Regulus Arcturus Black, 16 yaşında Voldemort'a olan hayranlığı yüzünden, ayrıca ailesinin inandığı şeyle aynı şeye inandığını bildiğinden ölümyiyen oldu. Sirius'un aksine o Voldemort'a büyük bir hayranlık duyuyordu. Bu öyle bir hayranlıktı ki odasının duvarlarında, Voldemort'un yaptıklarının gazetelerdeki resimleri asılıydı. Abisi Gryffindor'a seçildiğide onunla olan tüm ilişkisini kopardı ve tamamen Lord'una sadık kaldı.
Bir gün Voldemort ondan ev cini olan Kreacher'ı istedi. Onu bir mağaraya götürerek ölümsüzlüğünün arkasındaki nedenin güvenliğini test etti. Ardından ev cinini ölüme terk etti. Kreacher, ev cini olmanın özelliklerini kullanarak hayatta kaldı ve tüm olanları sahibine anlattı. Sonunda onun gerçek yüzünü gören Regulus onu yok etmeye karar verdi. Tabi bunu yaparken kendi hayatını hiçe saydı ve ölmek uğruna da olsa madalyonun bir kopyasını oluşturarak hortkuluğu mağaradan çıkartıp ev cini Kreacher'a verdi. Daha sonra o mağarada inferiuslar* tarafından can verdi ve mezarsız bir ceset oldu...
Herkes hikayeyi bu şekilde biliyordu tabi. Ama gerçek farklıymış. İhtiyaç odasına gittiğimde gerçek hikayeyi birde o olayı yaşayan insandan dinledim.
Flashback
"O gün, o mağarada ne oldu Regulus?"
"O gün- O gün mağaraya gittiğimde ne olacağını biliyordum. Öleceğimi biliyordum. Yinede kararımdan vazgeçmeyerek mağaraya girdim orası o kadar korkunçtu ki titrediğimi hissetmiştim. Sanki karanlık bir büyünün etrafımda dolaştığını hissetmiştim.
Biraz ilerlediğimde o lanet yeri gördüm. Korksamda madalyonun altına saklandığı suyu içmeye başladım. Kreacher yapmak istemişti ama ona kıyamadım. Bunu daha önce yapmıştı ve nasıl bir şey olduğunu öyle bir anlatmıştı ki bundan ne kadar çok korktuğunu iliklerime kadar hissetmiştim.
Suyu içmeye başladığımda az bile anlattığını anladım. Suyu içmemek için yalvarıyordum ama yapmak zorunda olduğumu, bunun sadece bir büyü olduğunu biliyordum. Hayatımın acısını çekmeme neden olacak bir büyü...
En sonunda Kreacher'ın da yardımıyla suyu bitirdim. Hızlıca madalyonu ona verip gitmesini ve ne olursa olsun onu yok etmesini ayrıyetten bunu kimsenin öğrenmemesini istedim.
Tam gittiğini sandığım anda biraz su içebilmek için nehre eğilmiştim ki o ilk kez emrime karşı geldi. İnferiuslar bana saldırmaya başladığı anda benim cüppemi tutarak buharlaştı.
Daha ne olduğunu bile anlamadan bir gölün içinde yavru bir kedi olarak uyandım. Daha önce Abim ve arkadaşlarının yasadışı animagus olduğunu öğrenerek işime yarayacağını düşünüp bende animagus olmuştum.
Kreacher yanımda değildi. İçtiğim su yüzünden olsa gerek büyüm oldukça zayıflamıştı. Bu yüzden de aylarca eski halime dönememiş ve ona ne olduğunu öğrenememiştim. Bir adam beni alıp bir pet shop'ta öğrencilere satmaya çalıştı.
Büyüm geri geldiğinde bile kedi olarak kalmaya devam ettim çünkü o dükkanda dedikodu yapanlardan ve bırakılmış gazetelerden öğrendiğim şeylere göre ölü olarak biliniyormuşum ve Kreacher hala iyiymiş.
Eğer ölmediğim öğrenilirse karanlık taraf beni öldürmeye çalışacaktı. Diğer tarafa ise geçemem çünkü oraya ait değilim. Ama yıllar sonra sen geldiğinde ve önümde zarifçe eğildiğinde sanki tek yapmam gereken seninle gelmekmiş gibi hissettim. Sende öyle bir büyü var ki beni kendine çekiyorsun ve bu beni korkutuyor..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Diamond
Fanfiction*Harry Potter Kurgusudur.* "Zihnine giremiyorum. 11 yaşında bir çocuğa göre çok güçlüsün. Seni müritlerimden biri olarak görmeyi çok isterdim" dedi tıslayan bir edayla. Zihnimi okuyamamasına şaşırmıştım ama belli etmedim. "Hmm... Bilemiyorum, bana...