Yazdıklarımın birine ulaşması hissinden daha güzel bir şey yok. Her ne kadar beğendiğinizle ilgili bir fikre sahip olmasam da en azından okuduğunuzu bilmek beni aşırı mutlu ediyor. Bu bölümle beraber kitap, düzenleme olan bölümlerden sonrasına geçiyor. Bundan sonraki yazdıklarım, önceden yazdığım bölümler değil yeni yazmaya başlayacağım kısım olacak. Umarım beğenirsiniz. Fazla uzatmadan bölüme geçelim.
Kız kafese koymuş olduğu iki yavru kediyle beraber çatlak kazana giriş yapmıştı. Harry'nin de burada olduğunu bildiğinden, etrafa bir göz attı çocuğun alt katta olabileceği ihtimaline karşı.
Gözüne çarpan turuncu saçlarla anında oraya yöneldi. Weasleyler buradaysa bu kesinlikle Harry'nin de orada olduğu anlamına gelir, büyük ihtimalle.
Kız tahmininde hatalı çıkmamış ve turuncu saçlıların arasında görmüştü onun kuzgun karası dağınık saçlarını.
Onu henüz görmeyen çocuk, Ron ve Ginny ile sohbet edip gülüşürken, genç kızı ilk fark eden Fred olmuştu. Muzip gülüşü dudaklarında peyda olurken, oraya adımlayan genç kızın bakışlarını takip ederek, doğrudan Harry'e baktığını fark etmişti.
Kızsa o sırada Harry'nin fiziki olarak önceki yılki çocuksuluğundan daha fazla arındığını fark etmişti. Şimdi genç bir ergen gibi görünüyordu, bir çocuk gibi değil.
Umuyordu ki bu görünüşünün değişikliği karakterine de yansımamış olsun. Onun ergence triplerini asla çekmek istemezdi nasıl olsa.
Bu sırada onun yanına kolları açık şekilde koşup gelen Fred'i fark ederek kaçmak için fırsat aradı.
Tabii genç çocuk onun kaçmasına izin vermedi ve kollarını sıkıca genç kıza sardı.
"Sevgili Melaniee!" Diye bağırdı koca barın ortasında. Onun bu neşesine anlam veremeyen Melanie ise hafifçe karşılık verdi genç çocuğun sarılışına.
İşte bu Fred'i şaşırtmıştı. Daha çok onu üzerinden atacağını düşünmüştü. En azından gözlemlediğine göre öyle bir insan olduğu kanaatindeydi. Sanırım yanışmıştı.
Melanie ise ölümüne üzüldüğü sayılı karaktere sarılmanın o kadar da kötü olmadığını düşünmekteydi.
Her ne kadar karakter bakımından tamamen zıt iki kişi olsalar da Melanie ondan tam anlamıyla nefret etmiyordu. Hatta sevdiği tek Weasley olabilirdi. İkizler çoğu insanın sandığının aksine, yüzeysel olarak işlenmiş iki komik genç olmamıştı hiç onun için.
"Sevgili Fred!" Diye karşılık verdi Melanie de karşısındaki genç çocuğa.
Fred daha da şaşırırken bunu yüzüne vurmayarak gülümsedi ve kızın onun koluna girmesini sağladı. Yürüyerek ailenin olduğu masaya ilerlerlerken sempatisinden ödün vermeyerek devam etti konuşmasına.
"Seni çok özledim! Bana yaz tatilinde yaptığın her şeyi anlatarak başla, bende sana George ile yaptığımız tüm şakalardan bahsedeceğim!" Arada kelimeleri uzatıyor kızın sinirini bozmak için çabalıyorken kız, düşüncesinin aksine gülümsüyor, heyecanlı bir yüz ifadesine bürünüyordu. Sanırım onu doğru tanımamıştı. Sinirini bozmak için daha da uğraşması gerekecekti.
"Gerçekten çok isterim. Ayrıca bana icatlarınızdan da bahsetmeye ne dersin?"
İkizler sürekli odalarında icatlar üzerinde zaman harcar ve yeni buluşlar için uğraşırlardı. Çoğu zaman ellerine yüzlerine bulaştırsalar da asla pes etmez, daha iyisi için uğraşırlardı. Fakat bir şeyler için uğraştıklarını ailesi bile bilmezdi. Ne zaman odalarından çıksalar sadece gürültü yaptıklarını düşünen aile, onları azarlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Diamond
Fanfiction*Harry Potter Kurgusudur.* "Zihnine giremiyorum. 11 yaşında bir çocuğa göre çok güçlüsün. Seni müritlerimden biri olarak görmeyi çok isterdim" dedi tıslayan bir edayla. Zihnimi okuyamamasına şaşırmıştım ama belli etmedim. "Hmm... Bilemiyorum, bana...