BD 35.Bölüm

865 103 106
                                    


Birinin benden bir isteği olduğunu anlamıştım. Bu yüzden kara büyüyle zihnimi ruhumu ve kalbimi birbirine bağladım.

Eğer biri zihnime girmeye ruhumu çalmaya kalbimi durdurmaya çalışırsa sonuçlarının olacağı bir büyüydü bu. Fakat kara büyüler bir şey almadan başka bir şey vermezler.

Bu büyünün sonuçları olacağını biliyordum elbette. Büyü uğruna anılarımı koydum ortaya. Eğer büyü işini yaparsa ve biri benliğimi çalmaya çalışırsa hafızam tamamen gidecekti.

O kadın da bu büyüyü yaptığımın farkındaydı, bu yüzden bedenimi ele geçirmekten vazgeçmişti. Ruhunun yok olmasını göze alamamıştı.

Bundan bir şekilde kurtulmam gerektiğinin farkındaydım. Her şeyi kontrol etmeye çalışırken birden bire bilinmezliğe sürüklenmiştim. Ne kadar düşünürsen düşüneyim her seferinde yolum aynısına çıkıyordu.

Ya söylediğini yapacaktım ya da ondan kurtulmanın bir yolunu bulmak zorundaydım.

***

İstediğim kamerayı alamadan ayrılmıştım o dükkandan. Etrafta boş boş gezinirken duyduğum çok tanıdık sese doğru ilerledim. Harry bir taşın üzerine oturmuş dirseklerini dizlerine yaslayarak sinirle bir şeyler söylüyordu Ron ve Hermione'ye.

"Hainmiş! Annem ve babama, en yakın arkadaşlarına ihanet etmiş! Onları, yaşamak uğruna Voldemort'a satmış!"

Dalgın dalgın dinledim anlattıklarını. O ise geldiğimi yeni fark etmiş, yaşlı gözlerle bana bakmaya başlamıştı.

Aniden ayağa kalktı ve sımsıkı sarıldı bana. yüzünü omzuma gömerek kısık sesle fakat içli içli ağladı. Sarılmasına karşılık vererek yavaşça okşadım sırtını.

"O hainmiş Melanie... Ailemin ölümüne neden olmuş... Güvenmişler ona..."

Şuan onun derdine odaklanamayacak kadar dalgındım. Gözlerimi kapatarak bende ondan destek aldım.

Değer verdiğim birinden vazgeçmeliydim...

Derince nefes aldım. "Belki de durum duyduklarından ibaret değildir Harry..."

Gözlerimi araladığımdaysa bizi uzaktan izleyen Hermione'nin dikkatli bakışlarıyla karşılaştım. Şuan onunla vakit harcamak istemediğimden tekrar kapattım gözlerimi.

"Öyle olmasını istiyorum Melanie... Ama bu sefer öyle değil, bu sefer doğru, eminim. O benim için geliyor... Ondan saklanmayacağım..." Dedi titrek nefeslerini düzene sokmaya çabalarken.

Daha da sıkı sardım kollarım arasındaki bedeni.

"Saçma sapan bir şey yapmayacaksın Harry, onu aramaya kalkmayacaksın, duyduğun şeylerin aslını araştırmadan tepki vermeyeceksin." Adeta emir verircesine ikaz ettim ondan hafifçe uzaklaşırken.

"Bildiğin bir şey mi var Melanie? Kimden ne duyduğu hakkında nasıl bu kadar eminsin? Sen az önce gelmedin mi, kimden bahsettiğini nasıl bilebilirsin ki?" Bu ses Hermione'ye aitti. Şüpheci bakışlarıyla tarıyordu beni. "Ayrıca neden ortalıktan bir anda kayboldun? Ron ile seni aradık fakat hiçbir yerde bulamadık... Ve çantan nerede? Ayrılmadan önce sırtında bir çanta olduğunu yemin edebilirim... Oldukça da solgun görünüyorsun, bir sorun yoktur umarım." Son cümlesi ima doluydu. Şuan gerçekten onunla uğraşacak havamda değildim.

"Evet bildiğim şeyler var Hermione fakat size güvenmediğim için bunu Harry ile başbaşa konuşmak istiyorum."

Konuşmaya dahil olmayarak uzaktan dinlemiş olan Ron, sözlerimden sonra kırılmış gibi başını öne eğdi fakat hiçbir şey söylemedi.

Black DiamondHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin