
Gözleri dolmuştu, onun hiç ağlamamasını istiyordum. Ağzından bir hıçkırık kaçtığında hemen onu aynanın karşısından çekerek sıkıca sarıldım. Eğer kötü bir arkadaş olduğumu düşünürse ve ona bir daha sarılamazsam...Ya onun kokusunu bir daha alamazsam...
Melanie'den
Ne düşündüğünü bilmiyorum ama sarılışı daha da sıkılaşmıştı. Acaba denersem zihnine girebilir miyim?
Yavaşça zihnine sızdığımı hayal ettim. Zihni zaten şuan çok savumasızdı. Bende bu konuda kötüydüm ama düşüncelerini kesik kesik algılayabiliyordum. Kötü arkadaşlık ile ilgili bir şeyler düşünüyordu. Ve benim kokumla ilgili birkaç şey. Gerçekten garip bir zihni var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Diamond
Fanfiction*Harry Potter Kurgusudur.* "Zihnine giremiyorum. 11 yaşında bir çocuğa göre çok güçlüsün. Seni müritlerimden biri olarak görmeyi çok isterdim" dedi tıslayan bir edayla. Zihnimi okuyamamasına şaşırmıştım ama belli etmedim. "Hmm... Bilemiyorum, bana...