BD 36.Bölüm

682 90 63
                                    

Önceki bölüme eklemeler yaptım. Lütfen o bölümün tamamını okuduğunuza emin olduktan sonra bu bölümü okuyun, teşekkürler.

Sabah ilk işim erkenden uyanıp Harry'i aramak olmuştu. Tabii ki uyanmamıştı, bu yüzden ortak salondaki erkeklerden birine Harry'i çağırması için ricada bulunmuştum.

Bunu daha önce hiç yapmadığımdan dolayı şaşıran Harry aceleyle uykulu bir şekilde merdivenlerden inmişti.

"Kahvaltıya daha bir buçuk saat var Mel. Bir sorun mu var?" Hala pijamasıyla ve dağınık saçlarıyla gözlüğünü doğru dürüst takamamışken onu uykusundan uyandırdığım için biraz üzülmüştüm. Yine de önceliğim bu değildi.

"Senden bir şey isteyecektim..."

"Şey, tabi?" Bir şaşkınlık ifadesiyle baktığında sanki ondan daha önce hiç bir şey istememişim gibi davrandığını düşünüyordum. Şöyle bir düşündüğümde sanırım daha önce ondan hiçbir şey istememiş olabilirdim.

"Bu aramızda kalırsa sevinirim, senden ikizlerin sana verdiği haritayı istecektim." İstesem kendimde çok rahat alabilirdim fakat birde bununla uğraşmak istememiştim.

"Sen nereden biliyorsun o haritayı, neden istiyorsun?" Şüpheci bakışları üzerimde gezerken gülümsedim.

"Haritayı sahibine teslim etmek istiyorum."

"Neyden bahsettiğini anlayamıyorum. İkizler haritanın sahiplerinin çoktan mezun olduğunu ve onları tanımadıklarını söylediler. Haritanın kime ait olduğunu nereden biliyorsun? Mel... benden sakladığın bir şey mi var?"

Bakışları çekinceli olsa da cüretkardı. Dün yaptığımız konuşmadan sonra bana karşı daha cesur davranmaya başladığı her halinden belli oluyordu.

"Evet Harry haritanın sahibi çoktan mezun oldu fakat bu, onun okulda olmadığını göstermez" dedim ciddi bir ifadeyle.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Haritanın sahibi bir profesör demeye çalışıyorum."

Yüzündeki şaşkınlığı izlerken iğneleme yapmaktan çekinmedim.

"Belki bu konuda da bir şeyler sakladığımı düşünüyorsundur. Benimle gel ve sahibiyle kendin tanış."

"Ben onu kastetmek istemedim-"

"Haritayı getirecek misin?" Trip atarcasına sözünü kestiğimde gözlerindeki hüznü gördüm. Bu onunla ilk tartışmamızdı. Çok uzun değildi belki fakat Harry'nin bunu uzun bir süre unutamayacağını düşüncelerinde hissetmiştim.

Hala zihninde cevaplanamayan soruları sorgulasa da benimle zıtlaşmamak için odasına çıkarak haritayı getirdi. Üzerine bir tişört ve bol kumaş pantolonunu giymiş saçlarına biraz olsun çeki düzen vermişti.

Onu da yanımda götürmek ve götürmemek arasında çok kalmış olsam da, şu an profesörle konuşmam gereken daha önemli şeyler olduğundan Harry'i geri plana atmıştım.

"Sana daha sonra her şeyi açıklayacağım, ilk önce yapmam gereken daha önemli bir şey var"diyerek ortak salonu terk ettim. İlk önce Profesör Lupin ile konuşmayı düşünsem de, onun bana yeterli bilgileri verebileceğini düşünmediğimden Profesör McGonagall'ı bulmaya karar verdim. Kendisini odasında bulabileceğimi düşünerek kapısını çaldığımda içeriden "gelebilirsiniz" sesini duydum.

Doğru tahmin etmiştim, Profesör odasındaydı. Beni gördüğünde yüzünde o kibar gülümsemesi oluştu.

"Merhaba Mss. Rowling. Sizi hangi rüzgar attı."

Black DiamondHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin